ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Kafanızda bir soru olacak, biz Malatyalı olarak böyle bir üniversite duymadık. Görmedik diyeceksiniz…

Üniversite akademik eğitimin yapıldığı, insanların hayata hazırlandığı, insanların topluma kazandırıldığı kurumlardır.

Üniversite bitirenler sadece bir diploma almazlar meslek sahibi olurlar…

Ellerinde tapu gibi mesleki belgeleri vardır.

Mesleklerinde kendini iyi yetiştirenler, yüksek lisans doktora profesör konumuna yükselebilirler… Hatta ordinaryüs olabilirler.

Üniversitede bir akademik paye verilir.

Akpınar Üniversitesinin böyle bir payesi yoktur.

Akpınar Üniversitesi insana özgüven kazandırır. Meslek kazandırır. İnsanların ayakları üzerinde durmasını öğretir.

Akpınar Malatya’nın ilk ticari merkezidir.

Ahilik kurallarının tamamı uygulanır.

Çırak kalfa usta sistemi bilfiil geçerlidir.

Eskiden, Malatya’da öğrenciler yaz tatillerinde şubat tatillerinde çıraklık yaparlardı. Ortada gezme şansları yoktu. Spor mahalle oyunlarını fırsat bulduklarında oynarlardı.

Gaye öğrenciyi hayata hazırlamaktı. İlk iş olarak dükkân süpürme dükkânın önünü süpürme ile başlarlardı. Getir götür işleri ile muhatap olurlardı.

İkinci yıldaki çıraklıkta müşteri ile ilgilenme yetkisi verilirdi. Müşteri ile nasıl ilgilenileceği öğretilirdi.

12-13 yaşlarında çocuklar insan sarrafı konumuna gelirler, kimin müşteri kimin müşteri olmadığını tavrından hemen teşhis eder ilgiyi ona göre gösterirlerdi.

Hayatın her türlü durumuna karşı çözüm üretme yetileri gelişirdi.

Sakin özgüvenli bir çocuk bir genç olarak yetişirlerdi.

Burada sadece çalıştığı iş yeri sahibi değil, bitişik dükkân iş yeri sahipleri de çırağın gelişiminde etkili olurlardı.

Öğrenci çocuk yaşta tecrübelerle donanımlı hale gelirdi.

Hayatta işsiz aşsız kalma gibi bir sorunu olmayan cevval insan olurdu.

Üniversiteler bazı meslek dallarına fazla tahsili olmayan, ama konusunda uzman kişilere öğretim görevlisi görevi vererek o insanlardan faydalanıyor geçmişte de böyleydi. Bu günde böyle…

Çünkü o insanlar o mesleğe yıllarını vermişler işleri ile ilgili tüm incelikleri hassasiyetleri en ince noktalarına kadar bilmektedirler.

Bir üniversitenin de böyle insanlardan faydalanması, onların bilgilerini öğrencilerine aktarmalarından daha doğal ne olabilir.

Eskiden Malatya’mızda fazla araba bulunmazdı. Tüm arabalar yurtdışından getirilmiş, bir parçası arıza verdiğinde yurt dışından getirmek zorundaydınız.

Bu durumda araba birkaç ay çalışamaz durumda olacak.

Çözüm Akpınar’da Fahri Çekirdek Amcamızın atölyesinde, torna tesviye tezgâhlarında orijinal parçası gibi havalı çelikten yapılır. Avrupa dan parça istenmezdi.

Rahmetli Fahri Çekirdek amcamız, İsmet Çekirdek Ağabeyimiz alanlarının profesörü olmuşlardı.

Makine mühendisliğinde üst düzeyde ders verecek bilgi düzeyine sahiptiler.

Rahmetli Fahri Çekirdek Amcamız, oğlu İsmet Çekirdek Ağabeyimiz.

Akpınar Üniversitesinin hocaları idi.

Selahattin Alpay Ağabeyimiz çocukluğunda Akpınar’da Sobacı Hacı Dayının yanında çıraklık yapar. Demir aksam soba malzemesi taşır. Dükkân süpürür. Ne iş verilirse yapmak durumundadır. Haftalık ücreti de iki buçuk lira, bu iki buçuk liranın yüzyetmişbeş kuruşunu annesi Emine Teyzeye  verir. Yetmiş beş kuruşunu da harçlık etmektedir.

Bu çalışmalar yaz tatillerinde okul haricînde yapılır.

