Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, Malatya'da geniş bir kitleye hitap etti. Konuşmasına, yer sorunlarından dert yanarak başlayan Ünlü, "Spor salonlarında ses yankı yapıyor; birçok kişi söylediklerimi anlamıyor. Bu yüzden salonları tercih etmiyorum; medrese ve sohbet yeri arzuluyorum ancak mecburuz… İnşallah Malatya’ya da bir sohbet külliyesi inşa edeceğiz. Deprem olmasaydı bu konuda daha fazla imkanımız olabilirdi fakat deprem Malatya’yı zor duruma soktu. Bu konuda öncü olacak ve size bir sohbet yeri kazandıracağız. El Aziz'den ne eksiğiniz var? El Aziz, büyük bir sohbet yeri yaptı; Malatya da altta kalmayacak, daha güzeli yapılacak. Ancak doğru konuları konuşacak ortam bırakmadılar. Malatya’da harika bir külliye kurulacak, çünkü burada büyük bir potansiyel var. Depremden ötürü finansal kaynaklar azaldı ancak İstanbul’da birçok iş adamınız var, çoğu tekstil sektöründe. Bu iş adamlarını bulup, Malatya’ya bir külliye yapmalısınız, ben de bu projede yer alacağım. Böylece senede bir kez gelip, huzur içinde konuşabileceğiz." şeklinde konuştu.
BU ZİNA ALMIŞ BAŞINI GİTMİŞ...
Ahmet Mahmut Ünlü, haramlar arasında en başta namaz kılmamanın geldiğini ifade ederek "Öncelikle namazsızlık geliyor. Sonrasında içki ve faiz sıralanıyor. En büyük tehlike ise zina. Zina, kontrolden çıkmış durumda. Hacılar, hocalar bile bu duruma düşüyor. Suratlarına bakıyorum, Allah bana bir feraset vermiş; yüzlerinde bir karanlık var, bu karanlık başka türlü çıkmaz. Zina bu karanlığın sebebidir; başka hiçbir günah bu etkiyi yaratmıyor. İçki de işin içine girince zaten insanın halini perişan ediyor. Toplumda zina meselesi oldukça yaygın. Namazı kılanlarda dahi görüyoruz. Hacca, umreye gidip döndükten sonra bile zina yapıyorlar. Çok kötü… Sonrasında "Kayısılar yandı" diye yakınmaya başlıyorlar. Kayısılar yanmadan evvel günahlara tövbe etmeliydik. Yağmur yağmıyor, yağarsa da bereketli yağmıyor. Ardından bulaşıcı hastalıklar artıyor. Her yere hastane yaptırsan yeterli değil çünkü yeterince hasta var. Bunlar neden oluyor?” diyerek görüşlerini dile getirdi.
Ünlü sözlerine şöyle devam etti:
“Kur’an-ı Kerim'in hükümlerine uyulmuyor. Şeriat ve sünnet ehli sünnet uygulanmıyor. Toplum fakirleşmiş durumda; insanlar geçinemiyor. Emekli, işçi, asgari ücretli zor durumda. Peki, sabah namazlarında Malatya’daki Ulu Cami'yi dolduran var mı? Hayır. Merkez camilerini dolduran var mı, hayır. Beş vakit namazlarda camileri dolduran var mı, hayır. Cuma namazında doluyor. Malatya’nın İslam’a olan sevgisi ve saygısı farklı. Hafızlara ve alimlere çok büyük değer veriyorlar. Malatya, diğer şehirlerden farklı bir konumda. "Kayısılar neden yandı?" diye soruyorsunuz, ben de "Malatya’da kaç tane namaz kılmayan var?" derim.
Herkesi sohbetlere katılmaya, namaza başlamaya teşvik etmeliyiz. Bir seferberlik başlatmalıyız. Kabirde bizimle beraber gelen amelleri değerlendirelim. Varisler, mal, mülk, evlatlar geri dönüyor ve sadece ameller bizimle kalıyor; mezara giriyor. Amel nedir; namaz, zekat, medrese kurmak. Mezar açıldığında yılanlarla karşılaşanlar var. Yılanlar gitmiyor, kazılan her mezardan bir yılan daha çıkıyor. O zamanlar, alimlere bu durumu sorarlardı. Alimler de "Bunlar o kişinin kötü amelleridir" derdi. Zinadır, namazı terk etmektir, içkidir. Bu ameller şekle bürünmüş. Kabir ilk durak, sonrası daha zorlayıcı olacak. Kötüye gidiş var.”
“Müslümanlar iyiliği yaymak, nasihat etmek, Müslümanları bir araya getirmek için seferberlik başlatmalıdırlar. Aksi takdirde bu dağınıklık bizi mahveder. Hocalar toplanmazsa, mukaddes gecelerde ve günlerde bir araya gelinmezse, ilim adamlarıyla buluşulmazsa bizi mahkum ettiler. İnternetler, sinemalar gençleri ateist ve deist yaptı.”