ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

KARACA AHMET SULTAN DERGÂHI

 

  " Karacaahmet ulu veli, Akıllanır gelen deli." 

 

Karacaahmet Sultan Dergahı ve türbesi  İstanbul / Üsküdar'da  Gündoğumu Caddesi ile Nuhkuyusu  Caddesi'nin kesiştiği köşededir.

 

Karaca Ahmet Türbesi dışarıdan Görünüşü

Fotoğraf: Fikri Demirtaş

 

Anadolu da ;  sağlığında sevilen, sayılan, buyruğunda gidilen, ulu kişiler; vefat ettiklerinde bunlara saygının, sevginin bir ifade biçimi olarak mezarlarının bulunduğu mekanlar halkın kutsadığı yerlere dönüşür. O'nun inananları sağlığında olduğu gibi Hakk'a yürüdükten sonra da acılarını ve sevinçlerini Onların yattıkları mekânı ziyaret ederek paylaşırlar. 

 

Bu karşılıklı sevgi, saygı ve inanç ilişkisi süreç içinde kurumlaşarak inanç merkezi haline gelebilir. İşte "Karacaahmet Sultan Dergahı da benzer biçimde oluşmuştur. Karaca Ahmet Sultan adı Anadolu'da yaygın olarak bilinen bir kişiliktir. Bugün kendi ismi ile anılan İstanbul-Üsküdar’daki Karacaahmet Sultan Dergâh! O'nun Hakk'a yürümesinden sonra; O'nun sevenleri, sayanları, O'nun bu dünya ve öte dünyaya ilişkin buyruklarına inananlarının ziyaretleri sonucu oluşmuş bir inanç merkezidir.

 

Karaca Ahmet Türbesi Giriş kapısı

Fotoğraf: Fikri Demirtaş

 

KARACA AHMET SULTAN

 

Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya gelen bu dervişin adı, 1371 yılından kalma bir belgede “Süleyman Horosani oğlu Karacaahmet ” olarak geçiyor. 

Karacaahmet Sultan , 14’üncü yüzyılda  ( Anadolu’da kolonizatör dervişler ) "Alp Erenler" de denen  Abdal Musa Sultan, Geyikli Baba, Barak Baba, Karadonlu Can Baba, Kızıl Deli Sultan, Sarı Saltuk Sultan, Kolu Açık Hacim Sultan, Taptuk Emre ve benzeri gibi  Hacı Bektaş, Ahmet Yasevi gibi Rum Abdallar’ın iz sürücülerinden Hacı Bektaş Veli’nin dergahında yetişip, hizmet için Batı’ya yollanmış, döneminde çok sevilip sayılan tasavvuf önderlerinden biri. 

Tarihçilere göre doğum ve ölüm yılı kesin olarak bilinmiyor. 

(ancak , dergahındaki tanıtım plakasında Ölümü 1397 olarak belirtiliyor )

 

Üsküdar'da bulunan ve Türkiye'nin en büyük mezarlığı olan Karacaahmet Sultan mezarlığı çok eski bir Yeniçeri ve Bektaşi mezarlığıdır. Karacaahmet Sultan Türbesi 'de bu mezarlık alanı içerisindedir.

Dergahın bulunduğu bölge ( Çiçekci, Bağlarbaşı, İbrahimağa ) 1481 yılında Padişah II. Beyazıd tarafından Karaca Ahmet Sultan Bektaşi Vakfına bağışlanmıştır.

 

Karacaahmet Sultan 'ın İstanbul’da kendi ismiyle anılan türbe ve dergahı  dışında altı türbesi daha vardır ; Afyon Karaca Ahmet köyü, Manisa, Sivrihisar, Aydın Tekke köyü, Göynük ve Makedonya.

 

Akhisar Karaköy, Eşme Karacaahmet köyü , Manisa Horoz köyü olmak üzere üç yerde de makamı bulunmaktadır.

