Hak haberciliği, insan hakları ihlâllerini haberlerle görünür kılmayı, hak temelli bir bakış açısını haberciliğin merkezine yerleştirmeyi ve yapılan haberlerde hak ihlâline yol açmamayı amaçlayan bir gazetecilik anlayışıdır. Kısacası hak gazetecisi; hak ihlâllerini haberleştirir, hak temelli bir bakış açısına sahiptir ve yaptığı haberlerde hak ihlâli yapmaktan kaçınmak için çaba gösterir.
Hak haberciliği neden önemli?
Türkiye’de hak haberciliği yapmak pek çok ülkeye göre daha önemli ve gerekli. Neden? Çünkü Türkiye’de hak ihlâllerine yönelik iddialar çok fazla.
2023 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılan toplam başvuru sayısı 68 bin 450. Başvuru yapanların ülkelerine baktığımızda Türkiye 23 bin 397 başvuru ile ilk sırada yer alıyor. Bu rakamlar toplam başvuruların yüzde 34’üne karşılık geliyor. İkinci sırada 12 bin 450 başvuru ile Rusya, üçüncü sırada ise 8 bin 750 başvuru ile Ukrayna yer alıyor.
2024 yılında da durum farklı değildi. AİHM’e 47 ülkeden toplam 60 bin 350 başvuru yapılmıştı. Birinci sırada 21 bin 600 başvuru ile yine Türkiye bulunuyor. Bu rakamlar toplam başvuruların yüzde 35’ini oluşturuyor. İkinci sırada 8 bin 150 başvuru ile Rusya ve üçüncü sırada 7 bin 700 başvuru ile Ukrayna yer alıyor.
Bu oranlar bile başlı başına Türkiye’de hak haberciliğinin önemini vurgulamak için yeterli. Peki medya hak ihlallerine odaklanan haberler yapıyor mu? Açıkçası BİANET gibi, T24 gibi, Diken gibi Medyascope gibi eleştirel haber siteleri dışında hak haberlerine yer veren medya çok az. Medya kuruluşları genelde kendi ideolojik görüşlerine ya da yayın anlayışlarına uygun nitelikteki hak ihlâllerini haber yapıyor. Geri kalanları yok sayıyor, görmezden geliyor. Oysa hak ihlalleri yeterince ve hak temelli perspektiften haberleştirebilse, hak ihlalleri de azalabilir.
Akademik ilgi yok denecek kadar az
Hak haberciliğine akademik ilgi ne düzeyde diye baktığımızda, akademik ilginin de yetersiz olduğunu görüyoruz. Bugüne kadar sadece 1 yüksek lisans tezi ile 2 doktora tezi yazılmış hak haberciliği konusunda.
Yüksek lisans tezi: Şenay Bilik Yıldırım (2011). Engellilere ilişkin haberlerin hak haberciliği bağlamında değerlendirilmesi. Anadolu Üniversitesi.
Doktora tezi: Fatma Türkkol (2019). Alternatif haber dili arayışları: Barış gazeteciliği ve hak haberciliği perspektifinden Türkiye'deki Suriyeli mülteci haberleri. Maltepe Üniversitesi.
Doktora tezi: Hande Ulusoy (2021). Suriyeli sığınmacı çocuklara yönelik haberlerin hak haberciliği bağlamında değerlendirilmesi. İstanbul Üniversitesi.
Dergipark üzerinden yapılan taramada da az sayıda makale olduğu görülüyor. Meltem Özuğurlu’nun İstanbul Aydın Üniversitesi Dergisi’nde yayımlanan 2009 tarihli ve “Hak Haberciliği” başlıklı makale oldukça bilgilendirici.
Nalan Ova’nın Selçuk İletişim dergisinde yayımlanan 2014 tarihli ve “Türkiye'de Yazılı Basında ‘Çocuk Gelinler’in Temsili” başlıklı makalede şu tespitler yapılmıştır: “Çocuk ve insan hakları odaklı bir habercilik anlayışından oldukça uzak, sorunun tespitine dair herhangi bir bilgi vermeyen söz konusu haberlerde ayrıca zorla evlendirilen kız çocuklarının sahip olduğu hukuki ve yasal haklardan hiç bahsedilmemektedir. Bu aynı zamanda çocukların ‘çaresiz, zavallı kurbanlar’ olarak temsilini meşrulaştırmakta ve çocukların içinde bulundukları durumu kabullenerek, toplumsal düzlemde istismarın da olağanlaştırılmasına sebep olmaktadır.”
