Fikri Demirtaş
[email protected]

AYASOFYA'YA YOLCULUK.

27 Şubat 2021 01:57

 

 

19 Şubat 2021 İstanbul

 

Ayasofya: Kutsal Bilgelik

 

Malatya'dan İstanbula geleli yaklaşık iki ay oldu. İstanbul'da kendimi gezdiriyorum... Bugün, yıllar önce müze olarak ziyaret ettiğim  Tarih ve Kültür zenginliğimiz mekanımız Ayasofya camii...

 

  Oğlum Oğuzhan'ın Üsküdar Zeynep Kamil semtindeki evinden saat on birde çıktım. Hava çok soğuk... Vapurla Üsküdar'dan Eminönü'ye geçtim. Ayasofya meydanına doğru yürüdüm.   

 

Bir martı çığlığı, bir vapur sesi, bir deniz dalgası,  insan kalabalığı, trafik hengamesi yahut ezanı İstanbul’un... 

 

Ezana yirmi, yirmi beş beş dakika vardı ki Ayasofya'nın camisinin önündeydim. 

 

 Ayasofya'da da Cami içinde namaz öncesi verilen Türkçe vaazda, vaizin sesi hoparlörden çevreye yayılıyor.  Trafik gürültüsü, insan sesleri arasında...

İslam tarihi içinde ancak, şunu belirtmekte de yarar vardır. Minare ve ezan zaman içinde İslam diniyle bütünleşmiştir. Başka memleketlere gittiğimizde namaz kılmak için bir cami aradığımızda gözlerimiz önce bir minare arar. Arapça ezan da bir "parola "hükmüne girmiştir. Dünyanın neresinde olursanız olunuz, Arapça ezan okunduğu zaman, namaz vaktinin girdiğini anlarsınız. Sözün özü minare ve ezan, İslam dininin kutsalları olmamakla birlikte, işlevleri açısından dinin birer sembolleri haline dönüşmüşlerdir. Gerektiği zaman minarelerden toplumsal amaçlı mesajların verilmesinde de dinen hiçbir sakınca yoktur…

 

Minarelerden, "Koronavirüs tehlikesi henüz bitmedi, evlerde kalın", "Cuma namazı için seccadenizle gelin" gibi uyarı ve bilgilendirmeler yapıldı.

 

15 Temmuz'da silahlı terör örgütü FETÖ kalkışmasında da camilerden selalar okunmuştu.

Ayasofya'nın büyük kubbesinin üstünden, minarelerin şerefelerinin üstüne takılan hoparlörlerden çıkan  ezan sesi yeri göğü titrediyor.

 

 Yurdumuzda camilerin minarelerin şerefelerin dört bir yanına monte edilen hoparlörler  minerelerin zarif dantel gibi işlenmiş estetik görünümü bozuyor. Buna bir çare düşünülemez mi?

 

Ayasofya'da Cuma namazı 

 

Meydan sokaklar insanlarla dolmuştu. İğne atsan yere düşmez. Ayasofanın

meydanda  seccadeler serili. Koronavirüs salgınına rağmen açılışta olduğu gibi yurtiçinden yurt dışından binlerce kadın erkek cuma namazı kılmak için akın akın geliyor... Caminin etrafında turist kafileleri geziyor. Adım başı polis güvenlik önlemleri alınmış. 

 

Cuma namazı sonrası Ayasofya'ya 

görkemli bir kapıdan girip eşikten adım attıktan sonra dünya dışarda kaldı. 1500 yıl önce zaman tünelindeyim.

 

     Ayasofya'da imparator kapısı

 

Son zamanlarda heryerde devlet protokollarında bile kullanılan   yerli milli turkuaz renkle döşenmiş halının üstünde yürüyerek farklı bir maneviyatla ziyaret ettiğim Ayasofya, camii. Işıl ışıl aydınlatılmış caminin içinde  her milletten insanlar vardı ziyaretçi olarak. Duvarlardaki ayetler dikkat çekiyordu. 

 

Mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya'nın tarihine, iç ve dış mekanlarına ait bazı  bilgileri paylaşmak için  derledim...    

 

Ayasofya, İstanbul’un en önemli tarihi  simgelerinden biri. 1500 yıl boyunca ayakta kalmayı başaran bu başyapıt, görenleri büyülemeyi, hatta geçmişe götürmeyi başarıyor. 

  Ayasofya'da mihrap ve minber

Ayasofya 1500 yıllık tarihi boyunca hem kilise, hem cami hem de müze oldu. Birçok farklı ırka ve iki ayrı  dine İslamiyet ve Hristiyanlığa  ev sahipliği yaptı. Böylece Ayasofya tarihi ve ihtişamı ile herkesi büyülemeyi başardı.

 

Ayasofya’nın mermer kaplı duvarları dışındaki tüm yüzeyler birbirinden güzel mozaiklerle süslenmiştir.

