Ali Haydar Koyun
[email protected]

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 1 –

01 Kasım 2023 12:36

Bu yazıyı yazmama “ENGELOJİ” adlı kitabında “Atasözleri, Deyimler ve Biz” başlıklı yazısı ile esin kaynağı olan kalemdaşım ve mücadele arkadaşım Aliye YÜCEL’e teşekkür ediyorum.

 

İlk engelli insan ne zaman dünyada yaşamıştır diye merak edenler bilsinler ki engellinin varlığı hemen hemen insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlığın varoluşuyla ortaya çıkan engelliler, günümüze kadar bazı toplumlarda ötelenerek toplum içinden dışlanırken bazı toplumlarda da eve, dört duvar arasına kapatılarak insan içine çıkarılmamışlardır.

Birçok toplumda ise engellilik “Yaratıcı/Yaratan” tarafından verilen bir ceza olarak görülmekte ve düşünülmektedir. Ailenin veya engellinin kendi yaşamında yaptıkları ya da işledikleri, “ayıp”, “günah”, “suç” ve benzeri gibi değerlendirilen nedenlerden dolayı yaşanan engellilik, Allah’ın verdiği bir ceza olarak görülmüştür. Engelliliğin Allah’tan gelen ya da Allah’ın verdiği bir ceza olarak düşünülen engelliler ise sürekli “öteki” olarak nitelendirilmiş ve “ayrımcı” bir yaklaşıma maruz kalmışlardır.

Bununla ilgili geçmişten günümüze kadar bakıldığında toplumların/toplulukların sosyokültürel geleneksel kültürleme ile aktarımlarında uyageldikleri birçok uygulama vardır. Kuşaktan kuşağa, örneğin; sözlü aktarımlardan olan ve kendisine uygulama alanı bulan atasözleri ve deyimlerin büyük bir yer kapladığı görülmektedir. Atasözleri ve deyimlerimiz; sözlü kültür ve sözlü iletişim ile birlikte, yazılı kültür ve yazılı iletişimi besleyen temel kaynaklardır.

Kültürümüzün ayrılmaz bir parçası olan bu atasözleri ile deyimlerimiz elbette çok önemli ve anlamlıdırlar. Kullanılan atasözleri ve deyimler toplumun inanç, kültür, duygu ve düşüncelerinin dışavurumunu yansıtır. Kullandığımız dil olan Türkçe ise bu yönden çok zengin bir dildir. İnsanların evlilik, iş yaşamı, doğa olayları, insan ilişkileri ve benzeri gibi birçok konuda yaşanmış olan olayları ve anlatılmak istenileni daha iyi anlamalarını, kavramalarını sağlamaktadırlar. Ancak ne yazık ki tüm atasözleri ile deyimler için çok anlamlı olduğunu, doğruyu ve güzeli anlattığını söyleyemeyiz. Özellikle de bunlar arasında engellilerle ilgili kullanılan atasözleri ile deyimler için.

Geçmişten günümüze kadar toplumların engellilere karşı bakış açısı olumlu olduğu kadar olumsuz da olmuştur. Olumlu ya da olumsuz olan bu bakış açılarının günlük hayatımızda kullanılan atasözleri, deyimler ve sözcüklere de yansıdığını yer yer görmekteyiz.

Hepimiz de çocukluğumuzdan itibaren doğup büyüdüğümüz ve yaşadığımız çevrede engellilerle ilgili “topal, sağır, kör, dilsiz, lallik, deli, kolsuz, parmaksız, kambur, cüce, çolak” ve benzeri gibi sözleri duymuş ve hatta kendimiz de kullanmış da olabiliriz. Duyduğumuz ve hatta kullanmış olduğumuz bu sözlerin birçok atasözleri ile deyimlere de yansıdığını görmekteyiz. Önemli bir kültürel aktarım aracı olan atasözleri ve deyimlerde engellilerle ilgili günlük yaşamda sıkça kullanılan tanımlamaların bulunduğunu belirtmiştim. Engellilerle ilgili kullanılan ve günlük yaşantımızda kullandığımız atasözleri ile deyimlerimiz arasında yer alan bu sözleri incelediğimizde olumlu olmaktan çok olumsuz yönde kullanıldığını ve yer aldığını görürüz.

