ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Matal matal matladı

İki sıçan çatladı

Biri boz biri kara,

Bindim bozun boynuna

Gittim Halep yoluna

Halep yolu bit pazar, içinde ayı gezer

Ayı beni korkuttu, kulağımı sarkıttı ............

Bu ve buna benzer tekerlemelerle başlayan masalları ne kadar özlediğimi farkettim...

Masalları mı özledim, masal anlatan o güzel insanları mı, bilemiyorum?

Çocukluğumun güzel günlerinin geçtiği İstanbulluoğlu konağında, akşamları Şaban Dayının anlattığı bu güzel masalları dinlemek için akşamı iple çekerdik.

Kimler yoktu ki... bir kere mahallenin tüm çocukları oradaydı,

Şimdi siz tabi ki çocuklar olacak, büyüklerin masalla ne işi olur diye düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz, çocuklar kadar büyükler de Şaban Dayının masallarını ilgi ve merakla takip ederlerdi...

Takip sözcüğünü bilerek kullandım çünkü Şaban Dayı masalları bir dizi film kıvamında, arkası yarın tarzında anlatırdı.

Televizyonlarda masalcı teyzeler, masalcı amcalar vardır ya, anlatım konusunda bir eğitim almışlardır. Şaban Dayının hiç bir eğitimi olmadığı halde, o kadar sürükleyici masallar bulup onları öyle dramatize ederek anlatırdı ki masalı yaşatırdı adeta.

O anlatırken masalın durumuna göre, hüngür hüngür ağlayan mı ararsın, kahkahayla gülen mi ....

Şaban dayı sanki bu günkü dizileri izlemiş, öğrenmiş ve o günlere dönmüş gibi, diziler nasıl en heyecanlı yerinde devamı haftaya deyip keser ya, Şaban Dayı da masalın en can alıcı yerinde masalı keser devamı yarın der, bütün ısrarlarımıza rağmen geri adım atmazdı.

İşini iyi biliyordu Şaban dayı, ertesi gün merakla masalın devamını beklerken o hiç istifini bozmadan "az sonra" edasıyla çayını yudumlar bizi hiç duymazdan gelirdi .

Kuzine soba gürül gürül yanar, üstünde kestaneler içinde patatesler pişirilir, çaylar demlenirdi.

Televizyon yoktu, gazete her eve girmezdi, öylesine cahildik ama mutluyduk.

Her akşam misafirlere ceviz, kara üzüm, Besni üzümüyle karıştırılmış leblebi, "tut"pestili, köpük pestili, kesmece, "tut" kurusu, erik kurusu, elma gağhı (elma kurusu) ikram edilir, masal dinlerken misafirler de bunları kahkaha ve gülücüklerine katık ederek atıştırırlardı ...

Dışarıda kar ve soğuk içeride huzurla dolu bir ortam...

Hastalıklı beyinlerin ürettiği, uzun süre izlendiğinde insan psikolojisini bozduğu kesinleşen televizyon dizileri ve karşısında, çocuk hayal dünyasını geliştiren masallar...

Cahildik mahildik ama mutluyduk be ...

Bırakın o günleri ,o günlerin kokusunu özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi...

Şimdi tek arkadaşları bilgisayar olan, sitelerde büyüyen, paylaşmayı bölüşmeyi bilmeyen, çocuklar bu duyguları tadamayacaklar maalesef...

Hep söylediğim gibi şanssız bir nesil ...

Her şeyleri var...

Ama çok şeyleri eksik ...

Selam olsun Malatya'mın masal tadındaki insanlarına...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.