ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Bizim eIlerde eskiden son güz gelince dışarı işleri toparlanır, zad ,zahra ,yakacak, gaz, tuz, eksik gedik ne varsa evin ezgisi düzülürdü. İhtiyacı olanlar gurbete çalışmaya giderdi. Kimileri şehirlerde çorap çamaşır kitap bıçak satar, kimileri de köy kasaba gezerek çerçicilik yapardı. Tahta çerçi sandığı günler önceden hazırlanır, atın sırtına haabe, çerçi sandığı yüklenir. Çerçi vedalaşırdı; gidip gelmemek gelip görmemek var diye. Aylar sürer bu gidişler.

Bir bilinmeze doğru yolculuk başlar...

 Dağlar tepeler aşılır, dereler çaylar geçilir, gah kar boran, gah fırtına yağmur köy köy dolaşırlardı. Bir köye yaklaşınca pınarın başında atını sular, elini yüzünü yıkar, oturur bir taşın üstüne ,onca yolun yorgunluğuyla acık soluklanır. Geride bıraktıklarını düşünür. Sonra kendine gelince atın yularını çeke çeke ''çerçi geldi çerçiiii'' der demez o köyün ahalisi başına toplanırdı. Gelinler kızlar çoluk çocuk çerçi yolu gözlerdi.

 O yıllarda alış-veriş şekli buydu, yollar yok, araba yok, alış veriş yapacak çarşı pazar yoktu. Kaneviçe, hasa, iğne iplik, makara, makas, toka, küpe, kilit, tas tabak,cıncık,boncuk, yok yok, ne ararsan çerçide bulunurdu. Satışını yapar, vakit akşamsa o köyde tanrı misafiri olurdu, yoksa başka bir köye doğru yol alır, aylarca o köy senin bu köy benim misali dolaşırdı. Yolları şehire düşünce hanlarda konaklar, sabah satış yapar, postaneden memleketine mektup, harçlık, çıkı (hediye) gönderirlerdi.

Haberleşmenin tek yolu mektuptu. Birazdan yabandan sılaya gelen mektuplardan birinin kısa hikayesini okuyacaksınız.....

Kapının ırzası 3 kere çaldı.

Şık şık şık..

Annem -kim o? dedi.

-Benin Zeynep Münüre aba.

-Yukarı odadayım gelsene Zeynep.

Zeynep yenge merdivenin altında, annem merdivenin  başında ..

-Yoh gelmeyim, gapı açıh, soba yanıyo, çağlar yalınız. Bizimki mektup salmış, Nermin ohusa bi de cüvap yazsa diyom.

Annem; -iyi sen get ben Nermin'i salarım.

Aman geç kalmasın kaynamgil tarladan gelmeden yazdırayım.

Bu arada ben bu konuşmaları odadan duyuyordum. Ne yazacağımı, ne okuyacağımı bilmediğim için şaşkındım. İlkokul ya 4 yada 5. sınıftaydım.

Annem, -Nermin hadi Zeynep yengen çaardı, git mektup yazacan. Tam evden çıkarken -bah ne okuduğunu, ne yazdığını kimseye deme emi. diye tembihleyerek beni gönderdi.

Zeynep yenge gülümseyerek karşıladı, geç otur dedi. Beşikte Erol uyuyor,küçük  Züleyha da yanıma gelip oturdu. Zeynep yenge tahta iskembeyi aldı önüme koydu ,çekmecesinden bir zarf içinde mektup, bir de kağıt kalemi önüme koydu. Ahmet abinden gelen mektubu önce ohu, sonra cüvabını yazarıh, dedi.

Eskiden evler kalabalık olurdu, kaynana, kayınbaba, kayınlar, eltiler aynı evde otururdu. Büyüklerinin yanında gençler eşlerinin ismini söylemeye, veya direk onunla konuşmaya utanır, çekinirdi. Mektubu başka biri yazıp okuyacağı için de mektuplar çocukların ağzıyla yazılırdı. Evin  kızı Züleyha da 3-4 yaşında ya var ya yoktu.

Başladım mektubu okumaya...

-SEVGİLİ  GIZIM ZÜLEYHA

 nasılsın eyimisin, eyi olmanızı cenabı Allah'dan niyaz ederim. O gara gözlerinden öperim. Anan nasıl, ona da selam söyle hatırını sual ederim. Erol büyüyomu hepiniz gözümde tütüyonuz. Gönderdiğim harçlığı, çıkıyı aldınızmı.? Gelenler bu sene gış çoh diyolar, odununuz yetermi yoğsa İspekçirden cuma günü iki yük alın. Ben gelirken Abdüselamı, Garpuz Haceliyi, Yaşar Duranı tembihledim. Eksiğiniz olunca alın ben gelince  parasını veririm. Sizlerde benden soracah olursanız eyiyim. Bu sene işler şükür eyi. Muhanetin gapısı zor, sizler için dağ bayır demiyom valla. İşallah bu sene gara tarlanın borcunu bitiririm. Gızım  göreyim seni. ananı üzme. Daha ne var ne yoh. Dedengil eyimi. Alemmingil, Mamet  emmingil, Hasan dayıngil gelip gidiyomu. Mamet -gözün arhada galmasın ben göz gulah olurum dediydi. Alide dedi amma ondan umudum yoh.Köoode ne var ne yoh, ölen galan varmı aklım oralarda.