Hoşumuza gitse de gitmese de doğayla, insanlarla, yaşamla, evlilik ve iş hayatıyla ve benzeri gibi konularda söylenerek kullanıldığı gibi engelliler için de kullanılan ve bilinçaltımıza yerleştiği için bazen elimizde olmadan bizlerin de kullandığı ayrımcılık ve ötekileştirici anlam taşıyan kalıplaşmış olan bu atasözleri ile deyimlerden bazılarına bir göz atalım…

Doğacak çocuklarını sabırsızlıkla bekleyen çiftlere doğumun ne zaman olacağı ve doğacak bebeğin kız mı erkek mi olduğu sorulduğunda: “Kız veya erkek olsun hiç fark etmez. Yeter ki eli ayağı düzgün olsun.” diye cevap verilir. İyi niyetli olarak ve art niyetli olmadan söylenen bu sözleri bilmeyen, söylemeyen ya da duymayan olduğunu sanmıyorum.

Aile ve akraba çevremde de doğacak bebekler için iyi niyetli olarak söylenen bu sözü duyduğumda çok yadırgardım ve içten içe de üzülürdüm. “Eli ayağı düzgün olsun da...” derken elbette doğacak bebeklerinin sağlıklı doğmasını herkes gibi ben de isterdim. Ancak eli ayağı düzgün olmasa ne olurdu? Dünyanın sonu mu olurdu? Peki, ben ve benim gibi milyonlarca engelli insan var, bizler için ailelerimiz ve çevrelerimiz için dünyanın sonu geldi mi? Gelmedi elbette!.. “Eli ayağı düzgün olsun.” denmektense, “sağlıklı olsun da…” dense daha iyi olmaz mı? Hem engelli insanların da incinmesi önlenmiş olunur bu sayede…

Yaşı bir hayli ilerlemiş ve o güne kadar hiç evlenmemiş insanların bir an önce evlenmesi amacıyla çevresinin yaptığı sözlü baskıda: “Kör topal deme birisini bul!” derken iyi veya kötü idare edecek, yarım yamalak da olsa kimi bulursan bul denmek istenmektedir. “Bu yaştan sonra seni ancak kör topal bir engelliden başkası almaz.” düşüncesini ifade etmek amacıyla dahi kör topal kelimesi kullanılarak engelliler küçümsenmek istenmiştir. Sanırınız ki kör topal denen engelli olan insanların karşısına kim çıkarsa çıksın sevmek, sevilmek, beğenmek, beğenilmek gibi bir tercih yapma, seçme hakkı yokmuş da her geleni kabul etme zorunluluğu varmış gibi bir olgu yaratılıyor. Oysa: “Bu yaştan sonra seni ancak kör topal bir engelliden başkası almaz.” denmesindense “kişiliği, karakteri güzel olan birini bul” dense engelliler de küçümsenmemiş ve rencide edilmemiş olmaz mı?

Yine evlenmemiş ve yaşı ilerlemiş kızlar için çevresindeki insanlar tarafından üzülmemelerini sağlamak ve motive etmek amacıyla: “Kör atın kör alıcısı olur.” ya da “Kör satıcının kör alıcısı olur.” atasözleri söylenmektedir. Oysa bunu bu şekilde izah ederek engellileri küçük düşürüp rencide etmeye gerek var mı? Bir tarafı motive edeceğiz derken diğer tarafı rencide ettiğimizin, küçük düşürdüğümüzün farkında değiliz. Burada anlatılan açıklamanın ve kullanılan atasözünün gerçeği ve doğrusu ise: “Her malın bir alıcısı olur.” şeklindedir. “Her malın bir alıcısı olur.” atasözüyle anlatılmak istenen de “Ticarette, ne satılırsa satılsın mutlaka o mala ihtiyaç duyacak bir insan ortaya çıkacaktır.” şeklindedir.

