Ali Haydar Koyun
[email protected]

Makam mı insanı yüceltir, insan mı makamı yüceltir?

05 Nisan 2021 16:47

“Onurlu insanın üzerine titrediği şey karakteridir, bayağı insanın ise makam ve mevki.”diyen Konfüçyüs’ün vurgulamak istediği olay her zaman geçerliliğini korumuştur.

Gerek siyasette gerekse de bürokraside belli makamlara gelebilmek amacıyla düşüncelerinden, fikirlerinden ve özelliklede kişilikleri ile onurlarından ödün veren birçok insan görmeniz mümkündür.

Etrafınıza dönüp bir bakın. Bilgiden, liyakatten ve erdemden yoksun niteliksiz insanların ya siyasette ya da bürokraside makam, mevki sahibi olduklarını sizlerde göreceksiniz.

Liyakatten yoksun herhangi bir konuda bilgisi deneyimi olmayan insanlar, belli makamlara geldiklerinde o makamdan dolayı gördükleri ilgiyi, itibarı kendi şahsiyetleriyle ilgili olduğunu sanırlar.

Bazı insanlar makamları yücelttiği gibi bazı insanları ise makamlar yüceltir sözleri bu gibi insanlar için söylenmiş olmalı. Bu durumdaki insanlar bulundukları makamlardan ayrıldıklarında ise iğne batırılmış balon gibi sönüverirler.

Konuyla ilgili çok anlamlı bulduğum Simon Sinek’in “Leaders eat last” (Liderler en son yer) kitabından “Kâğıt Bardak”adıyla alıntı yapılan bir öykü anlatayım.

Öykünün konusu şöyledir:

Eski bir Bakan’dan bir konferansta konuşma yapması istenmişti.

Elinde kâğıt kahve bardağı ile kürsüye çıktı ve konuşmasına başladı…

Ama kafasının başka yerde olduğu sanki anlaşılıyordu. Daha bir iki cümle söylemiş iken durdu, kahve bardağından bir yudum aldı ve sonra bir süre bardağı kaldırıp baktı.

Derin bir nefes aldı ve;

“Biliyor musunuz ne düşünüyorum?” diye sordu…

“Bu konferansta geçen yıl da, hem de aynı kürsüde konuşmuştum…

Tek bir fark vardı; o zaman hâlâ bakanlık görevim sürüyordu.

Buraya gelirken bana business class bileti alınmıştı, hava alanında beni bir limuzin ve eskort araba bekliyordu.

Beni önce bir otele götürmüşlerdi.

Otel müdürü beni otelin kapısında karşılamış ve kral dairesine çıkarmıştı…

Ertesi sabah lobide benim odadan inişimi bekleyen bir heyet vardı…

Beni yine aynı limuzinle bu salona getirmişlerdi…

Özel bir kapıdan içeri almışlardı…

Çok şık bir bekleme odasında konferansı beklerken porselen bir kapta kahve ikram etmişlerdi…

Sonra da beni salona aldılar ve en ön sırada ayrılan yerime geçmiştim.”

Eski bakan derin bir nefes aldı, seyircilere gülerek bir süre baktı ve devam etti.

“Fakat bu yıl karşınızda bir bakan olarak bulunmuyorum.” bir an durdu ve sonra;

“Dün buraya kendi ödediğim uçak bileti ile uçtum.

Beni hava alanında kimse karşılamadı.

Otele taksi ile geldim.

Kendi odama kendim çıktım.

Bu sabah buraya otelden yine taksi ile geldim. Kapıdan girerken güvenlikten geçtim, hüviyetimi alıp listede olduğuma emin olmadan salona almadılar bile.

Sonra da bulabildiğim yerde oturdum.

Canım kahve istedi ve görevliye sordum; bana dışarıda kahve makinesi olduğunu söyledi. Ben de çıktım ve şu gördüğünüz kâğıt bardağa kahveyi kendim doldurdum.”

Seyirci gülmeye başlamıştı.

“Sanıyorum geçen yıl porselen bardak bana sunulmamıştı. Makamıma sunulmuştu. Benim asıl bardağım işte bu.”

Konuşmanın bu noktasında gülüp alkışlayan seyircilere kahve bardağını kaldırıp gösterdi. Alkışlar bitince de şunları söyledi;

“Size verebileceğim en iyi ders bu işte. Bütün o övgüler, hizmetler, avantajlar rütbeniz, rolünüz, makamınız içindir.

Size ait değildir. Ve bir gün makamınızı görevinizi bitirdiğinizde porselen bardağınızı halefinize verirler. Çünkü aslında hep layık olduğunuz kâğıt bardaktır.”

