Bahri Kayaoğlu
[email protected]

Ö D L E K
02 Nisan 2025 14:33(Bu öykü, haksızlıklara karşı 'gıkı' çıkmayanlara armağan olsun.)
*****
Birkaç gün önce, evde çocuklarıma ders veren öğretmen hanımı çalışma odama çağırmıştım.
“Otur, Julia Vassilyevna” dedim.
“Aramızdaki hesabı kapatalım. Her ne kadar şu anda paraya ihtiyacın varsa da, resmi bir merasimde bekler gibi bekleyeceğini ve bir türlü kendiliğinden gelip alacağını istemeyeceğini biliyorum. Neyse, gelelim hesabımıza: Ayda otuz rubleye anlaşmıştık…”
“Kırk” dedi.
“Hayır, otuz. Not etmiştim, çok iyi aklımda. Hem ben öğretmenlere her zaman ayda otuz ruble öderim. Bu duruma göre; buraya geleli iki ay oluyor, dolayısıyla…”
“İki ay beş gün” dedi.
“Tam tamamına iki ay. İşe başladığın günü özellikle not etmiştim. Bu demektir ki, altmış ruble kazanmışsın. Ancak sen bu iki aydan Pazar günlerini çık. Biliyorsun ki, pazarları Kolya’ya bir şey öğretmedin, sadece beraber yürüyüşlere çıktınız. Ve üç tatil günü…”
Julia Vassiyevna kızgınlıktan kıpkırmızı kesildi ve öfkeden iki eliyle sıkı sıkı entarisinin eteklerine yapıştı. Fakat hepsi bu kadar. Tek bir çıt dahi çıkarmadı.
“Dokuz Pazar, üç tatil günü, yani on iki rubleyi çık! Dört gün Kolya hastaydı, dolayısıyla ders falan vermedin, zaten o sıralarda Vanya ile uğraşıyordun. Üç gün de bir diş ağrısı yüzünden çalışmamıştın ve karım sana öğleden sonraları dinlenmen için izin vermişti. On iki, yedi daha… eder on dokuz. Altmıştan çıkar, geriye ne kalır?.. hımm… Kırk bir ruble. Tamam mı?”
Julia Vassilyevna’nın sol gözü kızarmış, yaşla dolmağa başlamıştı bile. Çenesi hafifçe titriyordu… Sinirli sinirli öksürdü, hızla burnunu sildi. Ancak hepsi bu kadar. Tek bir çıt yok.
“Yılbaşına yakın bir gün, bir çay bardağı ve bir de tabak kırmıştın. Bunlar için de iki ruble çıkar. Çay bardağı dededen kalma antika olduğu için aslında iki rubleden çok daha fazla ederdi, ama neyse, boş ver. İşin sonunda ben ne zaman zararlı çıkmadım ki! İhmalin yüzünden Kolya bir gün ağaca tırmanmış ve ceketini yırtmıştı. Onun için de on ruble say. Yine senin dikkatsizliğin yüzünden hizmetçi kız Vanya’nın ayakkabılarını çalmıştı! Evde tüm olup bitenleri dikkatle izlemen gerekir. Sana bunun için para veriyoruz. Dolayısıyla beş ruble daha çık. Ocak ayının sonunda sana on ruble vermiştim…”
“Hayır, böyle bir şey yapmadınız!” diye Julia Vassilyevna zorlukla yutkunarak cevap verdi.
“Not etmiştim. Yanlış olmama imkân yok!” dedim.
“Şey… Peki, öyleyse.” dedi.
"Kırkbirden yirmi yediyi çıkar, kalır sana on dört.”
Kızcağızın şimdi iki gözü birden yaşla dolmuştu. Küçücük şirin burnunun altında da ter damlacıkları belirmeye başlamıştı.
Zavallı kız!
“Şimdiye kadar bana bir kere para verildi” diye titreyen sesiyle konuştu.
“Ve o da sizin karınız tarafından. Hepsi üç ruble, fazla değil” dedi.
“Sahi mi? Görüyor musun, ben onu not etmemişim! On dörtten üç daha çıkar, kalır on bir. Al azizim, işte paran: Üç, beş, dokuz, on, on bir. Tamam mı?”
On bir rublesini de avucuna koydum. Uzandı, aldı ve titreyen parmaklarıyla cebine sokuşturdu.
“Mersi” diye boğuk bir sesle fısıldadı.
Birden yerimden fırladım ve başladım odanın içinde bir aşağı bir yukarı gidip gelmeye. Sinirlerim son derece bozulmuş, kan tepeme fırlamıştı.
Kızgın kızgın;
“Ne için bu, ‘Mersi’” diye sordum.
“Verdiğiniz para için” dedi.
“Hakkını yediğimi sen de bal gibi biliyorsun. Aman Tanrım! Ne biçim insansın sen, görmüyor musun ki, seni göz göre soydum! Daha ötesi var mı bunun? Paranı çaldım! Ve sen hâlâ ‘Mersi’ diyorsun!”
"Bundan önce çalıştığım yerlerde hiç vermemişlerdi” dedi.
“Hiç mi vermemişlerdi? Şaşırmaya da gerek yok ya! Bana gelince, sana ufak bir şaka yaptım. Sırf ders olsun, öğrenesin diye bu insafsızca yolu seçtim. Merak etme, seksen rublenin tamamını da sana vereceğim! Al işte, hepsi şu zarfın içinde seni bekliyor. Ancak bir insanın bu kadar pısırık olabileceğine de hâlâ inanamıyorum! Neden haksızlığa baş kaldırmıyorsun? Dünyada bu denli yüreksiz, tabansız olmak, mümkün mü bu kadar ödlek olmak?”
