Rize'ye birkaç kez gitmiştik.
Ayder Yaylasında konaklamış.
Çay Satış yerlerinde çayları incelemiştik.
Ama bu kez Rize'yi daha yakından tanıma fırsatı bulduk.
Rize Aktif Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mustafa Bayrak, 6 Şubat depremlerinden sonra beni aramış, deprem bölgesindeki gazetecilere moral vermek için Rize'ye bir gezi düzenlemek istediklerini belirtmişti. Hatta "Yaylada evim var, ihtiyacı olan kullanabilir" diyerek dayanışmanın en güzel örneğini göstermişti.
Fakat o günlerde bu gezi planlanamadı..
Güneydoğu Gazeteciler Federasyonu Başkanı Mehmet Çelik, Rize Aktif Gazeteciler Cemiyeti ile bir program yapmayı önerdiğinde hazır olduğumuzu iletmiştik.
17 ilden 30 gazeteciyle Rize'ye doğru yola çıktık. Gaziantep'ten gelen Cemiyet Başkanı Arif Kurt ve Yardımcısı Mustafa Teke, Gaziantep'den geldiler Ali Er ve ben de bu yolculuğa dahil olduk.
45 dereceyi aşan sıcaklıkta kavrulan Gaziantepliler ve Malatyalılar olarak, Elazığ'dan Pertek'e feribotla geçip, Tunceli'den Pülümür üzerinden Erzincan, Gümüşhane ve Trabzon'u geçtikten sonra Rize’ye vardığımızda kapalı bir hava ve yağmur yağıyordu.
Güneş yok, Rize yağmurla ıslanıyordu…
Kavurucu sıcaklar yok,montlu insanlar sokaklarda dolaşıyor, çay bahçelerinde ikinci çay sürgünü zamanı,çaylar toplanıyordu. Ama sıcaklık yoktu.
Bir, iki gün geçiyor ama hâlâ güneş yoktu, kapalı hava ve sık sık yağan yağmur vardı.
Sorduk, buralarda güneş doğmaz mı diye?
Pek seyrek dediler.
Rize'nin Malatyalı Valisi İhsan Selim Paydaş bir hikaye paylaşarak anlattı:
"Bir bürokrat Rize'ye atanmış, kiralık ev arıyormuş. Güneysu'daki Nuri Amca'nın evi kiralık demişler. Bürokrat evi kiralamış, her yer yemyeşil orman ve deniz, ama güneş yok.
Bürokrat, Nuri Amca'ya ev güneş görüyor mu diye sormuş.
Nuri Amca gayet rahat demiş ki:
- 'Güneş doğarsa görür.'
Rizeliler doğacak güneşi arıyor neredeyse.
Bu yüzden Rize, Çayın Başkenti'nin yanında Yağmurun da Başkenti olmuş."
Meğer Rize Çayının öyküsü varmış.
Muğlalı Ziraat Mühendisi Zihni Derin, Rize’ye gelmiş ve çayın burada yetişeceğine karar vermiş. İşe hemen koyulmuş. O yüzden Zihni Derin’e Çayın Babası diyorlar.
1920’lerde Rize’de çay bahçeleri yokmuş, ilk çay fidanlarını Batum’dan getirip denemiş ve Rize’yi çayla buluşturmuş. İş ve aş kapısı olmuş o dönemde.
Çayın Babası Zihni Derin için, tarih ne diyor:
Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim Gazetecileri ağırladı
"1923’te çay ve narenciye fidanlığı kurmak üzere Rize’ye gönderilen Zihni Derin, hazineye ait, eski adı Garal Dağı olan ve şu an Ziraat Botanik Bahçesi olarak bilinen arazide, Batum’dan getirttiği Rus bahçıvan Emil Vlakov ile çalışmalarına başladı. Mandalina, portakal, greyfurt, limon, ağaçkavunu, bambu ve çay fidanları yetiştirilmiş. 1924’te Zihni Derin’in Batum’dan getirdiği ve hâlâ var olan mimozalar gibi süs bitkileri de yetiştirilmiş.
Zihni Derin, bölgenin iklim yapısının çay yetiştiriciliğine uygun olacağına karar vermiş. Fidanları getirip halka dağıtmış ama yeterince ilgi görmeyince Ankara’daki görevine dönmüş ve bir yasa teklifi hazırlamış. Tasarı, o dönemin Rize vekillerinin desteğiyle 6 Şubat 1924’te yasalaşmış. Bu kanunla Rize vilayeti ve Borçka Kazası’nda fındık, portakal, limon, mandalina ve çay yetiştirilmesine yönelik teşvikler yapılmış. 1940’ta çıkarılan kanunla çay üreticilerine maddi kolaylıklar sağlanmış ve üretilen çayların devlet tarafından satın alınacağı garantisi verilmiş. Bu teşviklerle, özellikle Zihni Derin’in çabalarıyla bölge halkı çay üretimine yönelmiş ve Doğu Karadeniz’de çay tarımı yaygınlaşmış."
Bugün Rize, Çayın başkenti olmuş durumda. Çaykur Genel Müdürlüğü’ne Zihni Derin’in adı verilmiş ve anıtı da mevcut. Rize, çayın yüzde 70’ini üretiyor.