 

Ayasofya, Justinianus tarafından tam anlamıyla bir ihtişam ve gösteriş için inşa edilmiştir. Bu ihtişam ve gösteriş, Bizans’tan Osmanlı’ya miras kalmıştır.

 

Yeryüzü mabetleri  katedrali, bazilika, kilise, manastır, camii, mescid, sinagok , tapınaklar birbirleri ile yarışmışlar ...

 

    Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır.

 

İstanbul'da Cumhuriyet döneminde Büyük Çamlıca Camisi, resmi açılışının gerçekleştirildiği 3 Mayıs 2019'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

***

 

AYASOFYA'NIN  OSMANLILAR DÖNEMİNDE TARİHİ

 

Ayasofya, 537-1453 arasında kilise, 1453-1934 arasında cami, 1934 - 2020  müze olarak kullanıldı. 1918 - 1923 1.Dünya savaşı İstanbul'un İngilizler tarafından işgali . Dolayısıyla yaklaşık 916 yıl kilise, 481 yıl ise cami, 86 yıl müze  olarak hizmet veren Ayasofya, toplamda yaklaşık 1500 yıllık, Hıristiyan-Müslüman ve Bizans-Osmanlı “ortak kültür mirası” durumundadır.

 

Fatih Sultan Mehmet, 29 Mayıs 1453'te İstanbul'un fethinden sonra “fethin sembolü” ve “kılıç hakkı” mantığıyla ve cami ihtiyacını karşılamak için Ayasofya'yı kiliseden camiye çevirmişti.1 Haziran1453 - Ayasofya'da ilk cuma namazı Akşemseddin tarafından kıldırıldı.

       Ayasofya'da hat  ( Allah, Muhammed, Ebubekir)yazılı

 

 Caminin ilk minaresi Fatih Sultan Mehmet döneminde tuğla kullanılarak yapıldı. Diğer bir minareyi ise II. Bayezid yaptırdı. Kanuni Sultan Süleyman ise 16. yüzyılda fethetmiş olduğu Macaristan’dan iki dev kandil getirdi. bu kandiller mihrabın iki yanında durmaktadır.

   Hünkar Mahfili ( alıntı)

 

Ayasofya tarihi boyunca sayısız onarım ve restorasyon çalışmaları gördü. II. Selim döneminde (1566–1574) cami yapısal olarak dayanıksız bir hal aldı. O yıllarda dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan, camiye dış istinat yapıları (payanda) ekledi ve sağlamlaştırdı. Mimar Sinan ayrıca, kubbeyi sağlam bir hale getirdi ve hünkar mahfili ile birlikte binanın batı kısmına iki geniş minare yaptı. 1577 yılında ise güneydoğu kısmına II. Selim’in türbesini ekledi.

Ayasofya’ya Osmanlı döneminde müezzin mahfili, mermerden minber, vaaz kürsüsü ve hünkar mahfiline açılan bir galeri eklendi. I. Mahmud’un emriyle 1739’da bina restore edildi. Bu restorasyon ile birlikte bir kütüphane ile binanın bahçesine bir imarethane, bir medrese ve bir şadırvan ekletti. Aynı dönemde bunlara ek olarak yeni bir mihrap ve yeni bir sultan galerisi yapıldı.

 

Sultan Abdülmecit, Ayasofya’yı 1847 ile 1849 yılları arasında Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’ye restore ettirdi. Başlangıçta sütunlar, kubbe ve tonoz sağlamlaştırıldı. Daha iç ve dış dekorasyon yenilendi. 

Müezzin Mahfili ( alıntı)

Ayasofya’da, Sultan Abdülmecid Dönemi’nde Hattat Kadıasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılan 7.5 m. çapındaki 8 adet hat levhası ana mekânın duvarlarına yerleştirilmiştir. “Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin” yazılı bu levhalar İslam âleminin en büyük hat levhaları olarak bilinmektedir. Aynı hattat kubbenin ortasına ise Nur Suresi’nin 35. ayetini yazmıştır

   Ayasofya dış cephe

 

Daha birçok yenileme işlemi yapıldıktan sonra minarelerin boyları eşitlendi. Çalışmalar bittikten sonra Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849’da halka açıldı. Ayasofya tarihi boyunca yapılan restorasyon çalışmalarının en etkili ve güzel olanları Osmanlı döneminde yapıldı.

Ayasofya Külliyesinin Osmanlı dönemindeki diğer yapıları arasında sıbyan mektebi, şehzadeler türbesi, sebil, Sultan Mustafa ve Sultan İbrahim türbesi (önceden vaftizhane) ve hazine dairesi sayılabilir.

 

*****

1. Dünya savaşı sonrası İstanbul İşgal yıllarında Ayasofya

 

"13 Kasım 1918 tarihinde Osmanlı'nın payitahtı (başkenti) İstanbul fiili olarak işgal edilmişti. 