(Bu arada Zeynep yengem mektubu iki satırda bir baştan tekrar okutuyordu)

Anana de aman deyim, anamın babamın hatirini yıhmasın, eyice yaşlandılar. Bir ayahları kuyuda artıh. Beni soranlara çoh selam ederim. Anayın bir ehtiyacı varsaa yazın. Baki selam.

(Zeynep yengem mektubu başı önünde sessizce dinledi, odadan çıktı. )

O yokken etrafımı seyrettiğimi hatırlıyorum. Hafızamda sobanın başında Erol'un beşiği, sandığın üstünde dizili temiz yataklar, sobada çıtır çıtır tezek yanıyor, sedirde kaneviçe işli örtü serili yastıklar dizili. Düzenli, temiz ama az eşyalı bir oda gözümün hala önünde...

Zeynep yenge elinde bakır sehenle içeri girdi. İçinde kavurga, kuru üzüm, cevizle yanıma koydu. Arada bunları ye dedi.  yerken bir yandan ilk  mektubumu  Ahmet abiye,dört yaşındaki Züleyha'nın ağzıyla, zeynep yenge söyledi ben yazdım.

SEVGİLİ  BABACIĞIM

Evvela selam eder, ellerinden öperim. Nasılsın eyimisin. Eyi olmanı cenabı Allahdan dilerim. Sende bizlerden soracak olursan hamdolsun eyiyiz. Anamın selamı var. Hatırını sual ediyo. Bizi merak etmesin diyo. Cadeli Ömer abiyle  gönderdiğin çıhıyı aldıh. Anam mor gaşmir fistanlığı çok beyendi. Kesesi dolu olsun diyo.

(Zeynep yengem kelimeleri tek tek seçip hiç acele etmeden düşüne düşüne, tekrar tekrar okutuyor yazmaya devam ediyorum. Bu arada mektup yazan biri olarak değiştirme yapamayacağımı ve hatta onların ağzından çıkan deyişle yazmam gerektiğini öğrendim.)

Sende buralardan soracah olursan anam bu seneki gibi bi gış daha görünmedi diyo. Gapıdan gapıya varılmıyo, pu desen yere düşmüyo dedi. Baba, dedem iyi   ebemin dizleri dutuldu. Sıhıya Hacömer inne vuruyo şimdi bir parça. Mamet emmim, Elif yengem her zaman geliyo soruyolar. Hasan dayım, gar çok yağıyor,siz derdine ben kürürüm diyo. Anam Allah onlardan razı olsun dedi. Gelirken eli boş gelmesin, "el eli yur, el de döner yüzü yur" diyo. Amma Alemmim, Hatçe yengem sen gideli daha gapının eşşiinden adımlarını atmadılar. Anam ,baban bunları unutmasın bir kenara yazsın diyo. Baba bana gelirken tellik, Erola patik getir.bebekte getir Anam ayahlarımızı gınnap ipnen ölçtü, zarfa goyacah. Erolu soruyodun aha uyandı. Beşikte gaaldayıp duruyo. Sürünmeye başladı. Anam babası gelene gadar ,ayağa gahar garşılar diyo. Dillendi, ba ba ba ba diyo valla. Bende anamı üzmüyom. Çaput bebeklerimle oynuyom. Gonu gomşu eyi. Zelo aba, Gasım ağa eyice yaşlandı. Elden ayahtan düştüler. Eşo aba,  Sıdıka nene bizden çıhmıyolar. geçeaan Nutfuya, Makbule, Münüre, Hatice Iraz, nimet,kirez abalar toplanmış geldiler. Anam sobada bi gazan hedik bişirdi . Anam bizi merak etmesin, bu yaz ayağımızı yel yedi, başımızı gün yedi çalıştıh çabaladıh, öoğ-barhk dolu çok şükür diyo. Ben burayı idare ediyom, gendide parasının gıymetini bilsin, üç beş guruş bi kenara goysun dedi.Başkada diyeceemiz yoh.

Baki selam.

Ben de o yıllarda adet olduğu üzere, Züleyha'nın elini kağıda koyup çizdim, koluna saat, parmağına yüzük, tırnaklarını da çizip boyadım. Çizdiğim elin içine de -Babacığım elini öpmeye geldim, yazdım.

Ve gel zaman git zaman mahallenin mektupçusu, sırdaşı oldum.. Bu mektuplaşmaları sağlamanın avantajlarından biri de yabandan bana getirilen küçük hediyelerdi. Küpe, toka, kitap, çorapla beni de unutmazlardı.

Kimbilir belki de yazın hayatına böyle böyle anılar, deneyimler biriktirerek girdim.

Kim bilebilir?

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.