                      

Karacaahmet Sultan ve Yunus Emre gibi isimlerin birden fazla türbesinin olmasını  şöyle açıklanıyor;

“Sağlığında, düşünceleri doğrultusunda sevilen sayılan insanlar vefat ettikten sonra da onlara olan saygı sevgi devam ediyor. Türk kültüründe reenkarnasyona benzeyen, onu yaşatma anlayışı var. Toplumda isimleri ile yaşayan pek çok insan geçmişin dinsel, siyasal, felsefi önderi. Anadolu’da bu tür kişilerin birden fazla mezar yerinin olması, o kişinin değişik toplumlarda sevilmesinin bir sonucu.”

 

  Ayrıca,  Türk coğrafyasının çok büyük oluşu nedeniyle  aynı insanın birden fazla yerde türbesinin bulunmasını açıklayan bir başka nedeni. Türkler Altaylar’dan Akdeniz’e kadar olan bölgede yaşıyor. Anadolu’da yaşayan insanların, Altaylar’da yaşamış ve vefat etmiş birinin türbesini ziyaret etmesi çok zor olduğu için, bulundukları yere, ona atfen türbe veya bazı yerlerde de makam yapılıyor. Bu, Türk geleneğinde çok yaygın. Zaman içinde kutsallık kazandıkça gerçek mezarın hangisi olduğunun unutulduğu " nu vurgulanıyor.

 

Alevi-Bektaşi inancına göre kutsal olan Karadut ağacının, Hoca Ahmet Yesevi tarafından ucu kor halinde Orta Asya'dan fırlatıldığına inanıyor. 

İnanışa göre, Hacıbektaş Veli bu ağacı izleyerek Hacıbektaş İlçesi'ne gelmiş ve tüm dünyaya dostluk, barış, hoşgörü mesajları vererek, Anadolu'nun Türkleşmesi, Türk dilinin yerleşmesi ve İslamlaşmasında önemli katkılar sağlamış.

***

 

KARACA AHMET SULTAN'IN MEZARI

 

Karaca Ahmet Sultan'ın Mezarı Karaca Ahmet Sultan'ın Mezarı İstanbul / Üsküdar'da kendi adını verdiği dünyanın en büyük mezarlığı kabul edilen mezarlıktadır. 

 

 

            Karacaahmet Türbesi

 

 Mezarını rüyasında gördükten sonra anıt mezar haline Kanuni Sultan Süleyman'ın kadın efendilerinden Gülfem Hatun yaptırmıştır. Yatıra, sade bir kapıdan giriliyor. Dar bir koridorun karşısındaki kapı girenleri Karaca Ahmet Sultan'a ulaştırıyor. Yatırın olduğu yer geniş bir salon olup, bol ışıklı sade bir kubbe ile örtülüdür. Tam orta yerde nadide yeşil puşilerle örtülü görkemli bir sanduka bulunmaktadır. Yanında büyük bir zikir tesbihi asılı bulunuyor. Yerler halılarla kaplı olup, camlı vitrinde Karaca Ahmet Sultan'ın deve tüyünden örülmüş örijinal hırkası, tesbihi, sancağı ve diğer eşyaları bulunmaktadır. Bu mütevazı türbe yaklaşık 700 yıldır O'nun sevenlerinin O'ndan şifa bekleyenlerin, yardım dileyenlerin ardına dek açık kapısı olarak hizmete devam ediyor. 

Türbede, giriş kapısının solundaki kapıdan içeri girilince üç mezar ziyaretçileri karşılar. Bunlar Karaca Ahmet Sultan'a hizmet eden gönül dostlarının mezarlarıdır. Mezar taşlarında; Selim Dede (1156- 1732), Tekkenişin Şeyh Halil (1079- 1688), üçüncü mezardaki tarihte ise; 1050- 1640 yazılıdır.

 

Kitabeden de anlaşılacağı üzere türbe, Saray matbahı memuru Ziya Bey tarafından karısının ruhu için yaptırılmıştır.

