reklam
ALTIN
 
DOLAR
 
STERLİN
EURO
 
reklam

1960 yılında Malatya Valiliği’ne atanan rahmetli Cezmi Kartay makamında “hoş geldiniz” ziyaretçilerini kabul ederken:

Heyetin içinden kendini taktim eden birine, “sizi tanıyorum, Malatya’ya girerken beni ilk karşılayan siz oldunuz. Teşekkür ederim”.

- Bir yanlışlık olmasın sayın Valim. Ben karşılama kafilesinde yoktum.

- Olur mu Kadir Bey, yol boyunca, “Hoş geldiniz, Kadir Eriş” tabelaları vardı...

Evet, yol boyunca bu hoşgeldiniz tabelalarını koyup ayrıca kamyonların önüne ve arkasına “Sigortacınız Kadir Eriş” plakalarını yerleştirip ismini yediden yetmişe herkesin aklının bir köşesine kazıtan, “Gaziantep’lilere bile Çayırağası mı zengin yoksa Kadir Eriş mi” diye sordurtan müteşebbis insan, sevgili ağabeyim Kadir Eriş’i anlatmaya çalışacağım.

O kendini hayır işlerine adamış, doğup büyüdüğü kente hizmet aşkıyla tutuşan, kentine okullar, camiler, sağlık kuruluşları yaparak hizmet eden, binlerce Malatya’lı üniversite gencine burs vererek onları hayata hazırlayan, Malatyalılık bayrağını İstanbulda zirveye taşıyan ve Malatya’yı ve Malatya’lıları en başarılı biçimde temsil eden, yılda en az iki üç defa “Sılayı rahim” yaparak memleketteki dostlarıyla hasret gideren, küçükle küçük büyükle büyük olmayı bilen “beg gönüllü” bir baba dostumdur.

Ben de Malatya’lılar adına, Kadir abinin şehrimize yaptığı hizmetleri daha da anlamlandırmak adına naçizane Belediye Meclis üyesi olduğum yıllarda, doğduğu sokağın isminin “Kadir Eriş” sokağı olarak değiştirilmesi için uğraşmış ve doğduğu Çocuk sokağın ismi değiştirilerek Kadir Eriş sokağı ismi verilmişti. Daha sonraki Belediye yönetimi Babuktuda bir caddeye bu ismi taşıdı…

1960 lı yıllarda rahmetli babam Adnan Kantarcı’yla yakın dost olan Kadir Eriş’le ailece görüşürdük. Sık sık pikniğe, özellikle Gökpınar’a gidip ala balık yemek en çok zevk aldıkları şeylerdi. Sevgili eşi Müşerref abla, sürekli gülümseyen ve şen kahkahalarıyla hala hatıralarımdadır. Biricik oğlu Turan’la da aynı okulda okuduk ve benden bir sınıf yukarıdaydı.

Kadir abinin 1967 yılında İstanbul’a gidişinde oturdukları “Beşiktaş, Mazhar paşa sokak, Serencebey yokuşundaki” evde halamlarla komşu oldukları için daha sonraki yıllarda da görüşme imkanı buldum. En son İstanbul seyahatimde, Kadir Abiyi aradım. Hal hatır ettikten sonra cuma günü için beni Taksimdeki ofisinde yemeğe davet etti. Cuma günü ofise gittiğimde Kadir abiyi beni bekler buldum. Yemek menümüz oldukça sadeydi. Kuru fasülye, bulgur pilavı, turşu ve ekmek. Yemeğe başladığımızda Kadir abinin neden bu kadar formda ve incecik olduğunu anlama fırsatı buldum. Ben sofrada ne varsa silip süpürürken, Kadir abi sadece ekmeksiz bir tabak kuru fasülye yemişti.

Kadir abi O kadar kibar bir insandır ki ne kadar ısrar ederseniz edin, sizi uğurlarken ofisin dışındaki asansöre kadar uğurlamadan göndermezdi.

Kadir Eriş, 15 Mart 1932 senesinde, fakirliğin, yokluğun hüküm sürdüğü yıllarda Malatya Çocuk sokakta eski bir evde başlar hayata. 5 yaşında yüzünü hiç hatırlamadığı annesini daha 16'sına basmadan da babasını kaybeder. Takvim yaprakları 1948'i gösterdiğinde hem öksüz hem yetimdir artık...

Evine çok yakın olan Gazi İlk Okulu’nda ilkokula başlayan ve Hidayet ilkokulu’nda bitiren Kadir Eriş sonra Sanat Okuluna devam eder. Tüm gayesi avukat olmaktır, hatta İstanbul’a gidenlere para verip getirttiği avukat rozetini takmak en büyük zevkidir. Ama babası ilkokuldan sonra okumasına izin vermez.

1952 yılında Malatya’nın yerli ailelerinden Elmalı ailesinin kızları Müşerref Elmalı ile evlendi. Elinde sermaye olarak, babasının bakkaliyesine gidip geldiği günlerden kalma ilerde çok işine yarayacak olan bir 'küçük tecrübe'! bir de babadan kalma küçük bir ev vardı. İlk hedefi Sümerbank'a girip askerlik sonrası da biriktirdiği parayla bir elektrikçi dükkanı açmaktı. Bir yandan da siyasete merak sardı. DP Malatya il Temsil ve Kültür Başkanı oldu.

