reklam
ALTIN
 
DOLAR
 
STERLİN
EURO
 
reklam

Ahmet Emin Yalman 1939 yılında ülkesine döndü. Hemen kolları sıvayıp "Vatan"ı yeniden yayımlamaya girişti.

Türkiye'de para değerleri değişmişti. Gazeteyi yeniden çıkarmanın maliyeti seksen bin liraydı şimdi. Kendi olanakları yetmiyordu buna. Tanıdığı, güvendiği çevresine başvurdu. Sonuçta seksen bin lira ana sermayeli bir şirket kuruldu. Giderek daha da büyüdü şirket; yüz elli bin lira sermayeli anonim ortaklığa dönüştü.

Böylece "Vatan", 19 Ağustos 1940 tarihinde yeniden çıkmaya başladı.

Bu arada Hitler Almanya'sı, dünyayı kana bulayacağı bir dönem başlatmıştı.

Dünya ikiye bölünmüştü: Bir yanda Hitler'i tutanlar, öte yanda Hitler faşizmine karşı olanlar...

Ankara bu gelişmeleri kaygıyla izlerken, büyük devletler Türkiye'yi kendi yanlarına çekmeye çalışıyordu.

Ankara'nın başvurduğu önlemlerden biri, basını denetim altında tutmaktı. Basın Yayın Genel Müdürlüğü'nden gelen telefon emriyle, gazetelerin yayını bir süre durdurulabiliyordu!

"Vatan" bu koşullar altında demokrasi savunuculuğu yapıyor; partisiyle ters düşen Adnan Menderes, Fuat Köprülü gibi milletvekilleri, gazetenin sayfalarında yazılar yazıyorlardı. CHP Genel Merkezi bu yazıları gerekçe göstererek, Menderes ve Köprülü ile yollarını büsbütün ayırdı. Refik Koraltan ve Celal Bayar da onlara katılarak Demokrat Parti'nin tohumlarını atmış oldular.

O zamanki Türkiye'nin ölçülerine göre yüz binlik tirajıyla ülkenin en fazla okunan gazetesi olan "Vatan", bu sözde demokrasi havarilerine olumlu gözle bakıyordu.

Buna karşılık, 1950'de iktidarı devralan DP hükümetinin olumsuz gördüğü bazı uygulamalarını da eleştirmekten geri durmuyordu.

Basın olarak iktidara karşı yansızlığını korumaya özen gösteriyordu "Vatan."

Bir yurt gezisi sırasında Malatya'ya yolu düşen Ahmet Emin Yalman, burada, eski dostu Adnan Menderes ile karşılaştı. Tarih, 22 Kasım 1952.

Geceleyin onuruna verilen yemekte Menderes bir konuşma yapmış ve partiler arasında diyalog kurulması gerektiğini vurgulamıştı. Başbakan'ın bu sözlerini önemli bulan Ahmet Emin Yalman, izin isteyerek hemen yemekten ayrılmış ve gazetesine telefon etmek üzere Malatya Postanesine koşmuştu.

Tabii kendisine burada kurulan pusudan habersizdi üstat!

Haberi gazetesine telefonla yazdırdıktan sonra Postaneden çıkmış ve çıkar çıkmaz kurşunlara hedef olmuştu.

(Suikast kurşunlarının izleri, İş Bankası'nın duvarında uzun yıllar duracaktı.)

Yalman, koma halinde hastaneye kaldırıldı.

Onu hastanede ziyaret eden Menderes üzgün görünüyordu.

Tetikçi, Hüseyin Üzmez adında bir lise öğrencisiydi.

(Konuyu ayrıntılarıyla yazmak üzere "Vatan" gazetesi adına Malatya'ya gelen muhabirse, dönemin genç şairi Hilmi Yavuz'du.)

Geçirdiği ameliyatlar ve bakım sonrasında kendine gelen Ahmet Emin Yalman, fail Hüseyin Üzmez ile bir görüşme yaptı.

Tetikçi, yaptığından pişman olduğunu belirtiyor ve "Sizi öldürmezsem, ben öldürülecektim" diyordu.

Yapılan yargılama sonunda Hüseyin Üzmez ve suç ortaklarına yirmişer yıl hapis cezası verildi. Üzmez, 27 Mayıs 1960 İhtilali sonrasında çıkarılan af yasasına kadar hapis yattı.

O yıllarda, Ahmet Emin Yalman ve Naim Tirali, yayımladıkları yazılardan dolayı Menderes iktidarının hışmına uğrayarak hapse atılmışlardı.

Böylece suikast tetikçisi Hüseyin Üzmez ile mağduru Ahmet Emin Yalman aynı dönemde içeride bulunuyordu! Her ikisi de af yasasıyla çıktılar.

Yalman'ın ortağı Naim Tirali, hapisten çıktıktan sonra CHP listesinden seçime girerek milletvekili seçilmişti.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.