Nurhan Kavaklı’nın Erciyes İletişim Dergisi’nde yayımlanan 2017 tarihli ve “Hak Haberciliği Perspektifinden Çevrimiçi Haberlerde Mülteci Seslerinin Değerlendirilmesi” başlıklı makalede Hürriyet, Milliyet ve Cumhuriyet gazetelerinde yayımlanan mülteci haberlerine ilişkin araştırma bulgularına yer verilmiş ve sonuç olarak, basının mülteci seslerine yeterince yer verdiği ifade edilmiştir.
Engin Çağlak ve Gülay Elbi Pekcan’ın Ahi Evran Akademi’de yayımlanan 2022 tarihli ve “Mülteci Haberlerinin Ulusal ve Yerel Gazetelerde Temsilinin Alternatif Medya ve Hak Haberciliği Bağlamında Değerlendirilmesi” başlıklı makalede şu sonuçlar dikkat çekicidir: “Geleneksel medyanın bir ayağı olan gazetelerde hak haberciliği anlayışı haberlere yansımamıştır. Genel olarak mültecilerle ilgili durumlarda mültecilerin kurban olarak temsil edildikleri gözlemlenmiştir. Mültecilerin yaşadıkları hak ihlalleri sürekli Yunanistan gibi diğer ülkelerde gerçekleşen olaylar üzerinden basına yansımıştır. Türkiye’de mültecilerin yaşadığı sorunlar olduysa bile haberlere yansımamıştır. Bu durum tek taraflı bir perspektif sunmuştur. Mültecilerle ilgili haberler genel olarak yakın zamanda gündeme gelen Suriye’den göç eden mültecileri konu almaktadır. Türkiye’de sadece Suriyeli mültecilerin bulunmadığı düşünüldüğünde gazetelerde mültecilerin gündem olabilmesi için olağanüstü durumların gerçekleşmesi beklendiği sonucuna varılabilir. Bu bağlamda mültecilerin olağan dönemlerde yaşadıkları hak ihlallerinin basına yansımadığı düşünülebilir.”
Engin Çağlak ve Ezgi Ceren Kaya’nın AJIT-e: Academic Journal of Information Technology isimli dergide yayımlanan 2022 tarihli ve “LGBTİ+ Haberlerinin Ulusal ve Yerel Gazetelerde Temsilinin Alternatif Medya ve Hak Haberciliği Bağlamında Değerlendirilmesi” başlıklı makalede ana akım gazetelerin çoğunun LGBTİ+’larla ilgili haberleri görmezden geldikleri, Yeni Akit’in LGBTİ+’lara karşı nefret söylemi kullanarak haber yaptığı, yalnızca Birgün gazetesi ile Cumhuriyet gazetesinin hak haberciliği doğrultusunda LGBTİ+ haberlerine yer verdikleri ifade edilmektedir.
Emre Osman Olkun ve Aybüke Kaçar’ın Karadeniz Teknik Üniversitesi İletişim Araştırmaları Dergisi’nde yayımlanan 2024 tarihli ve “Alternatif Medya Haber Sitelerinin Hak Haberciliği Bağlamında Değerlendirilmesi: Bianet ve T24 Örneği” başlıklı makale, iki haber sitesinde yayımlanan 428 haberin sadece 77’sinin insan haklarına değindiğini göstermektedir.
BİA Kitaplığı da olmasa
Türkiye’de hak haberciliği denildiğinde akla BİANET geliyor. BİA Kitaplığı’nda yayımlanan kitaplar birer önemli kaynak niteliğinde. Hak haberciliği kapsamında yayımlanan kitapların PDF formatlarına bağlantılardan ulaşmak mümkün: Çocuk Odaklı Habercilik (2007, 2012), Hak Örgütleri: Medyada Görünür Olmak (2007), İnsan Hakları Haberciliği (2007), Kadın Odaklı Habercilik (2007, 2012), Toplumsal Cinsiyet Odaklı Habercilik (2018).
Bu kitapların dışında, Ülkü Doğanay’ın derlediği Ayrımcılığın Yüzleri (2018) kitabını da okunacaklar listesine dahi edeyim.
Medya neden önemli?
