Savaş ortamından çıkışın ilk işareti silahların bırakılması ve tarafların ateşkes ilan etmesidir.
Savaşan taraflar ateşkes ilan etti ve silahları bıraktılar. Ve daha önemlisi, savaşın tek müsebbibi olarak lanse edilen ‘örgüt’, savaş siyasetinin miadını tamamladığını, bir daha asla silahlı mücadele yöntemine dönülmeyeceğini ve mücadelenin meşru siyasi zeminlerde sürdürüleceğini açıkladı.
Bütün bunlar barış sürecinin başlaması ve bu sürecin sağlıklı sürdürülmesinin başlangıcı için en önemli adımlardı ve kayıtsız şartsız atıldı.
Bu adımların devamında, asla yan yana gelemezler, gelemeyecekler ve hatta gelmemeliler denilen siyasi merkezler bir araya geldi ve de müzakerelere başladılar. Müzakereleri başlatan taraflar sürekli şekilde taviz vermeden, barışın sağlanması için görüşmelere kararlılıkla devam edeceklerini açıklamakta ve sürecin devam etmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır.
Bu coğrafya insanın en acil ve ertelenemez ihtiyacı barış ortamının sağlanmasıdır. Çünkü; coğrafyada adaletsizliklerin son bulması, ötekileştirmenin olmaması, kayırmacılığın ortadan kalkması için barış ortamı mutlak sağlanmalıdır. Adaletsizliğin olmadığı, ayrımcılığın olmadığı, kayırmacılığın olmadığı bir düzen inşa etmenin zemini, ancak ve ancak barışın egemen olduğu ortamlarda sağlam atılabilir. Demokrasinin temeli ancak ve ancak kalıcı bir barış ortamının sağlanmasıyla daha sağlam kurulabilir. Huzurun ve güven içinde bir arada yaşamanın yolu, demokrasiye giden sürecin sağlam zeminlerde inşa edilmesi ve adaletin egemen olacağı hukuk düzeninin kurulması da kalıcı barışın sağlanmasıyla mümkündür.
Yaşadığımız zaman diliminde, barışa giden sürece engel teşkil edecek hemen her tutum ve davranış ve politika, bir bakıma adaletsizliğe davetiye çıkarmak olarak kayıtlara geçecektir. Sürecin başarıya ulaşması, coğrafyada yaşayan herkesin yararınadır. Sürdürülen çalışmaların, kalıcı barışa ulaşacak şekilde sağlıklı olarak yürütülmesi, demokrasiden yana olan tüm kişi, kurum, kuruluşların önceliği olmalıdır.
Sorunun çözümü için müzakereler devam etmeli ve meşru zeminde tüm yol ve yöntemler denenmelidir. Dünyada benzer süreçleri yaşayan, toplumların yaşadıkları yerinde incelenerek, gerekli dersler çıkarılmalıdır. Çatışmasızlığın sürdürülmesiyle ilgili atılan somut adımların neler olduğuna dair kayıtların, yaşadığımız süreç için örnek teşkil edip etmeyeceği değerlendirilmelidir. Barış ortamının sağlanması için yürütülen müzakerelere dair kayıtlara bakılmalıdır.
Barış amacıyla ilerleyen sürecin daha bir ete kemiğe bürüdüğünün halk indinde kabulünü sağlayacak hukuki düzenlemelere bir an önce başlanmalıdır. Bu manada halkın iradesinin temsil makamı olan parlamento daha bir görünür sorumluluk almalıdır.
Kalıcı barış için, adaletin egemen olacağı bir hayat için, demokrasi için, eşit yurttaşlık temelli hayatı olmazsa olmaz kabul eden bir yönetsel yapı için siyaset kurumuna düşen en önemli vazife budur. Bu vazifenin gereği sorumluluk üstlenmektir. Siyaset kurumu bu yüzden, hiçbir sorumluluktan imtina etmemeli ve inisiyatif almalıdır.
Bir asırlık zaman diliminin güvenlikçi politikalara esir edilmesinin, bir yönüyle boşa harcanmasının ve dahası insan kaynağı başta olmak üzere, tüm kaynaklarımızın istenilen düzeyde işlevsel değerlendirilememesinin temel nedeni olan bu konuyla ilgili, hiçbir siyaset kurumu sorumluluk almaktan kaçınmamalıdır. Bu tarihi fırsatı iyi değerlendirmek durumundayız.
Barışın kaybedeni olmaz. Barış ve her şart altında barış…
