1954'de askerden dönünce, Baba evini 6000 liraya satıp, adını taşıyan bir firma kurdu ve Malatya Ticaret Odası'na kaydoldu. Bedestende (Söğütlü caminin giriş kapısının tam karşısındaki tarihi taş çarşı) Manifatura ve tuhafiye işine başladı.

Fakat aklında elektrikçilik ve acentecilik hep var oldu.

1957 yılına gelindiğinde acılarını bastırdığı hayalleri meyvesini vermeye başladı, otomobil, kamyon, lastik, traktör, su motorları ve sigorta acentelikleri işine başladı. O döneme kadar Anadolu'da arabalar belediyelere bağlıydı. Sürücü ehliyetleri de Belediye tarafından verilmekteydi. 1957'de çıkan kanun trafik zorunluluğu getirdi.

Bir masa, dört sandalye ve bir daktilo ile o yıl İstanbul Umum Sigorta'nın Malatya temsilciliğini aldı. Şehri baştan sona reklam tabelalarıyla donattı.

Herkes tarafından tanınan ve bilinen bir isim olmuştu artık.

İşleri büyüyüp, Malatya hayallerine yetmeyince 1967 yılında İstanbul'a taşınmaya karar verdi. Sirkeci’de otel satın alarak turizm işine başladı. Bunun yanı sıra Koç Grubu acentesi olarak otomotiv sektöründe de faaliyete devam etti.

Allah yürü ya kulum demişti bir kere günden güne işleri büyüdü. İstanbul’da yaşamak Kadir Eriş'in ufkunu açmıştı. Ufkunu daha da geliştirmek için yurt dışı gezilerine önem verdi. Oralarda gördüğü, güzel şeyleri Türkiye'ye nasıl taşırım diye yeni hayaller kurup yeni hedefler belirledi kendine.

İstanbul'da hayallerinin ötesinde bir hayatı yakalayan Kadir Eriş Malatya'yı hiç unutmadı. Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde 32 arkadaşıyla Malatya Eğitim ve Kültür Vakfı'nı, hizmetin kişilerden sonra durmasını önlemek için Kadir Eriş Eğitim Sosyal Yardım Vakfı'nı kurdu...

Malatya’da dostlarının defin işlerini yaparak insanların gönlünde taht kuran rahmetli Abdulhadi Çekirdek bir sohbetimizde yaptığı definlerin çetelesini tuttuğunu ve defin sayısının 27100 olduğunu söylemişti. Hatta ben de dünyada bu konuyla ilgili bir rekor çalışması olsa rekor açık ara sizde olur demiştim.

Abdulhadi Çekirdek, “benden sonra bu işi yapacak kimse kalmayacak”, Malatya tabiriyle “el vereceğim” kimse yok diye çok endişeliydi.

Kadir Eriş bu endişeye son verdi. Hem sevap kazanmak, hem manevi zevk almak, huzur duymak, insanlara zor günlerinde yardımcı olmak ve bir Allah razı olsun cümlesini duymak için Kadir Eriş, Abdulhadi Çekirdek’ten bu kutsal görevi devr alarak hayatında yeni bir döneme başlattı.

İstanbul cemiyetinin yakından tanıdığı saygın ve etkin bir işadamı olan Kadir Eriş artık her sabah gazetelerdeki cenaze ilanlarına bakıp kim ölmüş, nereden kalkıyor, hangisine gidebilirim diye günlük planlarını ona göre yapıyordu

Ona göre defin işi, Allah'a, cenazeye, eşe dosta karşı kutsal bir görevdi. Sakıp Sabancı'yı, Hacı Sabancı, Özdemir Sabancı'yı, Vehbi Koç'u, Barlas Küntay'ı, Hafize Özal'ı, Yusuf Özal'ı, Aydın Doğan'ın babasını ve ağabeyini de, Mehmet Emin Karamehmet'in kız kardeşini de Kadir Eriş gömmüştü.

Kendinden sonrası için çırak bulamaktan şikâyet eden Kadir Eriş, Abdulhadi bey gitti ben de gidersem bu iş ölür” endişesi taşıyor.

Kadir Eriş’in defin çetelesi de 4000’e yaklaşmış durumda...

Kadir Eriş’i böyle bir yazıyla tam olarak anlatamamanın ezikliğini hissediyorum. Onun için kitaplar yazılmalı diye düşünüyorum.

Malatya’ya, şimdilik( !!!) iki ilköğretim Okulu, bir Güzel Sanatlar Anadolu Meslek Lisesi, bir Anadolu Lisesi, bir Cami ve bir de Verem Savaş Dispanseri kazandıran, maddi sıkıntı içinde olan binlerce Malatya’lı öğrenciye burs veren, Abdulkadir Eriş Eğitim ve Sosyal Yardım Vakfını kuran, MEV kurucu üyesi ve 7 ayrı Vakfın kurucusu ve yöneticisi olan güzel insan Kadir Eriş’in bir erkek iki kız evladı ve 5 torunu vardır.

Kendisine Hadi amcanın rekorunu kırması için dua ederken, daha nice hayır işlerine imza atmasını niyaz ediyorum.

Bir değerimizi daha andık ve de hatırlattık...

Sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum...

Selam olsun Malatya’mın Güzel insanlarına…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.