 

 Kapının sol tarafında Ziya Bey’in aynı tarihte inşa ettirmiş olduğu sebil vardır. Kapıdan uzunca bir avluya girilir. Sağ tarafta, mezarlığa açılan bir kapı ve pencereler bulunmaktadır. Sol tarafta ise, sebil odası ve onun arkasında üç kabir mevcuttur. Çimentodan yapılmış bir sandukanın ayak uçuna üç kabir taşı yerleştirilmiştir ki, en eski tarihli olanın kitabesi şudur:

 

Karacaahmed Sultan ki, kutbü’l-arifin idi

Niyaz ile gelub her subh u şam eşiğine yüz sür

Keramet ehlidir evladı hem sahib-i nazardır

Ziyaret ile tazim et huzurunda ayağın dur

Berat gicesi öldü Şeyh Mehemmed didiler tarih

Bu köhne tekkeden el çekdi hem göçdü Mehemmed

Dede

…………….

…………….

Sene 1050 (1640-41)

 

Etrafı demir parmaklıkla çevrili olan bu yerdeki ikinci kabir taşı üzerinde şunlar yazılıdır:

 

Derviş Halil’in ciğerkuşesi

Merhum ve mağfur Selim Dede

Ruhi-çün el-Fatiha

1156 (1743)

 

Üçüncü kabrin kitabesi de şudur:

 

Merhum ve mağfur

Tekye-nişin Şeyh Halil

Ruhi-çün Fatiha

1173 (1759)

 

Son iki taş baba oğula ait olup baba, oğlu Selim Dede’den 16-17 sene sonra olmuştur. Her ikisinin üzerinde tarikat sikkeleri vardır.

*****

 Karaca Ahmet Sultan'ın annesi "Sultan Ana"nın mezarı Eşme'de Karacaahmet Köyü'nde bulunuyor. Kız kardeşinin adı ise "Kadıncık Ana"dır. Oğullarından, Kan Abdal ve Kanber Abdal hakkında fazla bilgi bulunmamakta beraber diğer oğlu Hıdır Abdal'ın mezarı Erzincan/ Kemaliye ilçesi Ocak köyündedir. Hıdır Abdal Sultan Dergah. da İstanbul /Üsküdar- Karacaahmet Sultan Dergah. gibi misyonunu günümüzde de sürdürüyor. Alevi inancında "Düşkünler Ocağı" olarak özel ve önemli bir yeri vardır.

 

Ocak Köyü / Kemaliye - Erzincan

 

Anadolu Kızılbaşlarının tek Düşkün Ocağına adını veren Hıdır Abdal Sultan, Anadolumuzun büyük erenlerinden Karaca Ahmed Sultan’ın oğludur.

 

 

KARACAHMET SULTAN'NIN ATININ MEZARI

 

Atın mezarı Karaca Ahmet Sultan'ın yatırının tahminen 100 metre kadar yakınında ayrı bir mekanda mezarlar içinde bulunuyor. Altı sütunlu bir kubbenin altında bulunan bu at mezarı da  Karaca Ahmet Sultan'ın  sevenlerin ziyaret seline sahne olmaktadır. 

Karaca Ahmet'in atının mezarı

Fotoğraf: Fikri Demirtaş

 

 Atını daha çok ziyaret edenler ise  daha çok; Yürümeyen ve  geç yürüyen  çocuklar atının mezarının bulunduğu kubbe altına getirilir. Onları orada yürütürken ayakları arasına arpa serperler. Buraya ziyaretle çocuklarının yürüyeceklerine inanırlar. Bu ziyeret üç cuma günü tekrarlanırsa iyi geleceği şeklinde inanılır. 

 

Karaca Ahmet'in atının mezarı 

Fotoğraf: Fikri Demirtaş

 

GÜNÜMÜZDE KARACAAHMET DERGÂHI

Karacaahmet Sultan Dergahında Osmanlı döneminde İstanbul'da bulunan yaklaşık 20 civarında Alevi- Bektaşi dergâhın 2. Mahmut döneminde "Vaka-i Hayriye" nedeni ile uğradığı akıbete uğrar.

 Sadece dedeleri ve yöneticileri değil bina ve içindeki tarihi değeri olan tüm eşyalar,kitaplar yakılır, yıkılır. Dedeler sürgün edilir. Direnenler ise anında yok edildi. Bu sonucu kabul etmeyenler, Üsküdar meydanında kurulan dar ağacını boyladılar.