.        İstanbul'un İşgali

 

16 Mart 1920'de İngilizler, İstanbul'u resmen işgal ettiler. 1923 sonlarına kadar devam eden o işgal sırasında 

yani 467 yıldır Türk şehri olan İstanbul artık haçlıların eline geçmiş ve İstanbul bizzat padişah ve halife tarafından düşmana teslim edilmişti.

 

İstanbul işgal edildikten sonra yurt içinde ve dışında Hristiyan din adamları İstanbul'daki işgal kuvvetlerine telgraflar göndererek kutlamalarda bulunmuşlar ve kati surette İstanbul'u terk etmemelerini istemişlerdi. Ayrıca Ayasofya'nın da derhal kilise yapılması hususunda talepleri vardı. Dolayısıyla İstanbul'un terk edilmesi kati surette düşünülmüyor, işgalin kalıcı olacağı planlanıyordu.

 

İşgal sırasında Ayasofya'da şöyle bir olay meydana gelmiştir: İşgal kuvvetleri Ayasofya'yı ele geçirmek için Ayasofya Camii'nin önüne geldi, ancak burada nöbet tutan askerler onları camiye yaklaştırmadı. İstanbul'un işgali üzerine Ayasofya Camii'ni korumak için İstanbul II. Muhafız alayından Binbaşı Tevfik Bey komutasındaki bir tabur asker buraya yerleştirildi. İşgalciler Ayasofya'yı bir Fransız birliği ile işgal etmek istediler. Ancak buradaki askerler onları engelledi.

 

Fransız birliğinin ısrarı üzerine Tevfik Bey onlara; zorla girmeye kalkarlarsa ağır makinelilerle karşılık verileceğini, bunlar yeterli olmazsa caminin her tarafına kâfi miktarda yerleştirilen patlayıcıların infilak ettirileceğini söyleyerek Ayasofya'yı hiçbir durumda onlara teslim etmeyeceğini bildirdi. Bunun üzerine işgalciler hükümete baskı yaparak daha sonra Ayasofya'yı teslim alabildiler ve minarelerine makineli tüfek yerleştirdiler.

 

Birinci Dünya Savaşı sonunda maalesef savaşı kaybettiğimiz için 13 Kasım 1918 itibariyle İstanbul düşman tarafından işgal altına alınmıştı."

Milli mücadele neticesinde Türk orduları yani TBMM Orduları 2 Ekim'de 1923’de Türk, İngiliz, Fransız ve İtalyan Birliklerinin hazır olduğu Dolmabahçe Sarayı önünde düzenlenen bir törenle İtilaf Birlikleri kumandanları ile birlikte Türk Alay Sancağı’nı selamlayarak İstanbul’u terk etmişlerdir. 5 Ekim 1923’te şehrin Anadolu yakasına gelen Türk Ordusu, 3.5 yıllık Milli Mücadele’den sonra 6 Ekim 1923’de Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu’nun coşkun bir bayram havası içinde, sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru altında İstanbul’a girmiştir. 4 yıl 10 ay 23 gün süren işgal sona ermiş ve 470 yıl sonra yeniden ele geçirilmiştir. Ancak, Mustafa Kemal Paşa’nın sabırlı ve sağduyulu politikası sayesinde, İstanbul’un 2’nci fetih silahsız ve savaşsız elde edilmiştir.

İstanbul, İtilaf Devletleri’nin 13 Kasım 1918’de fiili işgaline kadar 465 yıl Türk toprağı olarak kalmıştır. Tarih boyunca Türkiye’nin göz bebeği olan 5 yıl kan ağlayan güzel İstanbul kurtulmuştur.

 Yani İngiliz işgali son buldu ve İstanbul yeniden asıl sahiplerine geri döndü. Bunu sağlayan liderin adı Mustafa Kemal Atatürk'tür. Bu süreçte  Lozan anlaşması imzalanmış ve Ankara'da onaylanmış, böylece İstanbul'un düşmanlar tarafından terk edilmesi sağlanmıştı. 

       Mustafa Kemal Atatürk

 

 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması sayesinde İstanbul ve Ayasofya tekrar Türklerin yani Müslümanların olmuştur.   

 

Atatürk'ün başkomutanlığında Milli Mücadele'nin kazanılmasıyla Ayasofya'nın kilise olması önlendi.

Lozan Antlaşması'nın bir tarafında itilaf devletleri diğer tarafında ise Ankara hükümeti yani TBMM vardı. Osmanlı hükümeti yoktu! Çünkü Osmanlı hükümeti Sevr Antlaşması'nın tarafıydı ve bu anlaşmaya göre Osmanlı payitahtı yani İstanbul'u İngilizlere teslim etmişti. Ayasofya da İstanbul ile birlikte İtilaf devletlerine devredilmişti. İstanbulu 19 Mayıs 1453'de fetih eden  Fatih Sultan Mehmet. Ayasofya'yı da İstanbul gibi düşmanın Haçlıların elinden kurtaran liderin adı Mustafa Kemal Atatürk'tür."

 

***

Şubat 1928 - İlk Türkçe hutbe Ayasofya Camii'nde okundu.

 

Ayasofya, 24 Kasım 1934 tarihinde 

Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ve Bakanlar Kurulu kararı ile müzeye çevrilmiş ve 1 Şubat 1935’de müze olarak, yerli ve yabancı ziyaretçilere açılmıştır. 1936 tarihli tapu senedine göre, Ayasofya “57 pafta, 57 ada, 7. parselde Fatih Sultan Mehmed Vakfı adına Türbe, Akaret, Muvakkithane ve Medreseden oluşan Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi” adına tapuludur.

 

 8 Ağustos 1980 - Ayasofya'nın Hünkâr Kasrı ibadete açıldı.

 

14 Eylül 1980 - İbadete açılan Hünkâr Kasrı 12 Eylül yönetimi tarafından restorasyon gerekçesi ile tekrar kapandı.

 

 10 Şubat 1991 - Hünkâr Kasrı tekrar ibadete açıldı.

 

Ayasofya’nın bir bölümü 1994 yılından beri ibadete açık ve 5 vakit ezan okunuyor. 

 

2009 - Ayasofya'daki 

Beşi padişah 150'ye yakın hanedan mensubunun mezarını barındıran türbeleri restore edilip, ziyarete açıldı

 

10 Temmuz 2020 - Danıştay 10. Dairesi, 24 Kasım 1934 tarihli Ayasofya'yı müzeye çeviren kararnameyi iptal etti. Kararın açıklanmasından sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın imzaladığı kararnameyle Ayasofya, Fatih Sultan Mehmed'in vakıf amacı doğrultusunda hizmet vermesi için Diyanet İşleri Başkanlığı'na devredildi.

Böylece Ayasofya müzeye dönüştürülmesinden seksen altı yıl sonra, 24 Temmuz 2020 tarihinde kılınan cuma namazıyla ve Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi adıyla yeniden ibadete tamamı ile  açılmış oldu.

 

*****

AYASOFYA'NIN TARİHİ

       Ayasofya dış cephe

 

"Ayasofya Camii’ne Hristiyan bakış açısıyla irdeleyeceğiz. ( Kutsalkitap.org) alıntı.

 

Ayasofya (Hagia Sophia) dünya çapında üne sahip muhteşem bir mimari eser olarak bilinir. 916 yıl boyunca kilise, 482 yıl boyunca cami olan bu yapı, neden bu kadar ünlüdür? Her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilen bu yapının özellikleri nelerdir?

 

İstanbul Tarihi ve Ayasofya:

 

Ayasofya’nın tarihine bakabilmemiz için önce İstanbul tarihine, dolayısıyla Roma İmparatorluğu’na ve Roma İmparatorluğu’nun Hristiyanlaşma sürecine göz atmamız gerekiyor:

Komutan Henricus Dandelo'nun mezar taşı

Roma İmparatorluğu’nun başkenti bilindiği üzere Roma’dadır. İsa Mesih’in çarmıha gerilip Romalılar tarafından öldürülmesi ve dirilmesi (MS.33) sonrasında, İsa Mesih’in öğrencileri özellikle Roma İmparatorluğu’nun şehirlerinde İsa Mesih’in müjdesini yaymaya başlarlar.

      Ayasofya'da galeri

 

Roma İmparatorluğu’nun siyasi ve kültürel yapısına uymamasından dolayı, Hristiyanlık yasak bir din olarak kabul edilir. Hristiyanlar bu yasaktan dolayı 300 yıl boyunca farklı imparatorların elinde zulme uğrarlar. Bu zulmün doruk noktası M.S 284 – 305 tarihleri arasında İmparator olan Diocletian zamanında olur. Bugünkü İzmit bölgesinde yer alan Nicomedia adlı şehirde, yazlık sarayından Roma İmparatorluğunu yöneten Diocletian öldükten sonra taht kavgası başlar. Dört komutan kendi aralarında savaşa girişirler. Bu taht kavgasından Konstantin galip çıkar ve Roma İmparatorluğu’nun tahtına geçer. Konstantin, kendisini imparator yapacak son galibiyetinin öncesinde, bir rüyada, göklerde, “XP” işaretini görür. Bu işaret Antik Yunanca’da ”Χριστός” (Mesih) kelimesinden gelmektedir. Bu, onun Hristiyanlığa yakınlaşmasını sağlar ve Konstantin ile birlikte Hristiyanlar yaklaşık 300 yıl süren zulümden kurtulur.

