AK Partinin Terörsüz Türkiye Raporunu Babacan Yazdı

AK Parti'nin hazırladığı 'Terörsüz Türkiye' raporuna ve sürece ilişkin detaylı açıklamalarda bulunan Abdurrahman Babacan, özellikle bazı kesimler tarafından süreci baltalamak için ortaya atılan spekülasyonlara net cevap verdi. Babacan 'Öcalan serbest bırakılacak' iddialarına tepki göstererek böyle bir durumun söz konusunu olmadığını, bu durumun AK Parti açısından bir ‘kırmızı çizgi' olduğunu ifade etti. Babacan, örgütün Suriye tarafı için ise uyarılarda bulunarak Türkiye'nin ABD dahil tüm güçlere bilgi verdiğini ve bir oyun oynanmaya çalışılması halinde askeri müdahalenin gerçekleşeceğini açıkladı.

İLK AŞAMA SİLAHLARIN BIRAKILMASI

AK Parti'nin hazırladığı 'Terörsüz Türkiye' raporunda birinci aşama olarak terör örgütü PKK'nın 27 Şubat deklarasyonuna uyarak silah bırakmasının tespit ve tescil edilmesi olduğunu söyleyen Babacan, tespitin sahadaki devlet ve Milli İstihbarat Teşkilatı yetkilileri tarafından yapılacağını belirtti. Türkiye'nin özellikle, yurt içinde, Suriye'de ve Irak'taki kritik bölgelerdeki silahsızlanma sürecini görmesiyle birlikte ikinci aşamaya geçileceğini ifade etti.

PKK'nın silah bırakma töreni

HUKUKİ ÇERÇEVE NASIL OLACAK?

Babacan, süreçteki ikinci aşamanın ise hukuki çerçevenin hazırlanması olduğunu belirterek, bu aşamada, örgüt üyeliğinin haricinde, silahlı bir suça bulaşmış ve bulaşmamış örgüt üyeleri açısından farklı durumların işleyeceğini, bunun detayına karar verecek merciinin ise Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğunu söyledi.

Abdurrahman Babacan, hukuki çerçevenin genel prensibini şu sözlerle açıkladı;

“Bizim öngörümüz, meseleye kategori kategori bakmak.
Bir kategori, PKK üyesi olup, silahlı bir suça bulaşmamış olanlar. Yani öldürme, yaralama, bombalama eylemi, hürriyeti tahdit, gasp gibi TCK'da zaten bu vahim suçların karşılığı yazar. Bu bir kategori. Bunlar, silahını bırakmış, aynı zamanda ise örgütteyken herhangi bir suça bulaşmamış olanlar. Örgütün kendisini feshiyle birlikte ise örgüt üyeliği otomatik olarak ortadan kalkmış olacakların kategorisi.

Diğer bir kategori, örgüt üyeliğinin haricinde, silahlı bir suça bulaşmış olanlar. Burada, örgütün kendisini feshiyle birlikte örgüt üyeliği ortadan kalkmış olsa da bulaşmış oldukları silahlı suç durumu esas alınarak bir hukuki uygulamaya tabi olacaklar.
Yani; bu iki kategori, hukuk devleti ve adalet ilkesi gereğince birbirlerinden hukuki sonuçlar ve gerekler itibariyle farklı muameleye tabi olacak kategoriler.

Babacan, ayrıca, örgüt üyesi olmayıp örgüte yardım ve yataklıktan yargılanan yahut hüküm giyenlerin, yine PKK bağlantısı dolayısıyla cezaevinde bulunan hükümlülerin ve PKK ile irtibatlı davalarda yargılaması devam eden kişilerin de silahlı bir suça karışmış olma ve olmama ilkesiyle hareket edilerek, yapılacak kanuni düzenlemeye ona göre tabi olacaklarını belirtti.

İmralı Cezaevi ve Abdullah Öcalan

ÖCALAN'A UMUT HAKKI YOK

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda yer alan Babacan, Abdullah Öcalan'a yönelik ise net konuştu. Babacan, AK Parti'nin raporunda iki kırmızı çizgi bulunduğunu; bunlardan birinin Öcalan için 'Umut hakkı' olmaması, diğerinin ise afla ilgili bir düzenleme olmaması olduğunu söyledi.

Babacan, "Zaten bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi ile de ortak bir zemindeyiz. Cumhuriyet Halk Partisi'nin de bu zeminde bizimle ortaklaşabileceğini düşünüyoruz. DEM Parti'nin böyle bir talebi var, fakat DEM Parti'nin bu talebinin mevcut realitelerle uyuşmadığının esasen kendileri de farkındalar. Dolayısıyla buradan yana herhangi bir soru işaretimiz yok” dedi.