Acı bir gülümseme dudaklarının kenarında kıvrıldı. Yüzündeki ifade, “Mümkün”, diyordu.
Kendisine zalim bir yoldan ufak bir ders verdiğim için özür diledim. O hala şaşkın şaşkın bakınırken eline seksen rubleyi sıkıştırdım. O yine herzamanki 'mersi'siyle mırıldanıyor gibi üst üste defalarca teşekkür etti ve odadan çıktı.
Arkasından bakarken kendi kendime düşünüyordum.
"Şu dünyada zayıfları ezmek ne kadar kolay."
*****
Değerli dostlar,
Yukarıdaki öyküyü dünyaca ünlü Rus yazar Anton Çehov yazdı.
Anton Çehov'un 'ÖDLEK' adlı öyküsünü günümüz Türkiye'sinde, yaşanan bunca soruna rağmen 'gıkı' çıkmayanlara armağan ediyorum.
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
SEVDİĞİNİZ İNSANLAR İÇİN ZAMAN AYIRIN
24 Haziran 2025 14:33
BİR ÇOCUKLUK ANISI
15 Haziran 2025 14:33
NE OLDU BİZE?
14 Mayıs 2025 14:33
TIP ÖĞRENCİLERİNE DERS KONUSU OLDUM!
08 Mayıs 2025 14:33
65 YIL ÖNCE YAZILMIŞ BİR MEKTUP
20 Nisan 2025 14:33
CELAL BAYAR’I BAYILTAN GAZETECİ
15 Mart 2025 14:33
ÇERÇİ
18 Şubat 2025 14:33
SOYGUNU HAKEDENLER!
04 Şubat 2025 14:33
'LA DURUN BEN DE GELİYORUM!'
29 Ocak 2025 14:33
'ABE BU NE?'
27 Ocak 2025 14:33
KARA KAĞIT
20 Ocak 2025 14:33
BİR ZAMANLAR...
01 Ocak 2025 14:33
DERMAN BABA
29 Aralık 2024 14:33
BABAANNEMİN 'ÇİROK'LARI...
06 Aralık 2024 14:33
TEZKERE
02 Kasım 2024 14:33
100 YIL YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ?
19 Eylul 2024 14:33
KENDİ KIÇINI ISIRAN İLK İNSAN!
05 Ağustos 2024 14:33
EVİN EN ÖKSÜZÜ BABALARDIR...
19 Haziran 2024 14:33
BIR TORBA TOZ ŞEKER!
11 Haziran 2024 14:33
BU İNGİLİZ KADIN KADAR OLAMADIK!
29 Nisan 2024 14:33
RAMAZAN GÜNLERİNDE PEK MÜHİM BİLGİLER!
07 Nisan 2024 14:33
CELAL BAYAR’I BAYILTAN GAZETECİ
01 Nisan 2024 14:33
Kanal Altı Çalışması
15 Şubat 2024 14:33
EŞREF DEDE
21 Ocak 2024 14:33
ÇERÇİ
07 Ocak 2024 14:33
DERMAN BABA
23 Aralık 2023 14:33
HAYATIMIZDAKİ 'KÜÇÜK' ŞEYLER
17 Aralık 2023 14:33
GERÇEK AŞK NEDİR?
13 Aralık 2023 14:33
BABAANNEMİN 'ÇİROK'LARI'*
06 Aralık 2023 14:33
MELİK GAZİ'NİN 900 YILLIK CESEDİNİ YEDİLER!
16 Kasım 2023 14:33
BİR ZAMANLAR MAFYA BABASIYDIM!
15 Kasım 2023 14:33
KUŞ, FİFİ’YE OKKALI BİR KÜFÜR ETTİ!
03 Kasım 2023 14:33
ÖKÜZLERİN KIÇINA BAKMAK
24 Ekim 2023 14:33
ANI DEFTERİ
23 Ekim 2023 14:33
Bir çocukluk anısı... MİSAFİR
03 Ekim 2023 14:33
HİÇ BİR TRENİN GELMEDİĞİ GAR
29 Eylul 2023 14:33
Gazetecilik dönemi anılarından: KAPICI OLDUM!
21 Eylul 2023 14:33
100 YIL YAŞAMAK İSTER MİSİNİZ?
14 Eylul 2023 14:33
'DİN ADAMLARININ ALDIĞI MAAŞ CAİZ MİDİR?!'
22 Ağustos 2023 14:33
YILANIN SU İÇTİĞİ YER
03 Haziran 2023 14:33
Ömer’in Odasında Kim Yattı?
06 Kasım 2022 14:33
Evin En Öksüzü Babalardır
20 Haziran 2022 14:33
MÜBAREK RAMAZAN AYINDA PİZZA TARİFİ...
14 Nisan 2022 14:33
Bir acı haber daha
12 Nisan 2022 14:33
RAMAZAN GÜNLERİNDE PEK MÜHİM BİLGİLER!
10 Nisan 2022 14:33
KÖY GÖÇÜREN
01 Mart 2022 14:33
BU İNGİLİZ KADIN KADAR OLAMADIK!
06 Aralık 2021 14:33
GAZETECİ MAFYA BABASI OLURSA
10 Kasım 2021 14:33
Gazeteden Kovulunca Kapıcı Oldum
05 Kasım 2021 14:33
KANAL ALTI ÇALIŞMASI
19 Ekim 2021 14:33