  İmparator mozaiği ( Alıntı)

Konstantin daha sonra İmparatorluğun başkentini Roma yerine Byzantium ilan eder. Byzantium bugün Sultanahmet ya da Tarihi Yarımada denilen bölgedir. Bu bölgenin seçilmesi stratejik olarak önemlidir. Bir yarımada olması dolayısıyla daha güçlü bir şekilde savunulabilir ve Doğu ile Batı arasında merkezi bir konuma sahiptir.

          Ayasofya'da  Galeri 

 

Konstantin M.S 330 yılında Roma İmparatorluğu’nun başkentini bu bölgeye taşır ve ismini Nova Roma, yani, Yeni Roma koyar. Konstantin’in ölümünden sonra insanlar şehre, Konstantin’in şehri anlamına gelen, Konstantinopolis ismini verirler.

 

Ayasofya’nın Tarihi:

 

Ayasofya yapılmadan önce, aynı yerde yapılmış olan iki farklı kilise vardır. Bunlardan ilki Konstantin’in oğlu olan Konstantius tarafından 360 yılında yapılmış olan kilisedir. Bu kiliseye Megale Eklesia, yani, Büyük Kilise ismi verilir. İmparator Arkadius zamanında, M.S. 404 yılında çıkan isyanlar sırasında yanar. Arkadios’tan sonra tahta çıkan 2. Teodosius, yıkılan bu kilisenin yerine yeni bir kilise yaptırır. Bu ikinci kilise M.S. 532’ye kadar ayakta kalır.

M.S. 532 yılında İmparator Justinianus zamanında şehir halkı, huzursuzluk dolayısıyla büyük bir isyana başlar. Tarihte Nika Ayaklanması olarak geçen bu ayaklanma, neredeyse tüm şehrin büyük hasar görmesine neden olur. Justinianus bu isyanı bastırır, ancak şehrin yeniden kurması gerektiğini anlar. Bu Justinianus için bir fırsattır ve şehri yeniden inşa etmek için hazırlıklara başlar. Konstantin nasıl Yeni Roma’yı kurmak istediyse, Justinianus’un de buna benzer bir amacı vardır. Ancak bu sefer Yeni Roma yerine Yeni Yeruşalim’i, yani Yeni Kudüs’ü kurmayı amaçlar.

        Orta nefte Mermer Küp

 

Bilindiği gibi Yeruşalim, yani Kudüs, bütün ilahi dinler için çok önemli ve kutsal bir şehirdi. Bunun en önemli nedeni de orada önce Süleyman tarafından yapılmış olan ve M.Ö. 6. yy’da yıkıldıktan sonra tekrar inşa edilen Kudüs Tapınağı’dır. Bu tapınak Tanrı’nın halkıyla buluştuğu yerdi. Dolayısıyla en kutsal yer olarak kabul ediliyordu. İşte Justinianus de Yeni Yeruşalim’in inşa ederken, bir yandan Yeni Tapınağı inşa etmek istiyordu. Dolayısıyla Ayasofya mimarisine bakarken, Kudüs’teki Süleyman Tapınağı mimarisi ışığında bakacağız.

       Kubbe 

 

Justinianus dönemin en önemli iki mimarını huzuruna çağırır ve planından bahseder. Bu mimarlar Trallesli Antemius ve Miletli İsidoros’tur. Antemius ve İsidorus plana bakarak bu binanın yapılmasının imkansız olduğu konusundaki görüşlerini belirtirler; ancak Justinianus kararlıdır. Bu kilisenin yapılması gerekmektedir. İnşaat 23 Şubat 532 tarihinde başlar ve kilise 27 Aralık 537 tarihinde ibadete açılır.

 

Ayasofya inşa edildiğinde, piramitler dışında dünya üzerindeki en büyük binaydı ve yaklaşık 1000 yıl boyunca böyle kaldı. Kubbesi 1000 yıl boyunca en geniş ve yüksek kubbe olarak kabul edildi.

Kiliselerde sunağın olduğu yere, Apsis, denir ve kilisenin en kutsal bölgesidir. Bu bölge Katolik, Ortodoks, Anglikan kiliselerinde doğuyu gösterir. Ayasofya ise tamamen farklıdır. Ayasofya’nın Apsis’i güneye dönüktür. Bunun nedeni, Yeni Yeruşalim’in Yeni Tapınağı olması dolayısıyla Kudüs’e dönük olmasıdır.

 

 Meryem ve çocuk İsa

 

Kayıtlara göre 27 Aralık 537 tarihinde Justinien, kilisenin açılış ibadetinde görkemli binanın İmparatorluk kapısında durur ve şöyle der: “Ey Süleyman! Seni geçtim!” Bu cümlede Justinianus’un Kral Süleyman ile Yeni Tapınak olan Ayasofya’nın Eski Tapınak olan Süleyman Tapınağı’yla olan yarışını görebilirisiniz.