Rize’ye ömrünü adayan Zihni Derin, Rizelilerin baskısıyla 1950’de Bağımsız Milletvekili adayı olmuş ama seçilememiş. 1964’de Çalışma Bakanı Bülent Ecevit, çayın 40. yılı kutlamaları için Rize’ye gelmiş, Vali ile birlikte Zihni Derin’i kaldığı misafirhaneden alarak tören alanına götürmüş. Zihni Derin, aracın arkasından geçerken, şoförün geri manevra yapmasıyla yaralanmış, törenlere katılamamış, Ankara’ya götürülüp tedavi görmüş ama 1965'te hayata veda etmiş.
Bu nedenle Rizeliler Zihni Derin’i Baba adam, Çayın Babası diye anıyor.
Rize Valisi İhsan Selim Paydaş ile birlikteyiz
Vali İhsan Selim Paydaş, daha önce Vali Yardımcılığı yaptığı Rize'yi iyi tanıyor. Rizeliler ne varsa kafalarında direkt söyler, geriye bir şey bırakmaz diyerek ekliyor:
"Bir gün camiden çıktım, yaşlı bir kadın yolumu çevirdi. 'Sen valimisun?' dedi. Evet deyince, 'Sana gelecektim ama burada gördüm' dedi. Sorununu anlattı, dinledim.
'Tamam, bakarız, sana haber veririz' dedim.
Kadın, 'Sen vali değil misin, daha neye bakacaksın, yapsana' dedi. Baktım doğru söylüyor, haklı da, gereğini orada yaptık. Rizeliler işte böyle açık sözlü."
Vali Paydaş ve Belediye Başkanı Rahmi Metin Gazetecilerle
Rize’de güneş az, bu yüzden Güneş Enerjisi Santralını Gümüşhane'ye doğru yapmayı planladıklarını belirttiler.
Rize Belediye Başkanı, Rahmi Metin, dünyayı yakından izliyor. Çinde yağmurdan enerji üreten çalışmaları takip ettiklerini ve Rize’de yağmurdan enerji üretme projelerini hayata geçireceklerini anlatıyor.
Rize yağmuru enerjiye dönüştürecek projeleri yakından izliyor.
Şehir hastanesi inşa ediliyor, bölgeyi sağlık turizmine hazırlıyorlar.
2022’de Rize’yi 1,267,000 kişi, 2023’te 1,341,000 kişi ziyaret etmiş, 2024’de ise bu rakamın 1.5 milyon üzerine çıkmış.
Çay dışında en çok gelir turizmden sağlanıyor. En çok ziyaretçi çeken yerlerden biri Ayder Yaylası. Fırtına Vadisi boyunca kurulan işletmeler tıklım tıklım dolu.
Çaykur, 60’a yakın tesisi ve 12 bini aşkın çalışanıyla çayın lokomotifi olmayı sürdürüyor. Çaykur Genel Müdürü Yusuf Ziya Alim ile çayın fabrikada geçirdiği evrelere tanıklık edip sohbet ettik. Burada da Zihni Derin’in önemi vurgulandı:
"Çayı Rize’ye getiren baba adam."
Rize Aktif Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Mustafa Bayrak ile Rize’deki gezimizde 1130 rakımlı Kıbledağı’na, Ayder Yaylası’na çıktık, Pileki Mağarası’nı gezdik. Çaykur işletmesinde çayın yeşilden siyaha dönüşünü izledik.
Çay hasadına katıldık, Afganistan’dan gelenlerin günlük 3000 lira kazanarak çay topladıklarını öğrenince şaşırdık. Rize'de çay toplayacak genç kalmamış. İşsizlik neredeyse sıfır, ancak iş beğenmeyenler mevcut. Rize hâlâ geçim kaynağı olmaya devam ediyor. Rizeliler, topladıkları çayları hemen satarak bir sonraki sürgüne hazırlanıyor.
Çay Çarşısı'nı gezip Çay Kulesine çıktık. Çay Çarşısı'nda çay ürünleri ve Rize'nin diğer ürünlerini kaliteli satış mağazalarında bulmak mümkün. Çay Kulesi adeta bir çay müzesi olmuş. Binlerce insan ziyaret ediyor.
Malatya adına üzüldük. Yıllardır Şire Pazarı için devasa binalar yaptılar ama Rize Çay Çarşısı'nın bir benzerini Malatya’ya kurabilirlerdi. Fakat bizimkiler dükkan peşine düştükleri için bu güzellikleri kaçırmışlar.
Rize’de pek çok güzel şey gördük ama güneşi göremedik. Kaldığımız dört gün boyunca aralıklarla yağan yağmur altında Rize’yi yakından tanıdık ve temiz hava ile doldurduk ciğerlerimizi.
Rize'de Malatyalı Valimiz İhsan Selim Paydaş ile gururlandık, Rize belediye başkanı Rahmi Metin'in yağmurdan enerji üretme vizyonuyla da umutlandık. Turizmin bir şehri nasıl kalkındırdığını gördük.
Rize’nin Cumhurbaşkanı var.
Projeleri destekliyor. Havalimanı tamamlanmış, şehir hastanesi hızla ilerliyor. Çay ve turizmin yanı sıra bölgede sağlık turizmini de hedefliyorlar.
Süper Lig’de yer alan Rizespor, ilin tanıtımına katkı sunuyor.
350 bin nüfuslu Rize hızla gelişiyor.
Rize’den güzel anılarla ayrıldık...
Hoşça kal Rize...