Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler, seçimlerde oy kullanan yurttaşların oylarıyla iktidara gelir ya da iktidardan uzaklaştırılırlar. Siyasi partilerin genel başkanları da parti delegelerinin oylarıyla seçilirler. Seçim sonucuna göre genel başkanlıkta kalırlar ya da kalamazlar.
Sade bir yurttaş olarak, her ne kadar “Uzağında durayım, bulaşmayayım” deseniz de, siyasete kıyısından köşesinden bir kere bulaşmışsanız, yaşınız kaç olursa olsun siyasetten ve ülke gündeminden uzaklaşamıyorsunuz. Ne yalan söyleyeyim, ben de bunlardan biriyim. Yaşım biraz ilerlemiş olsa da çok şükür şimdilik aklım iyiye kötüye eriyor. Ülkemde ve dünyada neler olup bittiğini izlemeye, gündemde yaşananlara kulak kabartmaya çalışıyorum.
“Bay Kemal”in, pardon “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu”nun yaptığı son video paylaşımını ve videoya gelen linç kampanyasını izledim. Gerçekten çok üzüldüm… Belli ki kendisi de üzülmüş olmalı ki üzüntüsünü ifade etmek için, “Devletin işleyişini, içyapısını çok iyi bilen biriyim” diyerek söze başlamış. Ardından da “Binlerce memura amirlik yaptım, büyük bütçeler yönettim ama adım hiçbir zaman şaibeye, yolsuzluğa bulaşmadı. 76 yıllık ömrüm boyunca akçeli işlere karışmadım, çoluğumu çocuğumu da bu işlere bulaştırmadım” demiş. Buraya kadar söylenecek bir söz yok. Ancak, sonra da “Sadece benim değil, CHP’nin kurumsal kimliği de yolsuzluklarla anılamaz. Bu beni çok rahatsız ediyor” demiş.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bu durum en az sizin kadar benim/bizim gibi sıradan yurttaşı da rahatsız ediyor. Bizler de, sizinki kadar büyük bütçeleri yönetmemiş olsak da, binlerce memura amirlik yapmamış olsak da kendi çapımızda bütçeler yönettik, binlerce olmasa da onlarca işçiye memura amirlik yaptık. Akçeli işlere karışmadık, çoluğumuzu çocuğumuzu da o işlere bulaştırmadık. Yeri gelmişken söyleyeyim. Bu ülkede, bir kurumda çalışırken, görev tahsisli lojmanın bahçesinden evindeki çiçeklerine bir kürek toprak götürmeye çalışan anneannesine “O toprak devletin toprağı, devletin toprağını evindeki çiçeklere götüremezsin!” diye çıkışan ve poşetteki toprağı yere serpen milyonlarca çocuk ve o çocukları yetiştiren milyonlarca anne ve baba var. Bununla övünüyorsanız, unutmayın ki bu konuda çok da yalnız sayılmazsınız.
Diyeceğim o ki: İnsan ne kadar yaş alırsa alsın, ne kadar okursa okusun, her zaman yanılabilen bir varlıktır. En bilge insan bile hata yapabilir. İnsan, insan olduğu için hata yapar ama hatalarına süreklilik kazandırmamalı.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, hakkınızda yapılan eleştirilere üzülüyor olabilirsiniz. Peş peşe yaptığınız hatalar da bizi üzüyor. Tek tek saymak isterdim ama yine rahatsız olursunuz. Saymamayım. Gerekçeniz ne olursa olsun tüm hatalarınıza, tüm yanılgılarınıza katlandık ve tıpış tıpış peşinizden gittik. Yeter artık! Alışkanlık haline getirdiğiniz hatalarınızdan usanmaya başladık.
28-30 Kasım 2025 tarihleri arasında partinizin 39. Olağan Kurultayı yapılacak. Seçilir misiniz, seçilemez misiniz orasını bilemiyorum. Ama gelin son defa genel başkanlığa aday olun, delegelerinizin karşısına çıkın ve tüm rahatsızlığınızı onların yüzlerine haykırın. Bizi de rahatlatın delegeleriniz de rahatlasın. Ülke de bu kısır çekişmelerinizden kurtulsun artık.
Sizden çok fazla bir şey istemiyoruz Kemal Abi. Yemin ederim çok yorulduk, bu toplumu daha fazla yormayın Kemal Abi… 26 Kasım 2025

































