Dr. Hüseyin Aydıncak

HELE Bİ SORUN NEDEN DÖVDÜM?

31 Ağustos 2023 12:03

BEN İNSANLARI SEVERİM AMA GEREKTİĞİNDE DE DÖVERİM...

HELE Bİ SORUN NEDEN DÖVDÜM?

Cevapları aşağıdadır,okuyun yorumlayın:

"Çocuğun annesi dışarıda çok ağlıyor, doktor beni döver diye gelmeye korkuyor" dediler..

"Gelsin, söz bu defa dövmeyeceğim" dedim de anne geldi yavrusuna sarıldı.

-Küçük yerlerde doktorun istirahat saatı olmaz.Gece 3-5 defa hasta var diye uykudan uyandırılır.

Hani ciddi bir hastalık olsa eyvallah. Bir insana yardımcı olmanın mutluluğu uykusuzluğu da yorgunluğu da unutturur.

Haydi kaynana baskısından, koca zulmünden aciz kalıp gece yarısı hastalığa sığınıp ayılan bayılanlara da eyvallah.

O da bir nevi hastalıktır. Ben onları da ciddi şekilde muayene eder Plasebo (ilaç yerine serum fizyolojik, vitamin) bir sıvı enjekte eder, vitamin falan reçete eder yanında gelenlere uygun şekilde gerekli telkin ve uyarılarda bulunur" gönderirdim…

Yıl 1978 Ayancık Hava.Radar Komutanlığın da görevliyken askerlerin de hastalık taklidi yaparak revire veya gece evime geldikleri olmuştur. Aslında havacı sınıfında komutanlar karacılara göre daha anlayışlı davranırlardı. Ben de Emir altında, gurbette bir derdi vardır diye anlayışlı davranır gene plasebo ilaçlar ile durumu idare eder, arkadaşlarına, komutanlarına karşı mahcup etmezdim.

-Mustafa adlı bir er sık sık gece kendini yere atıp kendinden geçtiği için arkadaşları tarafından, baygın şekilde getiriliyordu. Bir çok gece uykumu böldü. Muayenehaneme gidip, muayene ettiğimde herhangi bir rahatsızlık bulamıyordum. 2-3 ml Serum fizyolojik kolundan cilt içine zerkettiğimde kendine geliyor ve birliğine gönderiyordum. Bu gidip gelmeler esnasında arkadaşlarının ifadesinden anladım ki Mustafa genelde 01-03 ve 03-05 nöbetleri olduğu zamanlar bayılıyormuş. Mecbur onun yerine başkası aynı nöbeti tutmak zorunda kalıyormuş. Bu uyanığa arkadaşlarına yaptığı haksızlık nedeniyle bozuldum. Gene bir gece saat 01:30 sıralarında kapı zili çaldı, askerler çalmıştı. Mustafa gene bayılmışmış, sara nöbeti geçiriyormuş.

"Gidin ona söyleyin, gerçek hasta değilse geldiğimde onu döverim, kalksın birliğine gitsin, hastaysa muayenehanenin önüne gidin geliyorum." dedim.

Giyindim gittim muayenehanenin önünde bekliyorlardı. Kapıyı açtım, sedye falan yok arkadaşları hep birden elbirliği ile muayene masasına taşıdılar. Onlar taşırken Mustafanın mimiklerini, kapalı göz kapakaları altında fıldır fıldır dönen göz hareketlerini, kasılmaları olup olmadığını izledim.Bir avcu sıkı sıkı yumruk halinde titrerken, diğeri açık sallanıyordu. Mustafa sara numarası yapıyordu kanaatına vardım. Gene de her ihtimale karşı tansiyonuna falan bakıp, sistemik muayenesini yaptım. Mustafa sağlamdı.

"Mustafa, aslan Mustafa kalk, senin bir hastalığın yok, arkadaşlarının da, benim de iyi niyetimizi suistimal ediyorsun" derken de yanaklarına hafif fafif el ayası ile dokundum. Mustafa'nın kulakları dikildi, benim ciddiyetimi ölçüyordu. Eee yetti gayri…Esaslısından sağlı sollu 2 tokat geçirdim, Mustafanın gözleri fal taşı gibi açıldı. Tuttum kolundan kapıya doğru savururken kıçına da bir, iki tekme salladım.

"Diktir ulan eşşek oğlu eşşek, senin yüzünden muayeneye gelen her arkadaşına numara yapıyor diye kuşku ile bakıyorum" dedim. Arkadaşları gülerek aldı götürdüler.

Ertesi gün komutanlık beni savunmaya çağırdı. Mustafa "Ben hastaydım doktora gittim doktor beni dövdü" diye dilekçe verip şikayet etmiş.

"Dövmedim, baygındı kendine gelsin diye tokatladım, yani tedavi için tokat attım" dedim. Konu kapandı. Mustafa sağlığına kavuştu, askerliği bitene kadar da hastalanmadı, rastladıkça, beş kardeşi göstererek "Mustafa nasılsın" diye sorardım.

"Sağol komutanım,iyiyim Allaha şükür" derdi.

