Ali Haydar Koyun
[email protected]

Biz üç kişiydik, Bedirhan Nazlıcan ve ben

16 Şubat 2021 08:18

Şair Yusuf Hayaloğlu’nun yazdığı ve Ahmet Kaya’nın seslendirdiği “Biz üç kişiydik” türküsünü her dinlediğimde gözlerimin önüne gelen üçlü biz olurduk.

Biz dediğim kimler mi oluyor? Aslında beni yakından tanıyan dostlarım kimleri kastettiğimi tahmin etmiştir. Biz dediğim kişiler yıllardır birlikte olduğumuz İbrahim Korkmaz, Yücel Doğanşahin ve bendim.

“Biz üç kişiydik Bedirhan Nazlıcan ve ben

Üç ağız üç yürek üç yeminli fişek

Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara

Boynumuzda ağır vebal koynumuzda çapraz tüfek.”

Evet, bizler yıllardır iyi günde, kötü günde ayrılmaz bir üçlüydük. Yıllardır severek dinlediğim bu ölümsüz türküyü şimdi yine dinliyorum, yanaklarımdan bir yağmur gibi süzülerek akan gözyaşları arasında.

Ağlıyorum çünkü “Biz üç kişiydik” türküsündeki Nazlıcan’ımız olan Yücel Doğanşahin artık yanımızda değil. Yıllardır omuz omuza mücadele ettiğim kaderdaşım, arkadaşım, dostum, dosttan öte can yoldaşım olan Yücel Hanım, 14 Aralık 2020 tarihinde Covid-19 teşhisi ile hastaneye kaldırılmış ve beş günü yoğun bakımda olmak üzere birkaç günde serviste tedavi gördükten sonra iyileşerek eve çıkmıştı.

2002 yılından itibaren hiç kimseye bağımlı olmadan tek başına yaşayarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan bir kişiydi. Her yönüyle engelli-engelsiz birçok kişiye örnek olmuş ve olmaya da devam ediyordu.

Yakalandığı Covid-19 nedeniyle sağlığının olumsuz etkilendiğini ve artık yalnız yaşamasının imkânsız olduğunu düşünerek Ankara’ya kardeşlerinin yanına taşınarak yerleşmeye karar verdiğini söyledi. Bundan sonraki yaşamını devam ettireceği Ankara’ya gitmek üzere 13 Şubat günü sabah erken saatlerde Malatya’dan ayrılarak gitti. Daha doğrusu ayrılmak zorunda kaldı diyebiliriz.

Vakitsiz dalından koparak rüzgârda savrulan bir hazan yaprağı gibi yanımızdan uçup gitti.

Çaresizlik içerisinde kaldığı için bu kararı aldığını biliyordum. Birkaç yıl önce annesi Hesna Teyze ile babası Vehbi Amcanın altı ay arayla vefat etmesiyle yalnız kalmasına rağmen böyle bir karar almamıştı. Bu defaki kararın altında yaşadığı ve onu derinden etkileyen çaresizlik duygusu yatıyordu.

Onun yaşadığı ve hissettiği bu çaresizlik duygusunun nasıl bir şey olduğunu, insanın elini kolunu bağlayarak içten içe ruhunda derin yaralar açtığını en iyi anlayanlardan biriydim. Çünkü aynı çaresizlik duyguları nedeniyle (Gitme burada kal.) diyemedim.

Bana gideceğini söylediği andan itibaren duyduğum üzüntüyü ifade edecek ve dile getirecek kelimeleri bulamıyorum. Çünkü yaşadığım ömrümün yarısını yani 26 yılını onunla birlikte yan yana geçirdik.

Gerek yıllarca omuz omuza mücadele verdiğimiz (Türkiye Sakatlar Derneği Malatya Şubesi) çatısı altında gerekse de özel yaşantımızda günün büyük çoğunluğunu birlikte geçirirdik.