Öyküde anlatılan olayı hayata geçirebilmek ve yapabilmek için ne vali, ne belediye başkanı, ne milletvekili, ne de bakan olmaya gerek yok! Unutulmasın ki makamlar gelip geçidir, kişilik ise bakidir…

Sözün özü olarak, bu durumdaki insanlar bulundukları makamlardan ayrıldıktan sonra da aynı ilgiyi, itibarı görüyorsa eğer, ayrıldığı makama değer kattığı anlaşılır. Bulunduğu makamlardan ayrıldıktan sonra yüzlerine bakanlar, ilgi gösterenler yoksa eğer makama değer katmadıkları anlaşılır. Daha önce gördükleri ilgi, itibar kendi şahsiyetleri için değil aksine oturdukları makam içindir. Nasreddin Hocanın “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” fıkrasını bilmeyeniniz yokturdur.  

Akşehir’in beyleri Hoca’yı yemeğe davet etmişler. Hoca nereden bilsin; davete, günlük kıyafetiyle katılmış. Katılmış ama ne hoş geldin, ne sefa getirdin diyen var. Herkes, allı pullu kıyafetlilere el pençe duruyormuş. Hoca, bir koşu evine giderek, sandıktaki işlemeli kürkünü giyip yemeğe geri dönmüş. Az evvel hoş geldin bile demeyenler, önünde yerlere kadar eğilmişler. Hoca’yı, yere göğe sığdıramayıp başköşeye oturtmuşlar. Kuzunun en hasını önüne koymuşlar. Herkes Hoca’nın yemeğe başlamasını bekliyormuş. Hoca, bir taraftan kürkünün kolunu sofrada sallamaya, bir taraftan da “Ye kürküm ye, ye kürküm ye!” demeye başlamış.

-İlahi Hoca, demişler, kürkün yemek yediğini kim görmüş?

Hoca taşı gediğine koymakta gecikmemiş:

-Kürksüz adamdan sayılmadık… İtibarı o gördü, yemeği de o yesin.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Gurur Duyuyorum
27 Nisan 2024 16:47