 

Fotoğraf yazı : Fikri Demirtaş 

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

IŞIKLAR SÖNMESİN
08 Ocak 2024 01:57

Ali Kapısı Derneği Abdal Musa Birlik Lokması
20 Aralık 2023 01:57

Sazlılar Derneğinde Abdal Musa Lokması
07 Aralık 2023 01:57

Zeynel Abidin Vakfında Abdal Musa Lokması
03 Aralık 2023 01:57

Seyituşağı Köyünde Abdal Musa Birlik Lokması
16 Kasım 2023 01:57

MALATYADA REKLAM TABELACILIĞI
03 Kasım 2023 01:57

Endüstri mirası tescili Tuğla Bacası restorasyonu bekliyor
28 Ekim 2023 01:57

GÜNDÜZBEY- PINARBAŞI KAPTAJ GEZİSİ
17 Ekim 2023 01:57

KABAH ABDAL TÜRBESİ ve GÜRGÜR DEDE TÜRBESİ
10 Ekim 2023 01:57

ELEMENDİK PINARI
02 Ekim 2023 01:57

HEKİMHAN'DA 'TORLAKÇILAR' EKMEKLERİNİ ATEŞ VE KÜLDEN ÇIKARIYOR
09 Eylul 2023 01:57

HEKİMHAN KÖYLÜKÖYÜNDE SARIÇAM ORMANI
29 Ağustos 2023 01:57

BATTALGAZİ'DE ASIRLIK KARA DUT
22 Ağustos 2023 01:57

Zeynel Abidin'de Aşure Lokma Etkinliği
18 Ağustos 2023 01:57

Hekimhan'da Dört Yüz Yılık Ceviz Ağacı
05 Ağustos 2023 01:57

VEFA KONAĞI, DEPREMZEDELERE MESKEN OLDU!
03 Ağustos 2023 01:57

TARİHİ ESERLERE SAYGI
31 Temmuz 2023 01:57

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNDE SİNEMA ANILARI
28 Temmuz 2023 01:57

Profesyonel Fotoğrafçı HÜSEYİN KOÇ Son Yolculuğuna Uğurlandı
09 Temmuz 2023 01:57

BİR BOZKIR KÖYÜ GEBELİ / ARAPGİR
09 Temmuz 2023 01:57

Karapınar'da ŞAH -I MERDAN Ziyareti
09 Temmuz 2023 01:57

DOĞANYOL'UN YENİDEN DOĞUŞU
15 Haziran 2023 01:57

GELİNCİK TEPE
07 Haziran 2023 01:57

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜ 6 ŞUBAT DEPREMİNİN ARDINDAN
27 Mayıs 2023 01:57

ÂŞIK VEYSEL... Sivrialan köyüne yolculuk...
16 Mayıs 2023 01:57

MEMLEKETİM YIKIK VİRANE OLDU
19 Mart 2023 01:57

MALATYA'DA SITMA SAVAŞ VE BABAMIN ANILARI
13 Ocak 2023 01:57

MALATYA SÜMERBANK FABRİKASI İŞÇİSİNİN RÜYASI
28 Kasım 2022 01:57

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNÜN ' GARİP' MEZARLIĞINA SAHİP ÇIKILDI
25 Kasım 2022 01:57