 

1826’da Osmanlı Padişahı ikinci Mahmut hem Aleviliği hem Bektaşiliği yasaklayıp, Hacı Bektaş Dergâhları ile bütün Tekkeleri Nakşibendi tarikatına veriyor. 1834 de, işgalci olan Nakşibendi tarikatı, Alevilerin Serçeşmesi olan Hacıbektaş Dergâhının içine Cami minaresi yapılıyor.

 

Dergahın tekrar  açılması, II. Meşrutiyet dönemine denk düşer. Dergâh, Osmanlı'nın İstanbul'a gelişini olduğu gibi Osmanlı'nın yıkılışını da gördü.

 

Bu yıllarda  işgalci güçlere karşı Mustafa Kemal'in  önderliğindeki "Ulusal Direniş" hareketine tüm olanaklarını seferber etti.. Ulusal direnişe, para, silah ve asker sağladı. Dergâhın tüm sevenleri Kuvayi Milliye  saflarında yer aldılar. Cumhuriyet kurulana dek bu görevi sürdürdüler.

 

Cumhuriyetin kurulmasından sonra "Tekke ve Zaviyeler kapatıldığı " sırada  Karacaahmet Sultan Dergahı sevenleri ve dedeleri " Baba Ocaklarını" gönüllü olarak tıpkı Hacı Bektaş Dergahı gibi kapattılar 

 ve anahtarlarını bizzat TBMM'ne kendi elleri ile teslim ettiler.

Dergâhın hizmetleri 1969 yılında kurulmuş olan " Karacaahmet Sultan Türbesini Onarma ve Yaşatma Derneği"  yapıyor. 51 yıldır hizmet veren derneğin binlerce  resmi kayıtlı üyesi bulunmaktadır. Bugün 2500 metrekarelik bir mekan içinde ziyaretçilerine hizmet vermektedir. Dergahta personel çalışmakta.  Kapısında 24 saat hizmet veren bekçi görev yapmakta. 24 saat kamera ile izlenmektedir.

 

Türbe’ye Gündoğumu Caddesine açılan demir bir kapıdan girilir.

Dergah 3 kattan oluşuyor : Girişte çift kanatlı demir kapının üstünde Osmanlıca Arap harfleriyle yazılı , dört mısralı şu kitabe vardır.

 

"Ravza-i feyz-i fütuh-› Karacaahmed’dir

Gel erenler oku bir Fatiha kıl istimdad

Eyledi zevcesi Fehmiyye Hanım ruhi-cun

Matbah-ı amire memuru Ziya Bey bünyad (1283 – 1866-67)"

ve onun üzerinde Türkçe " Karacaahmet Türbesini Onarma ve Yaşatma Derneği Üsküdar Kuruluş 1969" yazıyor.

 

***

 

Girişte konukları bekçi ve x ray cihazından geçtikten sonra  Karaca Ahmet Sultan'ın yatırı karşılıyor. Solda derviş mezarları onların bitişiğinde geç işte akıl hastalarının tedavi edildiği küçük bir oda yer alıyor. Bu oda bugün  danışma odası olarak kullanılıyor. 

 

Karaca Ahmet Derneği Başkanı ile birlikte

Muharrem Ercan (dede )

 

 

Uzun koridorun sonunda  500 metrelik bir  salon çıkıyor. Bu salonda oturma grupları var. Bunlar canlar sohbet ediyor. Getirdikleri lokmaları dağıtıyor. Duvarda boydan boya  Hz. Hüseyin ve 12 imamın resimleri asılı.

Salonun solundaki kapı mutfağa ve kesimhaneye  gitmek isteyenleri ulaştırıyor. 

 

Kurbanlar ve mutfak hijyenik şartlarda hizmet veriliyor.  Mutfakta pişen yemekler asansörle  üçüncü kattaki yemekhaneye çıkartılıyor. Lokmalar self servis ile gelen canlara  görevli aşçılar ve yardımcıları tarafından pay ediliyor. Yemekhanede  aynı anda yaklaşık 2 bin kişi yemek yiyebiliyor.   Duvarlarda Atatürk ,Hacı Bektaşi Veli, Karacahmet'in  bez üzerine yapılmış büyük  portreleri  asılı .