Seçimler Bir Hizmet Yarışı Olmalıdır
21 Mart 2024 16:47

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
08 Mart 2024 16:47

Kelebek Düşleri
26 Şubat 2024 16:47

Enkazlar Altında Geleceğe Umutla Yürümek
08 Şubat 2024 16:47

SÖZÜN ÖZÜ
02 Ocak 2024 16:47

Vefa örneği gösteren Gürkan’a teşekkürler
21 Kasım 2023 16:47

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 3 –
16 Kasım 2023 16:47

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 2 –
08 Kasım 2023 16:47

Atasözleri ve Deyimlerimizde Engelliler – 1 –
01 Kasım 2023 16:47

Engellilere verilen değerin göstergesi
25 Eylul 2023 16:47

İnsan kendini bulduğu kalbe bağlanır…
14 Ağustos 2023 16:47

Yapılması gerekenler çok ama çok basit…
22 Temmuz 2023 16:47

Doğal Afetlerde En Çok Mağdur Olanlar
04 Mayıs 2023 16:47

Depremin ardından düşündürücü gelen rakamlar
10 Nisan 2023 16:47

Hak kaybı olmayacak mı denilmişti?
03 Nisan 2023 16:47

Her kitaplık bir hapishaneyi kapatır.
09 Ocak 2023 16:47

Unutmayın ki sizler sorumlusunuz
03 Aralık 2022 16:47

İyi ki bu fani dünyadan Yücel Ablamız gelip geçmiş
08 Kasım 2022 16:47

EXPO 2028 Kapsamında Erişilebilirlik
05 Ekim 2022 16:47

Gelen gitti, ömür bitti, sorunlar ise bitmedi…
01 Eylul 2022 16:47

Engelsiz bir Türkiye hayal mi oluyor?
05 Ağustos 2022 16:47

Vefa sadece İstanbul’da bir semt adı değildir
16 Temmuz 2022 16:47

ENGELLİLER KANUNU, OLDU ÖTELEMENİN YOLU!
07 Temmuz 2022 16:47

Gidenlerin Ardından Teşekkür Sağanağı
04 Temmuz 2022 16:47

Bakışlarımızla son kez sessizce vedalaştık
23 Haziran 2022 16:47

İki Yıl Aradan Sonra Gerçekleşen Kitap Fuarı
25 Mayıs 2022 16:47

Hemdert, Hemdem Olanların Kitabı 'Can'ım Tenimden Ayrıldı'
26 Nisan 2022 16:47

Her Şey Engelsiz Bir Malatya İçin
10 Nisan 2022 16:47

Kızlarınızı ve oğullarınızı iyi yetiştirin
08 Mart 2022 16:47

Bir türlü erişilemeyen “Erişilebilirlik”
17 Şubat 2022 16:47

Rakamlarda Büyük Güç de Zayıf Topluluk
11 Ocak 2022 16:47

Bu bir suç duyurusu yazısıdır!
20 Aralık 2021 16:47

Ayrımcılığa Karşı Çıkılan Günde Yaşatılan Ayrımcılık
14 Aralık 2021 16:47

Cak’lar, Cek’ler ve Cuk’lar Faslı
03 Aralık 2021 16:47

İyilik yapmak isterlerken kötülük yapıyorlar
09 Kasım 2021 16:47

'İçimde koparken toz duman, dışımda her şey süt liman…'
05 Ekim 2021 16:47

Kaldırımlar işgal altında!
24 Eylul 2021 16:47

Bir insan lokantaya neden gider?
10 Eylul 2021 16:47

İşgüzar Görevlilerin Yaptıkları Hatalar
28 Ağustos 2021 16:47

Belge tamam, peki ya ceza
21 Haziran 2021 16:47

112 Çalışanları Ne Yapıyor?
10 Haziran 2021 16:47

Orkestrada Es Geçilen Erişilebilirlik Enstrümanı
31 Mayıs 2021 16:47

Can’ım tenimden ayrıldı…
21 Mayıs 2021 16:47

Konu engelliler olunca, üç maymunu oynamaya devam!
22 Nisan 2021 16:47

İki Ülke, Bir Konu ve Aradaki Fark
24 Mart 2021 16:47

Çözüm getirmek Gürkan’a kısmet olacak mı?
08 Mart 2021 16:47

Biz üç kişiydik, Bedirhan Nazlıcan ve ben
16 Şubat 2021 16:47

'Bu ayıp kimindir?'
04 Şubat 2021 16:47

Bu da Benim Kırmızı Çizgim
21 Ocak 2021 16:47

SMA’lı çocukların kaderi sosyal devletin elinde
18 Aralık 2020 16:47

'Erişilebilirlik Yılı'nda yanıtsız kalan erişilebilirlik soruları
03 Aralık 2020 16:47

“Talebiniz ilgili müdürlüğe iletilmiştir.”
24 Kasım 2020 16:47

Timsah gözyaşları dökmenin kimseye faydası yoktur
06 Kasım 2020 16:47

Engelliler adıyla resmen sömürülüyorsunuz!
26 Ekim 2020 16:47

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir
10 Ekim 2020 16:47

ÖSYM’nin fendi EKPSS’yi yendi
17 Eylul 2020 16:47

Kural tanımaz toplum olmuşuz
21 Temmuz 2020 16:47

BASINA VE KAMUOYUNA
18 Temmuz 2020 16:47

Vuslata ermemiz mahşere mi kalacak?
07 Temmuz 2020 16:47

Sözlerinizde sevginiz gibi sahte ve yalan!
23 Haziran 2020 16:47

Sevgi bir toplumu koruyan en güçlü kalkandır
12 Haziran 2020 16:47

Sahi, elinize ne geçti?
04 Haziran 2020 16:47

Engelli insanları kim koruyacak?
28 Mayıs 2020 16:47

“Gökkuşağı renklerinden birini daha yitirdik”
13 Mayıs 2020 16:47

Ben bunun olacağına inanıyorum
01 Mayıs 2020 16:47

“Engelli kişiler, kendilerini terk edilmiş hissediyor.”
21 Nisan 2020 16:47

Çok geç kalınmış olunabilir!
10 Nisan 2020 16:47

CORONADAN ONCE (CO), CORONADAN SONRA (CS)
01 Nisan 2020 16:47

Malatya’da engelli mücadelesinin bittiği tarih
21 Mart 2020 16:47

Sana ne arkadaş, size ne arkadaş?
10 Mart 2020 16:47

Sana ne arkadaş, size ne arkadaş?
10 Mart 2020 16:47

Çözümün yolu yasaları uygulamaktan geçer!
24 Şubat 2020 16:47

Acil Eylem Planlarında Engellilere Yer Yok
14 Şubat 2020 16:47

Acil Eylem Planlarında Engellilere Yer Yok
14 Şubat 2020 16:47

Görülmeyen, duyulmayan engellilerin sessiz çığlıkları
05 Şubat 2020 16:47

CİMER: Malatya'da “Erişilebilirlik Belgesi” alan bina yok
16 Ocak 2020 16:47

Tüm Yazılar