O benim için bir arkadaştı, o bir sırdaştı, o bir dosttu, o dosttan öte bir candı. O benim aynı sorunları yaşadığımız kader arkadaşımdı, o benim omuz omuza verdiğimiz mücadele yoldaşımdı, o benim bu dünyada en çok değer verdiğim ve sevdiğim insandı.

Birlikte aynı sofraya oturup aynı tabakta yedik, aynı bardakta içtik, aynı havayı teneffüs ettik. Aynı duyguları paylaşarak birlikte güldük, birlikte eğlendik, birlikte ağladık. Acıyı bal eyler gibi her şeyimizi birbirimize katık eyledik.

Yaşadığımız acılarımızı, üzüntülerimizi ve hüzünlerimizi bir nebzede olsa azaltabilmek için birbirimize sarıldık ve gözyaşlarımız birbirine karışırcasına ağladık. Karşılaştığımız zorluklara birlikte göğüs gerdik.

Sevinçlerimizi, mutluluklarımızı daha da çoğaltabilmek için ilk önce birbirimizle paylaştık. Birbirimize kenetlenerek yaşadığımız tüm olumsuzlukların inadına hayata gülerek baktık ve mutluluklarımızı çoğalttık.

Yeri geldi birbirimizle çok tartıştık, hem de kıran kırana, ne tartışmalar yaptık. Yeri geldi birbirimizle çok kavga ettik. Yeri geldi incindik, yeri geldi incittik. Ama bir güne bir gün birbirimizi ne kırdık, ne de kırıldık. Birbirimize karşı ne saygımızı yitirdik ne de sevgimizi.

Çünkü biliyorduk ki bu tartışmalarımız, bu kavgalarımız birbirimizin iyiliği ve güzelliği içindi. Yanlışlarımızı düzelterek doğruları bulmamız ve yapmamız içindi.

Şunu da hemen belirteyim ki bu tartışmalarımız ile bu kavgalarımızdan bir tanesinin dahi kendi şahsi sorunlarımızla uzaktan yakından en ufak bir alakası yoktu. Hepsi dernek çalışmalarımızda vermiş olduğumuz mücadeleyle ve engellilerle ilgiliydi.

Onunla birlikte tıpkı etle tırnak gibiydik. Cansız bedene hayat veren birer ruh gibiydik. Aramızdaki bu birlikteliğin bu diyalogun bir adı var mıdır bilemiyorum? Tek bildiğim bu hayatta birbirini bu kadar çok seven, bu kadar çok değer veren, birbirinin ses tonumdan, duruşundan, yüz hatlarından ya da gözlerine bir bakmayla içinden geçen duyguları anlayan ve nasıl bir ruh hali içerisinde bulunduğunu hisseden bir dostluğumuzun olduğudur.

Bizim bu birlikteliğimizi ve kopmaz bağımızı görenlerin birçoğu imrenirdi. Birimizden birimizi tek görenler ilk olarak diğerimizi sormak olurdu. Aramızdaki bu bağın, diyalogun maddi anlamdan çok manevi bir boyutu vardı. Bu birlikteliğimizde hiçbir zaman maddiyata en ufak bir değer vermedik. Birbirimize her konuda olduğu gibi maddi anlamda da sonsuz bir güven duyardık.

Dernek hayatımda 21 yıl süresince vermiş olduğum mücadele başta olmak üzere yazmış olduğum kitaplar ile eğitime devam ederek önce lise, sonra ön lisans ve şu anda lisans okuyarak elde ettiğim tüm başarıların arkasında onun verdiği destek ve güç yatmaktadır. Benim üzerimde emeği çok var. Bu nedenle hakkını helal etmesini diliyorum. Yolu açık olsun…

İnsanlar babalarını kaybedince “Sırtımı yasladığım dağımı kaybettim.” derler ya işte bende şu an onun gibi bir duygu içindeyim. Bu duyguyu bir babamı kaybettiğimde yaşamıştım birde şimdi yaşıyorum. Çünkü o benim için sırtımı yasladığım koca bir dağdı hatta bir dağdan daha ötesiydi.

Bundan sonra paylaşılınca çoğalması gereken sevinçlerim ile mutluluklarımın bir yanı hep eksik kalacak… Azalması gereken üzüntülerim ile acılarım ise katmerlenerek artacak…

Kulağımda Ahmet Kaya’nın sesi:

 “Biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği..

Bedirhan, Nazlıcan,

Ve ben: Suphi!...”

Yolun açık olsun Nazlıcan, bil ki geride bıraktığın bu can nerede olursan ol seni unutmayacak.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Gurur Duyuyorum
27 Nisan 2024 08:18

Seçimler Bir Hizmet Yarışı Olmalıdır
21 Mart 2024 08:18

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
08 Mart 2024 08:18

Kelebek Düşleri
26 Şubat 2024 08:18

Enkazlar Altında Geleceğe Umutla Yürümek
08 Şubat 2024 08:18

SÖZÜN ÖZÜ
02 Ocak 2024 08:18

Vefa örneği gösteren Gürkan’a teşekkürler
21 Kasım 2023 08:18

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 3 –
16 Kasım 2023 08:18

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 2 –
08 Kasım 2023 08:18

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 1 –
01 Kasım 2023 08:18

Engellilere verilen değerin göstergesi
25 Eylul 2023 08:18

İnsan kendini bulduğu kalbe bağlanır…
14 Ağustos 2023 08:18

Yapılması gerekenler çok ama çok basit…
22 Temmuz 2023 08:18

Doğal Afetlerde En Çok Mağdur Olanlar
04 Mayıs 2023 08:18

Depremin ardından düşündürücü gelen rakamlar
10 Nisan 2023 08:18

Hak kaybı olmayacak mı denilmişti?
03 Nisan 2023 08:18

Her kitaplık bir hapishaneyi kapatır.
09 Ocak 2023 08:18

Unutmayın ki sizler sorumlusunuz
03 Aralık 2022 08:18

İyi ki bu fani dünyadan Yücel Ablamız gelip geçmiş
08 Kasım 2022 08:18

EXPO 2028 Kapsamında Erişilebilirlik
05 Ekim 2022 08:18

Gelen gitti, ömür bitti, sorunlar ise bitmedi…
01 Eylul 2022 08:18

Engelsiz bir Türkiye hayal mi oluyor?
05 Ağustos 2022 08:18

Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı değildir
16 Temmuz 2022 08:18