-Böyle gecesi uykusuz geçen bir Cumartesi günü öğlenden sonrası hasta gelirse evden çağırırlar diye evde dinlenmeye geçmiştim ki kapı zili çalındı. Eşim Özcan Aydıncak gürültü olmasın da dinleneyim diye çocukları alıp evden çıkarak beni yalnız bırakmıştı. Kapıyı ben açtım gelen Bir yüzbaşı arkadaştı.

"Doktor bizim hanımın biraz sinirleri bozuk, ona bir yatıştırıcı ilaç yazarmısın" dedi. Evde aliminyum kutulu öyle bir ilaç vardı, verip uykuya devam edeyim diye düşündüm. İlacı verirken de Yüzbaşının 5 yaşlarında bir kızı bir de 1 yaş cıvarında oğlu olduğunu bildiğimden;

"Bak Yüzbaşım bu ilacı çocuklardan uzak tutun, ellerinin yetişemeyeceği yerlere koyun" diye de sıkı sıkı tembihledim.

"Tamam doktor, tamam" dedi aldı ilacı gitti. Ben tekrar dinlenme moduna geçtim…

Bir iki saat sonra bir taraftan zil çalarken, bir taraftan kapı telaşla vurulmaya başladı. Uyku sersemliği ile kapıyı gene ben açtım. Gelen benden bir süre önce eşi için ilaç alan yüzbaşıydı;

"Doktor eve gittim bizim hanım lojmandaki 'Yuva' denilen yerde arkadaşları ile konken oynamaya gitti, ben de Emre'yi uyutmak için ayağımdan sallarken, şıkır şıkır eden ilaç kutusunu da oyalansın diye eline verdim. Ben nöbetten indiğim için sızıp uyumuşum. Uyandım Emre dişlemiş, kutunun kapağını açmış,ilacı yemiş..."

Yav ben ne yapayım…Herkes beni şiddet yanlısı sanacak ama bazan insan çaresiz kalıyor. Bu da öyle anlardan biriydi, rütbeli falan demedim bastım tokatları. Tokatlarken de "Yav ben sana çocuklardan uzak tut diye söylemedim mi" diye de bağırıp çağırdım.

"Ben hazırlık yapmak için Radar revirine çıkıyorum, sen çocuğu al da getir" dedim.

Kendi aracımla Radara çıktım. Biraz sonra çocuk da getirildi, müdahale ettim, kusturucu ilaçlar yaptım, serum verdim. Aliminyum kutuda üzeri şekerle kaplı olan ilaçtan Emre 4-5 adet yalamış,çiğnemiş,acısı çıkınca tükürmüştü. Sonunda Emre tehlikeyi atlattı, serum devam ederken aşağıda, 'yuva' daki konken partisinde haberi alan anne ve arkadaşları da radara çıkmışlar. Kritik dönem geçtikten sonra öğretmen annenin öğretmen arkadaşları ürkek, ürkek yanıma gelip "Çocuğun annesi dışarıda çok ağlıyor, doktor beni döver diye gelmeye korkuyor" dediler.

Ana yüreği bu diye duygulandım, gözlerim yaşardı, ağlamamaya çalışarak buğulu bir sesle "Gelsin,söz bu defa dövmeyeceğim" dedim de anne geldi yavrusuna sarıldı

