ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Malatya’nın yetiştirdiği güzel insanlardan, babam yerine koyduğum yeri doldurulamayacak onur timsali Doğan Gülergün vefat etmiştir. Çok üzgünüm…

PEHLİVAN DOĞAN

Gençlere, Hayattaki en büyük pişmanlığının “Kötü arkadaşlar edinmek ve onlara uymak” olduğunu ifade eden ve son pişmanlığın fayda vermeyeceğinin altını çizen “Matematik dehası ve fakat kaybolan değerlerimizden biri” olan Erdoğan Gülergün...

1936 yılında Hükümet arkasındaki mütevazı bir evde Emin ve Medine çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Erdoğan Gülergün’ün Kardeşleri Lütfü, Nermin, Şahabettin, Fazıl ve Nerimandır. Babasının 4 yıl askerlik yapması oldukça zor bir çocukluk geçirmesine neden olmuştur. Bu yüzden kendini, Lütfü abisini ve beş yaşında kaybettiği kız kardeşini “milattan öncenin çocukları” olarak addeden Doğan Gülergün ilk okulu Fırat ilkokulunda bitirdi. Orta okulu “Meslek hayatımda bir öğrenci tanıdım. O da Erdoğan Gülergün” diyen matematik hocası Reşide Hanımın takdirini kazanmış bir öğrencisi olarak Malatya Lisesinde okudu.

Allah vergisi bir matematik zekasına sahip olan Erdoğan Gülergün bu yüzden çoğu kez hocalarıyla problem yaşadı. Matematik hocası Sabri Bey, bir koyun probleminde sonucu buçuklu çıkarınca, cevabın buçuklu olamayacağını söyleyen ve problemi çözerek ispat eden Erdoğan, Sabri Beyin tüm hışmını üzerine çekti. O kadar ileri gittilerki yumruk yumruğa kavga noktasına kadar geldiler...

Lise bitiminde 1960 yılında yedek subay öğretmen olarak İstanbul Sağmalcılar’da bir ilkokula atandı.

Askerlik hizmetinden sonra Malatya’da kısa bir süre Meteoroloji müdürlüğünde çalıştıktan sonra DSİ ne geçti.

Ara verip biraz da kahramanımızın güreş hayatından bahsedelim:

Pehlivanımızın güreşcilik yıllarında şeker ve mensucat fabrikaları ata sporumuza katkı veren kuruluşlardı. Yaşar Doğu Malatya'ya geldiği bir gün pehlivanımızı izler sonrasında kolundan tutar ve şeker fabrikası müdürüne götürerek, bu ufaklığa iyi bakın der. Yaşar Doğu'nun dikkatini çekecek kadar iyi bir güreşçidir.

Almanya'da yapılacak olan Avrupa şampiyonasına katılacak aday kadronun belirlenmesi için yapılan Türkiye şampiyonasında Malatya lobisinin zayıflığı nedeniyle kendi kilosundaki rakipleri olan Ünyeli Mehmet Alkış ve daha sonra dünya ikinciliğini kazanacak olan Tokatlı Hasan Sevinç'i ezici bir şekilde yenmesine rağmen Ordulu olan Yaşar Doğunun hemşerilerinden yana tavır alması nedeniyle Almanya'ya Hasan Sevinç ve Mehmet Alkış götürülmüştür. Hatta Hasan Sevinç,

-"Doğan, seni Almanya'ya götürmeyecekler bu maçı bana ver"

diye bir teklifte bulunmuş ve cevabını da minderde almıştır!

Bütün bu çirkinlikler bir süre sonra pehlivanımızı güreşten kopma noktasına getirir ve güreş hakemliğine başlar. Malatya'da yönettiği bir müsabakada güreşçinin kural dışı hareketine ihtar verince güreşçinin antrenörü milli güreşçi Ali Özdemir'le girdiği tartışma sonucunda hakemliğinde kendine uygun olmadığını düşünür ve hakemliği bırakır. Daha sonra Malatya bölge güreş ajanlığı görevine getirilir, ve Malatya güreşine sayısız hizmetlerde bulunur, yani güreşin her noktasında hizmet vermiş bir kişiliktir.

Pehlivan Doğan hem serbest hem Greko-Romen stilde hemde çayır güreşi Karakucak güreşinde başarılı olan ender güreşçilerdendir.

Sayısal zekası müthiş olan pehlivanımız, güreşi rakibin dengesini bozmak olarak görür ve "her büyük güreşçinin kendine has bir oyununun olması " gerektiğini ve kendine has oyununun da "yerde kafakol atmak olduğunu " söylerdi, aslında kafakol ayakta yapılan bir oyundur.