ENGELLİLER KANUNU, OLDU ÖTELEMENİN YOLU!
07 Temmuz 2022 08:18

Gidenlerin Ardından Teşekkür Sağanağı
04 Temmuz 2022 08:18

Bakışlarımızla son kez sessizce vedalaştık
23 Haziran 2022 08:18

İki Yıl Aradan Sonra Gerçekleşen Kitap Fuarı
25 Mayıs 2022 08:18

Hemdert, Hemdem Olanların Kitabı 'Can'ım Tenimden Ayrıldı'
26 Nisan 2022 08:18

Her Şey Engelsiz Bir Malatya İçin
10 Nisan 2022 08:18

Kızlarınızı ve oğullarınızı iyi yetiştirin
08 Mart 2022 08:18

Bir türlü erişilemeyen “Erişilebilirlik”
17 Şubat 2022 08:18

Rakamlarda Büyük Güç de Zayıf Topluluk
11 Ocak 2022 08:18

Bu bir suç duyurusu yazısıdır!
20 Aralık 2021 08:18

Ayrımcılığa Karşı Çıkılan Günde Yaşatılan Ayrımcılık
14 Aralık 2021 08:18

Cak’lar, Cek’ler ve Cuk’lar Faslı
03 Aralık 2021 08:18

İyilik yapmak isterlerken kötülük yapıyorlar
09 Kasım 2021 08:18

'İçimde koparken toz duman, dışımda her şey süt liman…'
05 Ekim 2021 08:18

Kaldırımlar işgal altında!
24 Eylul 2021 08:18

Bir insan lokantaya neden gider?
10 Eylul 2021 08:18

İşgüzar Görevlilerin Yaptıkları Hatalar
28 Ağustos 2021 08:18

Belge tamam, peki ya ceza
21 Haziran 2021 08:18

112 Çalışanları Ne Yapıyor?
10 Haziran 2021 08:18

Orkestrada Es Geçilen Erişilebilirlik Enstrümanı
31 Mayıs 2021 08:18

Can’ım tenimden ayrıldı…
21 Mayıs 2021 08:18

Konu engelliler olunca, üç maymunu oynamaya devam!
22 Nisan 2021 08:18

Makam mı insanı yüceltir, insan mı makamı yüceltir?
05 Nisan 2021 08:18

İki Ülke, Bir Konu ve Aradaki Fark
24 Mart 2021 08:18

Çözüm getirmek Gürkan’a kısmet olacak mı?
08 Mart 2021 08:18

'Bu ayıp kimindir?'
04 Şubat 2021 08:18

Bu da Benim Kırmızı Çizgim
21 Ocak 2021 08:18

SMA’lı çocukların kaderi sosyal devletin elinde
18 Aralık 2020 08:18

'Erişilebilirlik Yılı'nda yanıtsız kalan erişilebilirlik soruları
03 Aralık 2020 08:18

“Talebiniz ilgili müdürlüğe iletilmiştir.”
24 Kasım 2020 08:18

Timsah gözyaşları dökmenin kimseye faydası yoktur
06 Kasım 2020 08:18

Engelliler adıyla resmen sömürülüyorsunuz!
26 Ekim 2020 08:18

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir
10 Ekim 2020 08:18

ÖSYM’nin fendi EKPSS’yi yendi
17 Eylul 2020 08:18

Kural tanımaz toplum olmuşuz
21 Temmuz 2020 08:18

BASINA VE KAMUOYUNA
18 Temmuz 2020 08:18

Vuslata ermemiz mahşere mi kalacak?
07 Temmuz 2020 08:18

Sözlerinizde sevginiz gibi sahte ve yalan!
23 Haziran 2020 08:18

Sevgi bir toplumu koruyan en güçlü kalkandır
12 Haziran 2020 08:18

Sahi, elinize ne geçti?
04 Haziran 2020 08:18

Engelli insanları kim koruyacak?
28 Mayıs 2020 08:18

“Gökkuşağı renklerinden birini daha yitirdik”
13 Mayıs 2020 08:18

Ben bunun olacağına inanıyorum
01 Mayıs 2020 08:18

“Engelli kişiler, kendilerini terk edilmiş hissediyor.”
21 Nisan 2020 08:18

Çok geç kalınmış olunabilir!
10 Nisan 2020 08:18

CORONADAN ONCE (CO), CORONADAN SONRA (CS)
01 Nisan 2020 08:18

Malatya’da engelli mücadelesinin bittiği tarih
21 Mart 2020 08:18

Sana ne arkadaş, size ne arkadaş?
10 Mart 2020 08:18

Sana ne arkadaş, size ne arkadaş?
10 Mart 2020 08:18

Çözümün yolu yasaları uygulamaktan geçer!
24 Şubat 2020 08:18

Acil Eylem Planlarında Engellilere Yer Yok
14 Şubat 2020 08:18

Acil Eylem Planlarında Engellilere Yer Yok
14 Şubat 2020 08:18

Görülmeyen, duyulmayan engellilerin sessiz çığlıkları
05 Şubat 2020 08:18

CİMER: Malatya'da “Erişilebilirlik Belgesi” alan bina yok
16 Ocak 2020 08:18

Tüm Yazılar