Medya, sadece toplumu bilgilendirme işlevine değil aynı zamanda gündemi belirleme gücüne de sahip. Herhangi bir konunun kamuoyu gündemine girebilmesi için medyaya ihtiyaç var. Kabul edelim ya da etmeyelim, medyanın ilgisini çekemeyen konularda kamuoyunu harekete geçirebilmek hiç kolay değil. Medya, sürmekte olan bir hak ihlâlini duyurarak önlem alınmasını ve sorumlulardan hesap sorulmasını sağlayabiliyor. Yaptığı haberlerle insan hakları konusunda toplumsal duyarlılığın oluşmasına ve gelişmesine katkı yapabiliyor. Hükümetlerin ve siyasal partilerin insan hakları konusunda çaba göstermelerine yol açabiliyor.
Türkiye’de hak haberciliğinin sorunları
Hak haberciliği Türkiye’de bilinen ve yaygın olarak benimsenen bir gazetecilik pratiği değil. BİANET dışında neredeyse hak haberciliğini temel yayın politikası olarak benimseyen hiçbir medya kuruluşu yok. Hak haberciliğinin gelişememesine neden olan pek çok sınırlamadan söz edebiliriz. Önemli gördüklerimi sıralamaya çalışacağım.
1. Medya özgürlüğünü sınırlayıcı yasalar hak haberciliği yapılmasını zorlaştırıyor
Hak ihlâllerini haber yapan muhabirler yoğun hukuksal baskılara, soruşturmalara maruz kalıyor ve davalarla boğuşuyor. Bu durum, hak ihlâllerinin yeterli düzeyde araştırılmasını, belgelenmesini ve kamuoyuyla paylaşılmasını zorlaştırıyor. 2022 yılında, Türk Ceza Kanunu’na eklenen ve bizlerin “sansür yasası” olarak adlandırdığımız “TCK 217/A Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma Suçu” kapsamında hak haberciliği yaparken hakkında işlem yapılan pek çok gazeteci olduğunu yazmıştım.
2. Ana akım medyada editöryal bağımsızlık olmadığı için hak ihlâlleri haber yapılamıyor
Hak haberciliği, çoğu zaman iktidarın ya da güç odaklarının hoşuna gitmeyecek gerçekleri dile getiren bir habercilik türü. Haliyle, iktidarın kontrolündeki medyadan iktidara yönelik eleştirel habercilik beklemek sanırım manasız.
3. Hız odaklı habercilik anlayışı hak ihlâllerine yol açıyor
Dijital çağın hız odaklı gazetecilik anlayışı, derinlemesine araştırmayı ikinci plana atabiliyor. Oysa hak ihlallerini doğru biçimde anlatmak, detaylı araştırma ve doğru kaynaklara erişim gerektirir. Bir görüntüyü “ilk paylaşan” olmak, bazen hak ihlallerine yol açabiliyor.
4. Haber dili sorunlu
Haber dilinin önyargılı, ayrımcı veya damgalayıcı oluşu ciddi bir problem olarak karşımızda duruyor. Haber dili, hak haberciliğinin en kritik unsuru; çünkü dil, yalnızca bilgi aktarmakla kalmıyor, toplumsal algıyı da inşa ediyor.
5. Bilgiye erişim zorluğu söz konusu
Hak temelli habercilik için güvenilir veriye ihtiyaç var. Ancak Türkiye’de kamu kurumlarının verileri sınırlı paylaşması, bilgi edinme başvurularının geciktirilmesi veya yanıtsız bırakılması, gazetecilerin hak ihlallerini görünür kılmasını zorlaştırıyor.
Hak haberciliğinin 5 temel ilkesi
1. Gazeteciler insan haklarından yana taraftır ve taraf olmak haberleri çarpıtmak anlamına gelmez.
2. Gazetecilerin ülkede yaşanan hak ihlâllerini görmezden gelmeleri kabul edilemez. Gazeteciliğin asli görevi, hakları ihlâl edilenlerin sesi olmaktır.
3. Gazetecilerin haber yaparken hak ihlâline yol açmamaları gerekir.
4. Haberlerde hak temelli bir çerçeve kurmak, olayları bireysel trajedilerin bir sonucu olarak değil, hak ihlâllerinin bir parçası olarak görmek gerekir.
5. Ötekileri haber yapmak için hak ihlâli olmasını beklememek gerekir.

Meclis Üyesi Ergül Günaydın CHP'den İstifa Etti
Şair ve Yazar Bahri Çavuşoğlu Vefat Etti
Karadoğan, Yeşilyurtlular Federasyonu Başkanlığına Aday oldu
Malatya Yeşilyurtspor:, Ağrıspor'a Takıldı: 0-0

