ENGÜZEKLİLER CEM EVİNDE ABDAL MUSA - BİRLİK CEMİ
08 Kasım 2022 01:57

ADINI YİTİREN OKUL...Akçadağ Köy Enstitüsü
13 Ekim 2022 01:57

Hekimhan Ballıkaya (Mezirme) Mahallesi
22 Eylul 2022 01:57

HEKİMHAN-GİRMANA 1. KÜLTÜR ŞENLİĞİ
01 Eylul 2022 01:57

RUS PAZARI / BİT PAZARI
20 Ağustos 2022 01:57

MALATYA ÜÇ HORAN KİLİSESİNDE İKİNCİ AYİN
14 Ağustos 2022 01:57

Kiliseden Kültür Merkezine
28 Temmuz 2022 01:57

Aspuzu Bağları: Karadut Ağacı
11 Temmuz 2022 01:57

TEMMUZ SICAĞINDA İKİ KARA GÜN
04 Temmuz 2022 01:57

Fetiye Uzun Hasan Cami
30 Haziran 2022 01:57

Vefalı Malatyalıların Doğanşehir Gezisi
29 Haziran 2022 01:57

Malatya'da Venk Şapeli
29 Haziran 2022 01:57

CHP KÖY ENSTİTÜLERİ MASASI VE PROJELERİ
21 Haziran 2022 01:57

MALATYA'DA UMUMİ TUVALETLER SORUNU
20 Haziran 2022 01:57

SEYYİD AZİZ DEDE(Ape Aziz) ANMA ETKİNLİĞİ
15 Haziran 2022 01:57

MAVİ DEĞİRMEN / Seferihisar - İzmir
15 Haziran 2022 01:57

Bir Gezi Anısı
06 Haziran 2022 01:57

ASPUZU BAĞLARI
06 Haziran 2022 01:57

Hüseyin Doğan Dede 39.Ölüm Yıl Dönümünde Anıldı
25 Mayıs 2022 01:57

MALATYA DEMİRYOLU MENFEZİNİN HAZİN SONU
13 Mayıs 2022 01:57

MELİTA
10 Mayıs 2022 01:57

YAZAR ÖZGÜR SİNAN'LA ÇANAKKALE'DE KEYİFLİ BİR RÖPORTAJ
07 Mayıs 2022 01:57

KARAGÜL
30 Nisan 2022 01:57

TARİHİN İZİNDE... Mezar Taşlarından Yapılan Demir Yolu Menfezi
30 Nisan 2022 01:57

NE BAHARLARIMIZ GEÇTİ ÖMÜRDEN
11 Nisan 2022 01:57

MALATYA'DA KAYISI AĞAÇLARI ÇİÇEK AÇTI
04 Nisan 2022 01:57

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNÜN SAHİPSİZ MEZARLIĞI
01 Nisan 2022 01:57

Akçadağ Köy Enstitüsü 1947 mezunu Öğretmen MUAZZEZ YILMAZ
17 Mart 2022 01:57

ELAZIĞ/ KEBAN- DENİZLİ KÖYÜ KERVANSARAYI
25 Şubat 2022 01:57

Balıkesir'de Tahtakuşlar Köyü
14 Şubat 2022 01:57

GÜLE GÜLE BİLGE İNSAN, İSMAİL KAYGUSUZ...
04 Şubat 2022 01:57

Lütfi Özgünaydın: 'Bir zamanlar Kemaliye'
30 Ocak 2022 01:57

Malatyalı Yazar Necati Güngör beyi İstanbul'da ziyaret
25 Ocak 2022 01:57

KÖY ENSTİTÜLERİNDE KÜTÜPHANELER
24 Ocak 2022 01:57

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜNDE SİNEMA ANILARI
24 Ocak 2022 01:57

Gazateci Hrant Dink katledildiği yerde anıldı.
24 Ocak 2022 01:57

Geçmişin İzinde DAMASCUS Sergisi
13 Aralık 2021 01:57

DEMİRYOLU KÜÇÜK İSTASYONLARI
03 Aralık 2021 01:57

MALATYA’DA YENİ FiDANCILAR SİTESİ HAZIR
22 Kasım 2021 01:57

Malatya'da Vanlı Hoca: Şeyh Hacı Hamid Hamd-î Vânî El- Malatî (1873 – 1955)
22 Kasım 2021 01:57

Malatya'da Venk Manastır ve Kilisesi
16 Kasım 2021 01:57

Malatya'da 'Venk' Manastır ve Kilisesi
25 Eylul 2021 01:57

ARGUVAN YOLLARINDA
15 Eylul 2021 01:57

HEKİMHANLI SADIK BABA
15 Eylul 2021 01:57

Malatya ERHAÇ Askeri Hava üssü Adı Nereden Geliyor
15 Eylul 2021 01:57

HEKİMHANLI ÂŞIK ESİRİ BABA
08 Eylul 2021 01:57

SÜRYANİ KADİM MOR BARSAUM MANASTIRI / DİLBER KALESİ
24 Ağustos 2021 01:57

ASLANTEPE HÖYÜĞÜ'NÜN UNESCO YOLCULUĞU... Temmuz 31, 2021
03 Ağustos 2021 01:57

Malatya'ya kuşbakışı bakanları şaşırtan dairesel tarlalar
27 Temmuz 2021 01:57

Aşağıbağlar Suflâ Cami (1850) Yeşilyurt/Malatya
26 Temmuz 2021 01:57

MALATYA'DA ROMA ODA MEZARLARI... YİNE TOKİ
26 Temmuz 2021 01:57

Okulun Atatürk Anıtına Saygısızlık
08 Temmuz 2021 01:57

MALATYA CASA ŞEHİTLİĞİNİN KÜNYELİ MAHZUN AĞAÇLARI
08 Temmuz 2021 01:57

ŞEKER FABRİKASININ ALKOL ÜNİTESİ KADERİNE TERK EDİLDİ
05 Temmuz 2021 01:57

AKÇADAĞ KÖY ENSTİTÜSÜ YERLEŞKESİNDEN HÜZÜNLÜ KARELER
28 Haziran 2021 01:57

BİN YILLIK SELÇUKLU KIRK KARDEŞLER MEZARLIĞI İÇLER ACISI HALDE
28 Haziran 2021 01:57

Ulu Camii Sit Alanına 30 yıl önce yapılan okul binası yıkıldı
07 Haziran 2021 01:57