 

 

 Giriş kattta; çay oçağı, büfe, ve kitap ve hediyelik eşye satış yeri var.   Kitaplık çok zengin  Genel kültür ,tarih Alevilik konusunda araştırma- inceleme , ozanların şiir kitapları,dergiler ve cd' ler satılmaktadır.

 

.        Kitap ve hediyelik eşya satış yeri   

Dergâhın ikinci katına çıkıp Cemevinde yapılan dedenin yürüttüğü Ceme katılabilirsiniz. 

 

"Aleviler ibadetlerini cem olarak yürütürler, Cem’de kadın  erkek yok can vardır ve kadın ile erkek iç içe oturur. Her can’ın başı açık, yalınayaktır. 

 

Cemden sonra dileyen 3. katta aşevindeki etli bulgur pilavına canlarla birlikte  " Bismişah" deyip kaşık sallayabilirsiniz.

 

Cemden sonra salonda düzenlenen çeşitli yazarların, araştırmacıların konuşmacı olarak katıldığı konferans ve panele izleyici olarak katılabilirsiniz.

 İnternet salonunda perdede yansıtılan  Alevilik ile ilgili  filimler, belgeselleri izlenebilir.

Dergahta bağlama, semah, bilgisayar, ingilizce ve benzeri  kurslarına  katılabilirsiniz.

 Bunları dışında dergâh tarafından organize edilen  Alevi inanç merkezlerine yapılan gezilere  gidebilirsiniz.

 

***

Karaca Ahmet Sultan'ın yatırına yaklaşık 700 yıldır Anadolu'nun dört bir yanından derdine derman arayanlar , sayanları ziyarete gelirler. 

 

Karaca Ahmet Sultan''n diğer Anadolu ve Rum Erenleri''den bir farklı yanı ise; 

ermişliğinin, dervişliğinin yanında bir de hekim-evliya olması, akıl hastalıklarını tedavi etmesidir.

Bugün Karacaahmet Sultan Dergah, olarak bilinen yer, yıllarca sinir ve ruh hastalıkları tedavi merkezi olarak hastalara "şifa ocağı"olmuştur.

 

Anlatılanlara ve inanılanlara göre ;  Karaca Ahmet Sultan'ın tedavisi şöyle olurmuş : Dergaha gelen akıl hastası tomruğa urgan ile sıkıca bağlanarak geceyi dergah avlusunda geçirirmiş. Sabah hasta iplerinden çözülüp mürşide götürülürmüş. Hasta ilk gece iyi olmamış ise, bir veya birkaç gece daha bu yöntem denenirmiş. Mürşitten başkası ile görüştürülmez, tuzsuz ekmek ve sebze çorbası dışında yemek verilmez. Düzelme görülürse önce ayak ipleri çözülür, mürşit gözetiminde dergah avlusunda gezdirilirmiş. 

 

Karacaahmet Sultan'ın oturduğu taşın dövülmesinden yapılan toz , su ile karıştırılıp hastaya içirilirmiş. ( Bu toza cevher denir ) Soğuk su ile duş yaptırılır. ( şok etkisi ) 

                

 

 Duvardaki camekanda ise Karacaahmet Sultan’ın hırkası, tesbihleri ve takkesi muhafaza edilmektedir. 

 

Tedavi sırasında hafif olarak müzik dinletilirmiş. Dinletilen müziğin nefes ve semah olduğu tahmin edilmektedir. Hasta biraz düzelirse toprak ile uğraşması için bağ, bahçe tarımında çalıştırılırmış. Hafif işler yaptırılır. Tedavi tam 40 gün sürer. Daha fazla konuk edilmezmiş. Hastalardan asla ücret alınmaz. Kadın hastalara ailenin kadınları tarafından tedavi kuralları uygulanırmış.

 

Karaca Ahmet Türbesi Haziresinde mezarlar

Fotoğraf: Fikri Demirtaş

***

Karaca Ahmet Sultan Türbesi girişinde bulunan  kitabeler.

 

Karaca Ahmet Sultan Türbesi girişinde bulunan çeşme  

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.