Alişan Hayırlı

Sincaplar arası birinci dünya savaşı

08 Ekim 2025 05:48

Sincaplar arası birinci dünya savaşı

Sincaplar arası birinci dünya savaşı

 

Sabah uzaklardan bir ses beni çağırıyordu. Kalksam, bisiklete binip Banazı’ya doğru uzansam diye düşünürken, fotoğraf mevsimi olmasa bile en azından sincapları görürüm dedim.
Biliyorum, beni bir sürpriz bekliyordu.
İçime doğdu.
Bisikleti, Banazı girişinde, Köpbaşı mevkiinde direğe bağlayıp, bahçe yollarından yürüyüşe geçtim. Hava güzeldi, fotoğraf için fazla beklentim yoktu. Sadece beni çağıran sese gidiyordum.
Biraz ilerledikten sonra, sesleri daha net duymaya başladım. Uzakta bir yerde savaş tantanları çalıyor, bombalar patlıyor, kurşun sesleri dağlarda yankılanıyordu. Acımasız bir savaş vardı ve çarpışan tarafların canhıraş feryatları kulakları tırmalıyordu. (Normal insanlar duyamayabilir.)
Tam Ağpınar mevkii üstü, Büyükgüney’in altındaki Çevirmeler mevkiine doğru yaklaştım ki, sincapların başlattıkları, belli ki uzun zamandır süren savaşla karşılaştım. İçime doğan ses beni yanıltmamıştı. Asırlık cevizlerin ve dallarının arasında onlarca sincap, hangi sebepten çıktığı belli olmayan bir savaşı sürdürüyordu.
Dertleri neydi, insan sınıfından bunca düşmanı varken, bir de kendi kendilerini kırıp geçirmenin bir manası var mıydı? Değer miydi?
“Durun ey sincaplar, kesin şu anlamsız savaşı, herkes yuvasına dönsün!” diye bağırdım.
Heyhat! Beni dinleyen yoktu. Hatta içlerinden biri, “Sen bizim işimize karışma, yoluna devam et, yoksa gelir seni ısırırım” dedi.
Yuvasını saldırılara karşı koruyan bir sincap ise bana şikâyette bulundu, “Komşumuzun çocuğu şu sincap benim sakladığım cevizi çalmış” dedi. Diğeri de, kendisi evde yokken karşı mahalledeki (ceviz ağacındaki) bir sincap yuvasına girmiş.
Baktım bu kriz beni aşıyor. Söz dinleyen yok. Dedim ki, “Ne haliniz varsa görün, ben gidiyorum”
Artık bilmiyorum, kaç ölü kaç yaralı var, savaş ne kadar sürdü, kim galip geldi… Allah bilir.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Nemrut… 40 yıl önce 40 yıl sonra
19 Eylul 2025 05:48

93 Harbi, Gönenli Zeki Baba, Edirne gezisi ve "iyilik yapmak"
06 Ağustos 2025 05:48

Reyhan Cenneti: Arapgir
20 Temmuz 2025 05:48

Şehir Hayatı, Kültürel Yozlaşma ve Biz
06 Haziran 2025 05:48

Beydağı bir tutkudur, kara bir sevdadır
25 Mayıs 2025 05:48

Kürne Mağaraları ve Şükrü Amca’nın mağara evi
06 Nisan 2025 05:48

Çiçek geldi, Eşi Çınar’a 25 Gün Sonra Kavuştu
27 Mart 2025 05:48

Kadiruşağı Köyü ve Akseki’ye tırmanış
05 Mart 2025 05:48

Gündüzbey… Çocukluğum… Ayranlı köfte… Koko’nun yeri
22 Şubat 2025 05:48

Porgalı Kezban Teyze ve “Kimliksiz Hakikatler”
21 Şubat 2025 05:48

BİR RADYO...
13 Şubat 2025 05:48

6 Şubat’ın ölenleri ve kalanları
04 Şubat 2025 05:48

Yağsa da bir yağmasa da...
02 Aralık 2024 05:48

Bir edebiyat çocuğu: 'Vınnık Cegeti'
11 Ekim 2024 05:48

Malatya’da alıç mevsimi başladı
29 Eylul 2024 05:48

Ah Gündüzbey’im ah!
23 Eylul 2024 05:48

İstanbul’da kalender bir esnaf: Pala Dayı
30 Ağustos 2024 05:48

Dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur: 40 yıl sonra gelen tarihi buluşma
15 Temmuz 2024 05:48

Basak Köyü’nde bir aşk hikâyesi…
21 Haziran 2024 05:48

Bir tarihi konak, bir tarihi adam
29 Nisan 2024 05:48

Hamido neden şehit edildi?
21 Nisan 2024 05:48

Nerede o annemin yaptığı bilikler!
12 Şubat 2024 05:48

Bana eski şehrimi verin, yenisi sizin olsun
26 Ocak 2024 05:48

Var mı itirazı olan?
07 Ocak 2024 05:48

Sandıktan çıkan bir fotoğraf
27 Aralık 2023 05:48

Sancımız hafif mi, orta mı, ağır mı?
17 Aralık 2023 05:48

Hasta oldum
13 Aralık 2023 05:48

Bir yangının külünü yeniden yakmayın!
09 Ağustos 2023 05:48

Verçenik Yaylası Kaçkar Dağlarında bir Malatyalı
06 Ağustos 2023 05:48

Şavşat Karagöl ve Tuğra Otel
02 Haziran 2023 05:48

Bilmezdik
13 Nisan 2023 05:48

Altaylar’dan Banazı’ya halı ve kilim sanatımız
03 Şubat 2023 05:48

Tüm Yazılar