Greko-Romen stilde Türkiye ikinciliği bulunan pehlivan Doğan o yılların belkide tek eğlencesi olan çayır güreşleri Karakucak için birçok ile gitmiş Malatya adına güreşlere katılmış, birçok da ödül kazanmıştır.

Müsaade ederseniz pehlivanımıza kısaca Doğan abi demek istiyorum....

Doğan abinin gençlik yılları hareketli geçmiştir. Başka türlü bir hayat o dönemki Malatya'nın tabiatına aykırıdır. Pehlivan Doğan döneminin en önemli kabadayılarındandır. Dikkat ederseniz külhanbeyi demiyorum Kabadayı diyorum, kabadayının kelime anlamı, babayiğit, güçlü, kendine göre namus kuralları olan, namusuna düşkün, iyi döğüşen, korkusuz demektir (TDK).

Genç, atletik, yiğit ve iyi bir güreşçinin etrafını saran çıkarcı sözde arkadaşlarla fırtınasız bir hayat sürmesi o dönem için pek de mümkün değildir. Tabidir ki böyle bir hayat Pehlivan Doğan'ın Türkiye çapında bir güreşçi olmasını engelleyen faktörlerden biridir, bir diğer faktörde nev-i şahsına münhasır bir kişilik olması ve haksızlıklara tahammül edemeyişidir.

Sporcu kişiliği onun spordan kopmasına müsaade etmez, güreş dışında da faaliyetlerde bulunmak onun için bir görevdir, bu amaçla Malatyaspor'da genel kaptan göreviyle yönetim kuruluna girer. Gece gündüz futbolcularla iç içedir, tahmin edersiniz o dönem Malatya tesis yönünden çok zayıftır, sporcular Mıh Osman'ın himmetiyle, kapalı spor salonunun içindeki bir bölmede koğuş sisteminde kalmaktadır. Geceleri sık sık sporcuları kontrole gider, çok nadir evine gitmektedir. Bunun sonucunda 72-73 sezonunda Malatyaspor şampiyonluk ipini göğüslemiştir. Daha sonraki yıllarda sadece çocukları Erhan ve Cengizhan'ın oynadığı amatör maçları, maçın oynandığı stadın en ücra köşesinden izleyen Doğan abiyi çok görmüşlüğümüz vardır.

Doğan abi bahsettiğimiz hareketli yaşantıya rağmen, döneminin parmakla gösterilen lise mezunlarındandır.

Bu konuyu Doğan abinin öğretmenlik yönünü anlatmak için açtım, bugün doktor, mühendis,ekonomist olan birçok başarılı öğrenciye matematik, fizik, geometri dersleri vererek onların başarısına katkı sağlamıştır. Bu olayı bizzat yaşayan biri olarak fen lisesi sınavında ilk 500 içinde yer alan büyük oğluma üniversite sınavı için dersler vermiş, ve sınavı kazanmasına yardımcı olmuştur. Bilenler bilir Fen lisesi talabesine matematik dersi vermek her babayiğidin harcı değildir şöyle ki ben makine mühendisi olmama rağmen bu konuda yetersiz kaldığımı itiraf ediyorum. Diğer çocuklarımın da üniversiteye girişte ki katkılarını unutamam.

Bugün bile ilerlemiş yaşına rağmen birçok gençten fazla kitap okuyan, Türkiye meselelerine kafa yoran aydın bir insandır.....

Şimdi siz Doğan abinin bu ders vermeler neticesinde iyi bir ücret aldığını düşünüyorsunuz değil mi?

Ne mümkün! ...Doğan abiye paranın lafını bile edemezsiniz!.

Hediye alayım derseniz maalesef o da mümkün değil!...

Şimdi diyeceksiniz ki o zaman bu adamın ekonomik durumu çok iyi o da değil!.....

Doğan abi emekli maaşıyla geçinmeye çalışan benim tanıdığım ve tanımaktan gurur duyduğum dünyanın en onurlu ve gururlu dünyanın gönlü en zengin kişisidir.......

Değerlerimizi onları kaybettikten sonra yüceltmek, bizim çok kötü bir alışkanlığımızdır ;

Oysa onları sağlıklarında ansak ve onore etsek daha iyi olmaz mı?

Doğan abime ebedi hayatında rahmet diliyorum.

Ondan öğrenecek o kadar çok şeyimiz vardı ki...

Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.