Alişan Hayırlı

6 Şubat’ın ölenleri ve kalanları

04 Şubat 2025 23:19

İki fotoğraf üzerinden 6 Şubat’ın toplumsal hayatımızda nasıl bir çürümeye yol açtığına dair bir analiz yapmak istiyorum. 
Binası tamamen yıkılıp içindekilerinin hepsinin vefat ettiği Hakimbey Apartmanı ile, ağır hasarlı binalarını yıktırıp “yerinde dönüşüme” giden ev sahipleri… 
İki fotoğraf ve iki insan tipi… Bir tarafta enkazın altından çıkamayanlar öte tarafta 6 Şubat’ın dahi terbiye edemediği yerinde dönüşümcüler… 
Birisi ölü diğeri diri… 
Hakimbey Apartmanı’dan geriye sadece bomboş bir arsa kaldı. Evleri hepsine mezar oldu. (Allah rahmet eylesin mekânları cennet olsun) Geçen gün oradan geçtim, bomboş arsayı derin bir hüzünle seyrettim ve düşündüm: Şimdi burada yaşayanların hepsi yer altında, kabristanda sessizce yatıyorlar, “yerinde dönüşüm” değil, her ölen gibi (Ve hatta her ölümü bekleyen bizler gibi) onlar da “yerinde hesap” veriyorlar… Ne kavga var ne gürültü bu boş arsanın üstünde… Yerin üstünde olmadıkları için “yerinde dönüşüm” gibi bir dertleri, hesabı ve kitabı yok. Kökten kurtulmuşlar bu “yerinde dönüşüm” denilen kavgadan… 
Öte yandan “yerinde dönüşüm” kavgası veren komşuların hırslı ve bencil kavgasına şahit oluyoruz. Eski komşular, hayatta kalmanın verdiği umursamazlıkla birbirlerini suçluyor, canlı kurtulmaya şükretmek yerine birbirlerini yiyor, hatta birbirlerine küfrediyor, amansız bir kavganın içinde birbirlerini tüketiyor. Asrın en dehşet depremlerinden zerre kadar ders almış, nefislerini törpülemiş, akıllarını başına almış değiller. Yanı başlarında çöken bina altında kalan, enkazdan çıkarılan komşularını çabuk unuttular, binlerce yaralıyı görmezden geldiler, hayatlarını kaybedenlerin anılarına hiç saygı duymadılar. 6 Şubat’ın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen ahlaki hiçbir dönüşüme uğramadan, evlerini dönüştürmenin derdine düştüler. Hâlbuki dönüp Hakimbey’in boş ve sessiz arsasına baksalar, hani enkaz altından çıkarılan mazlumlar nerede diye sorsalar… Hayır, hayır! Zerre bir dönüşüm yok. Binadan önce ahlaki bir dönüşüm şart değil miydi? Amma zerresi yok. 
Tabi ki ölenle ölünmez, tabi ki kurtulanlar yeniden fiziki inşa için çaba sarf edecekler, tabi ki yıkılan evleri ve işyerlerinin yerine yenisini yapacaklar, ama bunlar insanca ve adalet çerçevesinde olmalı, komşuluk hukukuna riayet edilerek yapılmalı.  Önce insan dönüşmeli, zihinler dönüşmeli. Merhamet ruhundan mahrum idraksizler, medeniyet mahallesi inşa edemezler. 
Tekrar, önce Hakimbey apartmanının boş arsasına, sonra yerinde dönüşüm yapılan arsaya baktım. Birinde ders ve ibret alınacak “sessizlik”, diğerinde utanç verici bir “kavgaya!” şahit oldum. 
Sonra düşündüm ve dedim ki, hangisi ölü, Hakimbey apartmanı sakinleri mi yoksa yerinde dönüşümcüler mi? 
*****  
Not: “Yeninde dönüşümlerini” insanca planlayıp, insanca inşa eden apartman sakinlerini istisna tutuyorum. Maalesef bu kavga, sürtüşme ve çekişme rezerv alanları tartışmasında da acımasız bir şekilde yaşanmaktadır. Ayrıca Hakimbey Apartmanını örnek olarak verdim, ders alınacak o kadar çok apartman faciası var ki!

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Güz vaktinin diyarı: Arapgir
20 Kasım 2025 23:19

Gündüzbey’in sonbaharı neden farklıdır?
12 Kasım 2025 23:19

Altaylardan Akçadağ’a halı dokuma sanatımız
27 Ekim 2025 23:19

Bir Mantar Uğruna…
19 Ekim 2025 23:19

Sincaplar arası birinci dünya savaşı
08 Ekim 2025 23:19

Nemrut… 40 yıl önce 40 yıl sonra
19 Eylul 2025 23:19

93 Harbi, Gönenli Zeki Baba, Edirne gezisi ve "iyilik yapmak"
06 Ağustos 2025 23:19

Reyhan Cenneti: Arapgir
20 Temmuz 2025 23:19

Şehir Hayatı, Kültürel Yozlaşma ve Biz
06 Haziran 2025 23:19

Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır
25 Mayıs 2025 23:19

Kürne Mağaraları ve Şükrü Amca’nın mağara evi
06 Nisan 2025 23:19

Çiçek geldi, Eşi Çınar’a 25 Gün Sonra Kavuştu
27 Mart 2025 23:19

Kadiruşağı Köyü ve Akseki’ye tırmanış
05 Mart 2025 23:19

Gündüzbey… Çocukluğum… Ayranlı köfte… Koko’nun yeri
22 Şubat 2025 23:19

Porgalı Kezban Teyze ve “Kimliksiz Hakikatler”
21 Şubat 2025 23:19

BİR RADYO...
13 Şubat 2025 23:19

Yağsa da bir yağmasa da...
02 Aralık 2024 23:19

Bir edebiyat çocuğu: 'Vınnık Cegeti'
11 Ekim 2024 23:19

Malatya’da alıç mevsimi başladı
29 Eylul 2024 23:19

Ah Gündüzbey’im ah!
23 Eylul 2024 23:19

İstanbul’da kalender bir esnaf: Pala Dayı
30 Ağustos 2024 23:19

Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur: 40 yıl sonra gelen tarihi buluşma
15 Temmuz 2024 23:19

Basak Köyü’nde bir aşk hikâyesi…
21 Haziran 2024 23:19

Bir tarihi konak, bir tarihi adam
29 Nisan 2024 23:19

Hamido neden şehit edildi?
21 Nisan 2024 23:19

Nerede o annemin yaptığı bilikler!
12 Şubat 2024 23:19

Bana eski şehrimi verin, yenisi sizin olsun
26 Ocak 2024 23:19

Var mı itirazı olan?
07 Ocak 2024 23:19

Sandıktan çıkan bir fotoğraf
27 Aralık 2023 23:19

Sancımız hafif mi, orta mı, ağır mı?
17 Aralık 2023 23:19

Hasta oldum
13 Aralık 2023 23:19

Bir yangının külünü yeniden yakmayın!
09 Ağustos 2023 23:19

Verçenik Yaylası Kaçkar Dağlarında bir Malatyalı
06 Ağustos 2023 23:19

Şavşat Karagöl ve Tuğra Otel
02 Haziran 2023 23:19

Bilmezdik
13 Nisan 2023 23:19

Altaylar’dan Banazı’ya halı ve kilim sanatımız
03 Şubat 2023 23:19

Tüm Yazılar