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

MALATYA'nın EŞGİLİ EKMEĞİ
20 Nisan 2025 12:03

ODTÜ'DEKİ KASİYERLİK İŞİMİ DE ANLATAYIM
16 Nisan 2025 12:03

Hani derler ya 'Bir dokun bin ah işit'
10 Nisan 2025 12:03

SİZ HİÇ ARKLARDAN, DERELERDEN, GÖLETLERDEN SU İÇTİNİZ Mİ?
16 Mart 2025 12:03

KUĞULU PARKI GEZDİM
10 Mart 2025 12:03

BUGÜNKÜ KONUM İŞ YERİ HEKİMLİĞİ
03 Mart 2025 12:03

BUGÜN BİRAZ ADIYAMAN KONUŞALIM
27 Şubat 2025 12:03

HADİ BUGÜN DEVELEME OYNAYALIM
18 Şubat 2025 12:03

ŞEKER DÜŞÜKLÜĞÜ KOMASINDAN ÇIKTI
13 Şubat 2025 12:03

SOSYAL HİZMETLERDEKİ ÇOCUKLAR
04 Şubat 2025 12:03

ŞİMDİ HERŞEY LAYLON OLDU
27 Ocak 2025 12:03

DELİLİKLERİM HASTALARIMIN ÇOOOK İŞİNE YARADI ÇOOOK
20 Ocak 2025 12:03

ESKİDEN YENİ YILI NASIL KUTLARDIK
01 Ocak 2025 12:03

ET FİYATLARI UÇTU BARİ ANISIYLA OYALANALIM
29 Aralık 2024 12:03

DOKTORLUK YAŞAMIMA DOĞAL YAŞAMI, HAYVAN SEVGİSİNİ DE KATTIM...
18 Aralık 2024 12:03

EV YOĞURDU
06 Aralık 2024 12:03

BUGÜN BİR GENÇLİK ANIMI PAYLAŞACAĞIM, SEVERSİNİZ SANIYORUM
19 Kasım 2024 12:03

DOKTORUN, PROĞRAMINI BİR HASTA ALT ÜST EDER
13 Kasım 2024 12:03

YAZIM BİRAZ UZUN AMA SIKILMAZSINIZ
11 Kasım 2024 12:03

Size LOŞO'NUN ÜZÜCÜ HİKAYESİNİ ANLATAYIM
02 Kasım 2024 12:03

BUGÜN GENE BÖYGANAMI (BABAANNEMİ) ANACAĞIM.
05 Ağustos 2024 12:03

İTİRAF EDİYORUM
27 Haziran 2024 12:03

İLK DEFA LOKANTADA YEMEK YEDİM!
21 Haziran 2024 12:03

ŞİMDİ KAMU KURUMLARINDA İTİBARDAN TASARRUF EDİLMİYOR
29 Nisan 2024 12:03

YAV BİZLER TESADÜFEN YAŞAMIŞIZ... İBO HAŞHAŞTAN AĞULANDI
13 Nisan 2024 12:03

BİR ÇIRAKLIK ANISI KÖMÜRLÜ ÜTÜ
23 Mart 2024 12:03

Ne Yediğimizi Bilmiyoruz
30 Ocak 2024 12:03

KESTANE KEBAP YEMESİ SEVAP
28 Ocak 2024 12:03

Malatya Usulü Kaburga Dolması
23 Ocak 2024 12:03

KURO (KIRO) OLSAK DA KÜLTÜR BİZDEN SORULUR
21 Ocak 2024 12:03

ESKİDEN YENİ YILI BİZLER NASIL KUTLARDIK
30 Aralık 2023 12:03

BİZ ÖMÜR BOYU UZAK DURDUK
14 Aralık 2023 12:03

DİPDEN DORUĞA DOKTOR KIYMETİ BİLİNMİYOR
28 Kasım 2023 12:03

AKIL VEREN ÇOOOKKK, FİKRİ OLAN YOOOKKK…
17 Kasım 2023 12:03

BİR 'SENS CLİNİQUE' VAKASI
15 Kasım 2023 12:03

BU DOKTORLAR NASIL OLUYOR DA DELİRİYOR?
09 Kasım 2023 12:03

2 Adet Hastalık Kestirme, Jiletlleme Vakası
05 Kasım 2023 12:03

İNSAN SEVDİĞİ MESLEĞİ YAPMALI
03 Kasım 2023 12:03

HASTAM İÇİN SUÇ İŞLEDİM, PİŞMAN OLMADIM...
11 Ekim 2023 12:03

SERUM SETİNDEN İDRAR YOLU SONDASI YAPTIM
05 Ekim 2023 12:03

MUAYENE ÜCRETİM
26 Eylul 2023 12:03

DOKTORCUĞUM SENİN JARGONUNU SEVSİNLER
21 Eylul 2023 12:03

AYAKLARINIZI SEVİN ONLARI KORUYUN
04 Ağustos 2023 12:03

BİR KARA TREN ANISI
11 Temmuz 2023 12:03

Olmaz Olmaz Demeyin
02 Temmuz 2023 12:03

3 Milletvekilini Rahmetle Anıyorum
21 Haziran 2023 12:03

BU RUHSATLARI HATIRLADINIZ MI?
16 Haziran 2023 12:03

AVRAT KÜFDESİ
02 Haziran 2023 12:03

BUGÜN GÖR KİMLER KOMALIK OLACAK
16 Mayıs 2023 12:03

PENDİR GELDİ PENDİR
13 Mayıs 2023 12:03

ODTÜ'LÜ HÜSEYİN...
13 Nisan 2023 12:03

ANNEMİN KARA ÇARŞAF VE MAHALLE BASKISINA KARŞI VERDİĞİ MÜCADELE
03 Nisan 2023 12:03

YURDUM ÖĞRETMENLERİ NELER YAŞIYOR...
02 Nisan 2023 12:03

BİRÇOK İNSAN KIRSAL YAŞAMDAN HABERSİZDİR
19 Mart 2023 12:03

BİR 14 MART TIP BAYRAMI ANISI
16 Mart 2023 12:03

PSİKİYATRİSTE GİTMEK, PSİKOLOĞ DESTEĞİ ALMAK DELİLİK DEĞİLDİR!
27 Şubat 2023 12:03

OLMAZ OLSUN BÖYLE ÖRF, OLMAZ OLSUN BÖYLE TAZİYE
25 Şubat 2023 12:03

Güvenlik Meseleleri
10 Aralık 2022 12:03

İster İnanın İster İnanmayın
22 Kasım 2022 12:03

Pöt Pöt Pötürcek
11 Kasım 2022 12:03

TERZİ ÇIRAKLIĞINDAN-DOKTOR OLMAK KOLAY OLMADI BE...
08 Kasım 2022 12:03

HOBİ ÇİFTLİĞİMİN HALLERİ
05 Kasım 2022 12:03

MEZARLIKTAN GEÇERKEN KORKTU, SONRA ORMANDA KENDİNİ ASTI
05 Kasım 2022 12:03

Tüm Yazılar