TOPLUMA KAZANDIRMA SÜRECİ YÜRÜTÜLECEK

Terörsüz Türkiye sürecinin ikinci aşamasındaki hukuki düzenlemeler kapsamında, bunlara ek olarak toplumsal yaşama yönelik de çalışmalar yapılacağını söyleyen Babacan, topluma kazandırma sürecinde cezai kovuşturmaları sona eren örgüt üyelerinin psikososyal rehabilitasyon ve çeşitli eğitim programlarına tabi tutulacaklarını ve sosyal-iktisadi hayata belli bir uyum ve rehabilitasyon sürecinin ardından, kendi şartlarıyla hazırlanacaklarını belirtti.

Babacan, bu kişilere yönelik devlet tarafından özel istihdam edilme veya memuriyet gibi bir durumun olmayacağının özellikle altını çizerek normal süreçle sosyal ve ekonomik hayata entegre olacaklarını söyledi. Topluma kazandırma sürecinin de 'Terörsüz Türkiye' için hayati olduğuna dikkat çeken Babacan, bunun tam manasıyla iç cephenin tahkimi, toplumsal barışın ve iç konsolidasyonun sağlanmasını getireceğini ifade etti.

REFORMLAR BAŞLAYACAK

Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin belirtilen bu adımların hayata geçirilmesinin ardından ise üçüncü aşama olarak, yoğun bir reform dönemine girileceği öğrenildi. Babacan, AK Parti hükümetinin başlangıcından bu yana reformcu bir iktidar olduğunu hatırlatarak hayata geçirilen bu reformların mevcut konjonktüre göre güncellenerek demokratik standartların ve düşünce, ifade özgürlüğü başta olmak üzere hürriyet alanlarının genişletilip ilerletileceğini belirtti.

SURİYE DE BÜTÜNÜN PARÇASI

Terörsüz Türkiye sürecinde Türkiye, Irak ve Suriye'nin bir bütün olarak değerlendirildiğini ifade eden Abdurrahman Babacan, Suriye'deki YPG/PYD'nin de 27 Şubat deklarasyonuna dahil olduğunun altını çizdi.

İsrail'in Suriye'deki bazı grupları kışkırtma çalışmalarının olduğunun Türkiye tarafından bilindiğini ve takip edildiğini söyleyen Babacan "Biz Suriye tarafında şu noktadayız: 10 Mart Mutabakatı bu işleri çözecek. Emin olun, Suriye’deki tüm kesimler için kazan-kazan durumudur bu anlaşma. Suriye’nin refahı ve istikrarı buradan geçer ve herkesin yararına bir sonuç doğurur. Ne demek istediğimizi anlaşma tam olarak uygulandığında yaşayacak ve göreceğiz. Bunun ötesinde, biz şuradan bakıyoruz: Suriye'deki Kürtler, Türkiye'deki Kürtler, Irak'taki Kürtler birbirlerinden ayrışamaz. Aynı zamanda bu coğrafyanın, bu ülkenin ortak onurunu, ortak tarihsel ve kültürel dokusunu temsil ediyorlar. Türkiye'deki Kürtlerin haklarıyla Suriye'deki ve Irak'taki Kürtlerin hakları birbirinden ayrı değil" dedi.

Suriye Devlet Başkanı Şara ve Mazlum Abdi mutabakat anlaşması

Babacan, bununla birlikte, SDG'nin başındaki Mazlum Abdi ve İlham Ahmed'in bir takım farklı gündemler peşinde olduğunu belirterek "Öncelikle petrol sahalarını, gümrük kapılarını ve havalimanlarını Şam Yönetimine entegre etmeliler. Sonrasında da merkezi orduya entegre olup, ardından Suriye'deki anayasal süreci beraberce, Suriye'nin bütün unsurları olarak, kurucu unsurları olarak birlikte yapmalılar. İşte Suriye'deki bütün yapılara ve toplum kesimlerine söylediğimiz bu" şeklinde konuştu.

TÜRKİYE MÜDAHALE EDER

Babacan, örgütün Suriye kolu YPG'ye açık uyarıda bulunarak İsrail'le birtakım girişimlerde bulunulmaması konusunda uyardı. Babacan, bu durumun kırmızı çizgileri de aşacağını belirterek, ABD'ye de konuyla ilgili bilgi verildiğini ve Türkiye'nin buna askeri müdahalede bulunacağını söyledi.

Babacan şu ifadeleri kullandı;

“YPG'nin soykırımcı İsrail'le bir angajman geliştirmesi, Türkiye'nin kırmızı çizgisinin de ötesinde bir durum. Türkiye müdahale eder oraya. Net müdahale eder. Ve bunu da tüm taraflara söylemiş durumdayız. Amerikan yönetimine de, CENTCOM'a da. Dolayısıyla burada herkes, Suriye’deki tüm tarafların kazanacağı rasyonel olan yolu seçerek, Suriye’nin ve bölgenin yeniden istikrarsızlaştırılmasını isteyenlere fırsat vermeyecek bir hatta ilerlemeli.”

KAYNAK: HABER7

Siyaset, 19 Aralık 2025 03:21