ALTIN
 2.104,05
DOLAR
 31,3822
STERLİN
39,7428
EURO
 34,0576

Babam; Bekir Çavuş’un kısa hayat hikâyesini “Dedem Bekir Çavuş’un hal tercümesi “ diye şöyle kaleme almış: “Dedem Bekir Çavuş’un kısaca hal tercümesi

Malatya’lıKazazoğullarından1255 doğumlu Ahmet oğlu Bekir olarak tanınan dedem; orta halli bir aileye mensupmuş. Sultan Aziz zamanında gönüllü olarak jandarmaya yazılmış ve sonra jandarma çavuşu olmuştur. İngiliz Ömer Paşa ve Kaptan Paşa maiyetinde bulunmuş ve iştirak ettiği mücadelelerde gösterdiği başarı dolayısı ile gümüş madalya ve ferman ile taltif edilmiştir. Beş sene Girit’te iki sene Aydın ve havalisinde Çavuşlukta bulunmuş, terhisinden sonra memleketine dönmeyerek İzmir, İstanbul ve Bursa’da serbest ticaretle beş sene iştigal ettikten sonra Malatya’ya gelmiş ve Hicri 1295(1874) de Arga’nın(Akçadağ) ilçe olması üzerine mahkeme mübaşiri olarak Arga’ya gelmiştir. Otuz yıl bila fasıla mübaşirlik yaptıktan sonra oğlu Ahmed’i yerine mübaşir tayin ettirmiş ve mübaşirlik hayatı sona ermiştir.1336(1915) da Malatya’da benim anneannemin evinde misafir olarak bulunmakta iken ani olarak hastalanmış ve vefat etmiştir. Bekir Çavuş olarak dedemin hazır cevaplılığı ve nükteli sözlere sahip ve ahbap canlı olduğu her zaman Arga’dasöylenir.

Vazifesi icabı bütün köy halkını tanımakta ve herkesle ahbaplık etmekte ve samimiyet içinde geçinmekte imiş. Atı bile yolda giderken kime rast gelirse gelsin kendiliğinden durur Bekir Çavuş karşılaştığı adamla hiç olmazsa birkaç cümle konuşurmuş.

81 yaşında vefat etmesine rağmen dinç ve sağlıklı bir vücuda sahip bulunmakta imiş. Hatta Malatya’da evlenme teşebbüsünde bulunmuş evlenme hazırlığında iken orada vefat etmiştir.

Dört erkek ve bir kız çocuğu olmuş, kız evladı,bilahare erkek evlatları evlenmişler ve çağa çoluk sahibi olmuşlardır. Hali hazırda Bekir Çavuş’un 17 torunu ve 15 adet de torununun çocuğu bulunmaktadır. 11.3.1947”

Bekir Çavuş’un torunu M. Cemal Yücel

 

BEKİR ÇAVUŞUN DOĞUM VE ÖLÜM TARİHLERİ İLE AİLE

NÜFUS TABLOSUNUN

DEĞERLENDİRİLMESİ

 

Geçen sene hem Akçadağ hem de Malatya Nüfusuna giderek Bekir Çavuş’un izini sürdüm. Bekir Çavuş’un Zeytun’dan olan dört oğlundan ikisi Mehmet Nureddin ve Mahmut, Akçadağ Doğu Mahallesi Cilt: 2 Hane 19 a; diğer iki oğlu Ahmet ve dedem Halil ise 12 Haneye yazılmışlar. Yani nüfus idaresi kardeşler arasında bağ kuramamış ki kardeşleri ayırmış. 19 hanede isim Bekir diye geçmekte, 12 hanede ise Bekir ağadan bahsedilmektedir. Durum bu tabirden kaynaklanmış olabilir. Babamın yazdığı hal tercümesinde yazdığı doğum ve ölüm tarihleri ile nüfustaki doğum ve ölüm tarihleri çelişmektedir. Babamın anlatımına göre Bekir Çavuş hicri veya rumi 1255 yılında doğmuş, 1336 yılında vefat etmiş; yani 81 yaşında. Aldığımız nüfus kayıtlarına göre de büyük dedemiz 1 Temmuz 1832 yılında doğmuş, 1922 yılında vefat etmiş. Yani tam 90 sene yaşamış. Arada dokuz yıllık bir fark var. Babam Akçadağ ve Malatya’da memurluk yaptığına göre ailenin nüfus kaydına bu arada Bekir Çavuş’un nüfus kaydına rahatlıkla ulaşmış olmalı. Mutlaka Bekir Çavuş’un doğum ve ölüm tarihleri kayıtları Osmanlıcadır. Bu açıdan kayıtlar alınırken yanlış aktarılmış veyahut ta Nüfus İdaresi kayıtları yeni Türkçeye yanlış çevirmiştir.

Akçadağ nüfus idaresi kayıtlarına göre Bekir Çavuş Malatya’nın Ferhadiye Mahallesinin 41 hanesinden Akçadağ’ın Doğu Mahallesine gelmiş. Malatya Nüfusunun 41 hanesindeki yaprağın eksik olduğunu gördük. 42 hanedeki isimler de bana yabancı gelmedi. Babaannem Bekir Çavuş’un evlerinin Çocuk Sokakta olduğunu söylüyordu. Ancak Bekir Ağanın tüm çocukları Akçadağ’da doğmuşlardır.

Bir de bizim haneye yazılmış iki kayıttan bahsedeyim. Bu iki kayıt Fatma Yücel ve de Hatice Yücel. Fatma Yücel ve Hatice Yücel’in baba adı Abdullah, ana adı da Meryem’dir.İki kardeş oldukları anlaşılıyor. Fatma Yücel Sivas doğumlu olarak gözükmekte; Hatice Yücel’in doğum yeri Akçadağ olarak geçmektedir. Fatma Yücel 1890 yılında doğmuş, genç yaşta 1919 yılında daha 29 yaşında iken vefat etmiştir. Kardeşi Hatice ise 1905 yılında doğmuş ölüm tarihi düşülmemiştir. Bu iki ismi tam olarak çıkaramadık.

Babaannem ile arkadaş gibiydik saatlerce sohbet ederdik. Bir gün bana” Selami, Kayınbabamın en büyük oğlunun adı Ahmet’di. Biz ona sofu derdik. Sofu üç defa evlendi. Birinci hanımının adı Emine idi, ikinci evliliğini bir Ermeni kızı ile yaptı. Üçüncü hanımını da Polat’tan getirdik. Adı Zeynep’di. Ahmed’in bir Ermeni kızı ile evlenmesine çok içerlenen Emine, Akçadağ’ı terk ederek baba evine, Madene gitti.

Bir ana ile iki Ermeni kızı bir müddet bizde kaldı. Ancak bir müddet sonra akrabaları onları Fransa’ya çağırdılar. Onlar da gittiler, hatta giderken Ahmedin eşi hamile idi. Gidiş o gidiş.

Çok maharetli idiler. Hele de hamur işlerini mükemmel yaparlar, çok güzel baklava açarlardı. Onlarla çok güzel geçinirdik” Diye anlatmıştı.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner43