Alişan Hayırlı

Gündüzbey’in sonbaharı neden farklıdır?

12 Kasım 2025 14:51

Diğer yerlerde ağaçlar, yapraklar, bütün bir tabiat sarıya bürünürken, Gündüzbey’de mevsim neden sonbahardır?
Gündüzbey’in sonbaharında bütün renklerin bütün tonlarını capcanlı olarak görürsünüz. Yeşili yeşile, sarısı sarıya, kahverengisi kahverengiye benzer.
Neden?
Sonbahar Gündüzbey’de neden yakıcıdır?
Neden efsunludur?
Sonbahar sanki bu topraklarda doğmuş bu topraklardan bütün dünyaya yayılmıştır.
Rivayetlere göre Peygamberimiz Hz. İsa’nın asasını yere vurmasıyla bu topraklarda iki bin yıl evvel saniyede 3 bin litre debisi olan bir su çağlamıştır. İşte yüzyıllardır “Dermesih” suyu gürül gürül akmakta ve bu kutsal toprakları sulamaktadır. Bir tarafı Beydağı diğer tarafı Akseki ile çevrilmiş vadisinde dünyanın en nezih rüzgârı esmekte, uzak diyarlardan temiz hava getirmektedir. Hz. İsa ve havarileri bu topraklarda kâfirlere karşı mücadele vermiş ve İslam’ı yaymıştır. Hem maddi hem de manevi havası kutsaldır.


Ve ”Dermesih” suyunun suladığı bu topraklarda envaı çeşit meyve ağaçları yeşermiş, bitkiler neşvünema bulmuştur.
İşte bu yüzden Gündüzbey’de sonbahar sonbahardır, ilkbahar ilkbahardır, yaz yazdır, kış kıştır. Kışları beyaza, ilkbaharı türlü renklere, yazı yeşile, sonbaharı da kahverengi, sarı ve kızıla bürünmektedir.
Bir sonbahar günü eğer yolunuz Gündüzbey’e düşerse, bilin ki Malatya’nın bir kasabasına değil sanki Cennetin Doğusu’na düşmüş gibi hissedersiniz.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Altaylardan Akçadağ’a halı dokuma sanatımız
27 Ekim 2025 14:51

Bir Mantar Uğruna…
19 Ekim 2025 14:51

Sincaplar arası birinci dünya savaşı
08 Ekim 2025 14:51

Nemrut… 40 yıl önce 40 yıl sonra
19 Eylul 2025 14:51

93 Harbi, Gönenli Zeki Baba, Edirne gezisi ve "iyilik yapmak"
06 Ağustos 2025 14:51

Reyhan Cenneti: Arapgir
20 Temmuz 2025 14:51

Şehir Hayatı, Kültürel Yozlaşma ve Biz
06 Haziran 2025 14:51

Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır
25 Mayıs 2025 14:51

Kürne Mağaraları ve Şükrü Amca’nın mağara evi
06 Nisan 2025 14:51

Çiçek geldi, Eşi Çınar’a 25 Gün Sonra Kavuştu
27 Mart 2025 14:51

Kadiruşağı Köyü ve Akseki’ye tırmanış
05 Mart 2025 14:51

Gündüzbey… Çocukluğum… Ayranlı köfte… Koko’nun yeri
22 Şubat 2025 14:51

Porgalı Kezban Teyze ve “Kimliksiz Hakikatler”
21 Şubat 2025 14:51

BİR RADYO...
13 Şubat 2025 14:51

6 Şubat’ın ölenleri ve kalanları
04 Şubat 2025 14:51

Yağsa da bir yağmasa da...
02 Aralık 2024 14:51

Bir edebiyat çocuğu: 'Vınnık Cegeti'
11 Ekim 2024 14:51

Malatya’da alıç mevsimi başladı
29 Eylul 2024 14:51

Ah Gündüzbey’im ah!
23 Eylul 2024 14:51

İstanbul’da kalender bir esnaf: Pala Dayı
30 Ağustos 2024 14:51

Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur: 40 yıl sonra gelen tarihi buluşma
15 Temmuz 2024 14:51

Basak Köyü’nde bir aşk hikâyesi…
21 Haziran 2024 14:51

Bir tarihi konak, bir tarihi adam
29 Nisan 2024 14:51

Hamido neden şehit edildi?
21 Nisan 2024 14:51

Nerede o annemin yaptığı bilikler!
12 Şubat 2024 14:51

Bana eski şehrimi verin, yenisi sizin olsun
26 Ocak 2024 14:51

Var mı itirazı olan?
07 Ocak 2024 14:51

Sandıktan çıkan bir fotoğraf
27 Aralık 2023 14:51

Sancımız hafif mi, orta mı, ağır mı?
17 Aralık 2023 14:51

Hasta oldum
13 Aralık 2023 14:51

Bir yangının külünü yeniden yakmayın!
09 Ağustos 2023 14:51

Verçenik Yaylası Kaçkar Dağlarında bir Malatyalı
06 Ağustos 2023 14:51

Şavşat Karagöl ve Tuğra Otel
02 Haziran 2023 14:51

Bilmezdik
13 Nisan 2023 14:51

Altaylar’dan Banazı’ya halı ve kilim sanatımız
03 Şubat 2023 14:51

Tüm Yazılar