Her insanın kendine göre edindiği arkadaş çevresi vardır. Değersiz, kötü, ahlaksız kişilerle ilişki kurup arkadaşlık yapan insanlar ister istemez bu arkadaşlarından etkilenecek ve onların kötü huylarını kapacaklardır. Bildiğiniz gibi insanın en çok etkileşimde bulunduğu kişiler, çevresinde ve yakınında bulunduğu insanlardır. Bunu anlatmak için kullanılan atasözünde de yine engelliler kullanılarak: “Körle yatan şaşı kalkar.” denmektedir. Bu atasözüyle de engelliler kötü huylu, ahlaksız, değersiz, hiçbir işe yaramayan, asalak gibi yaşayan, kalitesiz, değersiz ve benzeri gibi olduğu vurgulanmaktadır.

-Devam edecek-

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Gurur Duyuyorum
27 Nisan 2024 12:36

Seçimler Bir Hizmet Yarışı Olmalıdır
21 Mart 2024 12:36

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
08 Mart 2024 12:36

Kelebek Düşleri
26 Şubat 2024 12:36

Enkazlar Altında Geleceğe Umutla Yürümek
08 Şubat 2024 12:36

SÖZÜN ÖZÜ
02 Ocak 2024 12:36

Vefa örneği gösteren Gürkan’a teşekkürler
21 Kasım 2023 12:36

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 3 –
16 Kasım 2023 12:36

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 2 –
08 Kasım 2023 12:36

Engellilere verilen değerin göstergesi
25 Eylul 2023 12:36

İnsan kendini bulduğu kalbe bağlanır…
14 Ağustos 2023 12:36

Yapılması gerekenler çok ama çok basit…
22 Temmuz 2023 12:36

Doğal Afetlerde En Çok Mağdur Olanlar
04 Mayıs 2023 12:36

Depremin ardından düşündürücü gelen rakamlar
10 Nisan 2023 12:36

Hak kaybı olmayacak mı denilmişti?
03 Nisan 2023 12:36

Her kitaplık bir hapishaneyi kapatır.
09 Ocak 2023 12:36

Unutmayın ki sizler sorumlusunuz
03 Aralık 2022 12:36

İyi ki bu fani dünyadan Yücel Ablamız gelip geçmiş
08 Kasım 2022 12:36

EXPO 2028 Kapsamında Erişilebilirlik
05 Ekim 2022 12:36

Gelen gitti, ömür bitti, sorunlar ise bitmedi…
01 Eylul 2022 12:36

Engelsiz bir Türkiye hayal mi oluyor?
05 Ağustos 2022 12:36

Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı değildir
16 Temmuz 2022 12:36