Battalgazi Çolakoğlu Köyü
24 Mayıs 2021 01:57

Malatya’da sebze fidelerini dikme, dönemi başladı
04 Mayıs 2021 01:57

Hurda Depolarının Şehir Dışına Çıkarılması
04 Mayıs 2021 01:57

Malatya'da İlkbahar
14 Nisan 2021 01:57

YOLUM DÜŞTÜ HACI BEKTAŞ'A
05 Nisan 2021 01:57

SANCAKTAR ABDULVAHAP GAZİ TÜRBESİ
18 Mart 2021 01:57

TOPKAPI SARAYI ve CELLAT ÇEŞMESİ
07 Mart 2021 01:57

KARACA AHMET SULTAN TÜRBESİ
07 Mart 2021 01:57

MALATYA ÇINARLI CAMİİ / SURP ASDVADZADZİN Kilisesi
21 Şubat 2021 01:57

ŞAHKULU SULTAN DERGÂHI
07 Şubat 2021 01:57

ZEYNEP- KAMİL HASTANESİ ÖLÜMSÜZ BİR AŞK HİKAYESİ
01 Şubat 2021 01:57

MALATYALI İSMAİL AĞA CAMİİ. HAMAMI, ÇEŞMESİ
30 Ocak 2021 01:57

Koca Vaiz Baba Türbesi
30 Ocak 2021 01:57

TÜRBE VE TABUTDA ÖRTÜ (PÛŞÎDE) KÜLTÜRÜ
28 Aralık 2020 01:57

ŞEYH BEDREDDİN'İN MEZARINI YAPIN
25 Aralık 2020 01:57

UMUMİ TUVALETLER
09 Aralık 2020 01:57

HEKİMHAN, TARİHİ SURP PIRGİÇ KİLİSESİ
03 Aralık 2020 01:57

HEKİMHAN'IN TARİHİ MEZARLIKLARI ve YENİ MEZARLIĞIN HİKAYESİ
29 Kasım 2020 01:57

Hekimhan Hükümet Binası Yangını
26 Kasım 2020 01:57

ARAPGİR'İN KAHVERENGİ YOL LEVHALARI
19 Kasım 2020 01:57

İÇİNDE MEZARLIĞI OLAN OKUL
12 Kasım 2020 01:57

HEKİMHAN DİPSİZ GÖL (SÜLÜK GÖLÜ)
04 Kasım 2020 01:57

Malatya'dan Hatay'a Hafta Sonu Gezisi
28 Ekim 2020 01:57

MALATYA'DA İLYAS TENEKELİ KÖŞK MİNARELİ CAMİ
22 Ekim 2020 01:57

HEKİMHAN CEVİZiNİN HİKAYESİ
16 Ekim 2020 01:57

MALATYA SURP YERRORTUTYUN (Taşhoran ) Kilisenin Yeni Kubbesi.
14 Ekim 2020 01:57

Yüce dağ başında bir garip mezar
11 Ekim 2020 01:57

Hekimhan'ın Tarihi Çeşmeleri Kaderine mi Terk Edildi?
07 Ekim 2020 01:57

Kapatılan Köy okulları kaderine mi terk edildi?
06 Ekim 2020 01:57

DİLEYİCİ ROMANI-Fatma Çağlayan
16 Eylul 2020 01:57

12 EYLÜL KARANLIĞINDA KAYBOLAN BİR NESİL
13 Eylul 2020 01:57

SULTANSUYU HARASINA HİPODROM NEDEN YAPILMIYOR?
25 Temmuz 2020 01:57

MALATYA'DAN ERZİNCAN-BAŞBAĞLAR KÖYÜNE YOLCULUK...
23 Haziran 2020 01:57

Hekimhan-Güzelyurt Ilıca Tıpka Ocağı
19 Haziran 2020 01:57

HEKİMHAN - YAĞCA GEYİK ve DAĞ KEÇİSİ ÜRETİM MERKEZİ
16 Haziran 2020 01:57

FUGACI ABBAS USTA (Abbas Soğukpınar)
15 Haziran 2020 01:57

MALATYA KAYISI ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
22 Mayıs 2020 01:57

Aziz Mor Ahron Kadim Süryani Manastırı (M.S 329)
17 Mayıs 2020 01:57

MALATYA SÜMER İLKOKULU BİNASI YIKILIYOR
11 Mayıs 2020 01:57

IŞIKLAR SÖNMESİN
23 Nisan 2020 01:57

370 YAŞINDA KIZILCIK AĞACI
19 Mart 2020 01:57

MEZAR TAŞLARINDAN YAPILAN DEMİRYOLU KÖPRÜSÜ
18 Mart 2020 01:57

Tüm Yazılar