ENGELLİLER KANUNU, OLDU ÖTELEMENİN YOLU!
07 Temmuz 2022 12:36

Gidenlerin Ardından Teşekkür Sağanağı
04 Temmuz 2022 12:36

Bakışlarımızla son kez sessizce vedalaştık
23 Haziran 2022 12:36

İki Yıl Aradan Sonra Gerçekleşen Kitap Fuarı
25 Mayıs 2022 12:36

Hemdert, Hemdem Olanların Kitabı 'Can'ım Tenimden Ayrıldı'
26 Nisan 2022 12:36

Her Şey Engelsiz Bir Malatya İçin
10 Nisan 2022 12:36

Kızlarınızı ve oğullarınızı iyi yetiştirin
08 Mart 2022 12:36

Bir türlü erişilemeyen “Erişilebilirlik”
17 Şubat 2022 12:36

Rakamlarda Büyük Güç de Zayıf Topluluk
11 Ocak 2022 12:36

Bu bir suç duyurusu yazısıdır!
20 Aralık 2021 12:36

Ayrımcılığa Karşı Çıkılan Günde Yaşatılan Ayrımcılık
14 Aralık 2021 12:36

Cak’lar, Cek’ler ve Cuk’lar Faslı
03 Aralık 2021 12:36

İyilik yapmak isterlerken kötülük yapıyorlar
09 Kasım 2021 12:36

'İçimde koparken toz duman, dışımda her şey süt liman…'
05 Ekim 2021 12:36

Kaldırımlar işgal altında!
24 Eylul 2021 12:36

Bir insan lokantaya neden gider?
10 Eylul 2021 12:36

İşgüzar Görevlilerin Yaptıkları Hatalar
28 Ağustos 2021 12:36

Belge tamam, peki ya ceza
21 Haziran 2021 12:36

112 Çalışanları Ne Yapıyor?
10 Haziran 2021 12:36

Orkestrada Es Geçilen Erişilebilirlik Enstrümanı
31 Mayıs 2021 12:36

Can’ım tenimden ayrıldı…
21 Mayıs 2021 12:36

Konu engelliler olunca, üç maymunu oynamaya devam!
22 Nisan 2021 12:36

Makam mı insanı yüceltir, insan mı makamı yüceltir?
05 Nisan 2021 12:36

İki Ülke, Bir Konu ve Aradaki Fark
24 Mart 2021 12:36

Çözüm getirmek Gürkan’a kısmet olacak mı?
08 Mart 2021 12:36

Biz üç kişiydik, Bedirhan Nazlıcan ve ben
16 Şubat 2021 12:36

'Bu ayıp kimindir?'
04 Şubat 2021 12:36

Bu da Benim Kırmızı Çizgim
21 Ocak 2021 12:36

SMA’lı çocukların kaderi sosyal devletin elinde
18 Aralık 2020 12:36

'Erişilebilirlik Yılı'nda yanıtsız kalan erişilebilirlik soruları
03 Aralık 2020 12:36

“Talebiniz ilgili müdürlüğe iletilmiştir.”
24 Kasım 2020 12:36

Timsah gözyaşları dökmenin kimseye faydası yoktur
06 Kasım 2020 12:36

Engelliler adıyla resmen sömürülüyorsunuz!
26 Ekim 2020 12:36

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir
10 Ekim 2020 12:36

ÖSYM’nin fendi EKPSS’yi yendi
17 Eylul 2020 12:36

Kural tanımaz toplum olmuşuz
21 Temmuz 2020 12:36

BASINA VE KAMUOYUNA
18 Temmuz 2020 12:36

Vuslata ermemiz mahşere mi kalacak?
07 Temmuz 2020 12:36

Sözlerinizde sevginiz gibi sahte ve yalan!
23 Haziran 2020 12:36

Sevgi bir toplumu koruyan en güçlü kalkandır
12 Haziran 2020 12:36

Sahi, elinize ne geçti?
04 Haziran 2020 12:36

Engelli insanları kim koruyacak?
28 Mayıs 2020 12:36

“Gökkuşağı renklerinden birini daha yitirdik”
13 Mayıs 2020 12:36

Ben bunun olacağına inanıyorum
01 Mayıs 2020 12:36

“Engelli kişiler, kendilerini terk edilmiş hissediyor.”
21 Nisan 2020 12:36

Çok geç kalınmış olunabilir!
10 Nisan 2020 12:36

CORONADAN ONCE (CO), CORONADAN SONRA (CS)
01 Nisan 2020 12:36

Malatya’da engelli mücadelesinin bittiği tarih
21 Mart 2020 12:36

Sana ne arkadaş, size ne arkadaş?
10 Mart 2020 12:36

Sana ne arkadaş, size ne arkadaş?
10 Mart 2020 12:36

Çözümün yolu yasaları uygulamaktan geçer!
24 Şubat 2020 12:36

Acil Eylem Planlarında Engellilere Yer Yok
14 Şubat 2020 12:36

Acil Eylem Planlarında Engellilere Yer Yok
14 Şubat 2020 12:36

Görülmeyen, duyulmayan engellilerin sessiz çığlıkları
05 Şubat 2020 12:36

CİMER: Malatya'da “Erişilebilirlik Belgesi” alan bina yok
16 Ocak 2020 12:36

Tüm Yazılar