Selahattin Ağabeyimiz bir gün demir aksamlarını taşırken çok susanır. Akpınar’da Aslanlı çeşmeden kana kana suyunu içer. Yan tarafta Pide fırınından açık ekmek alır. Yarısını yer. Yarısını da sonra yemek için oradaki bir takaya bırakır. Daha sonra ekmeğin yarsını yemeğe geldiğinde takada farelerin ekmeği yediklerini görür ve o günü doymadan geçirir.

Olayı inceldiğimizde şunları görüyoruz.

Kanaatkâr olmayı, hayatın her durumunda, ilerisi için daha dikkatli temkinli olmanın gerekliliğini görmekteyiz.

Selahattin Alpay’ın bu günkü konumu kanaatkâr temkinli olmakla başlar. Saygıda sevgide hürmette kusur etmeyen beyefendi kişiliği ile Malatya’nın Türkiye’nin sevgisini saygısını kazanmış bir kişiliğe sahip olduğunu görmekteyiz..

Akpınar Üniversitesi mezunudur.

Malatya’mızın Ünlü Helvacısı Hakkı Kayısıcı ile Malatya’mızın Harman Makinesi Ustası İmalatçısı Tevfik (Harut) Çizmeci arkadaşlar, zaman zaman bir arada olurlar. Yedikleri bile ayrı gitmez.

Tevfik Çizmeci bir arkadaşıyla ortak yürüttüğü atölyesini, ortağı ile anlaşamayınca ortağına bırakır ayrılır.

İşsiz güçsüz kalmıştır. Malatya’mızın ünlü harman makinesi ustası.

Bunu öğrenen arkadaşı Hakkı Kayısıcı şöyle der.

Tevfik benim Akpınar’dan Arasa’ya geçilen yerde dükkânım var. Git o dükkâna atölyeni kur işlerine devam et.

Tevfik Amca o dükkâna atölyesini kurmuş, atölyesinde Harman Makinesi, ağaçtan yapılan yaba benzeri tarım aletlerini üretmişti.

Bu atölye bizim evimizin dükkânımızın bitişiğinde olduğu için iyi hatırlıyorum.

1966 yılına kadar devam etti.

1966 yılında Malatya’nın yeniden kentleşmesi nedeniyle eski binalar yıkıldı.

Tevfik Amcanın da atölyesi nasibini aldı.

Bir arkadaş düşünün,  Malatya’nın Merkezindeki dükkânı yıkılana kadar arkadaşından hiç kira almamış. Arkadaşlığını dostluğunu her şeyin üzerinde tutmuş…

Helvacı Hacı Hakkı Kayısıcı, Allah rahmet eylesin mekânı cennet olsun.

Tevfik Çizmeci’nin torunu Değerli Arkadaşım Sarkis Çizmeci anlatmıştı.

Konuyu değerlendirecek olduğumuzda;

Arkadaşlığın dostluğun ne kadar değerli olduğunu, arkadaşını sahiplenmenin doruk noktasını görüyoruz.

Bu gün Malatya yöresinde civar illerde ağaçtan yapılmış eski bir Harman Makinesi gördüğünüzde bilin ki, Tevfik Çizmeci ‘nin imalatıdır. Allah rahmet eylesin.

Akpınar Üniversitesinin iki önemli insanını da yâd etmiş oldum.

Akpınar Caddesinde Önce Abuzer Akpınar’ın lokantasında odun ateşinde yapılan dönerin kokusu yüz metre ileriden insanın burnuna gelirdi.

Neden mi? Bir defa kekik yiyerek kokulu güzel otlar yiyerek yayılan davarların etinden yapılırdı. Et güzel işçilik de güzel olunca dönere doyum olmazdı.

Daha sonra Abuzer Akpınar’ın lokantası yıkıldı. Yerine yeni bir lokanta yapıldı. Yanına İbrahim Perk de bir lokanta açtı.

Dönerci sayısı caddede ikiye çıktı. Döner ustası yanına bir garson alır. Kasap dükkânlarını tek tek gezer nerede döner olacak et varsa, genelde Toklu( erkek koyun) veya kısır Koyun etini tercih ederdi. Hiçbir kasaba bağlı kalmazdı. Bu nedenle en güzel döneri yapardı.

Rahmetli Abuzer Akpınar’ı, Rahmetli İbrahim Perk’i, rahmetle anıyorum.

Malatya’mızda elektrik malzemesi, tüp gaz dediğimizde ilk hatıra gelen firma Cumhuriyet Çarşısının başında bulunan Edison Firması.

Edison Firmasının sahibi Ohannes  Öz Ağabeyim Yeni Hamam Mahallesinde otururdu. Mahallemizin insanı idi.

Yeni Hamam Mahallesinin yüzde otuzu Ermeni Komşularımızdan oluştuğu için, biz onların Paskalya Bayramlarında onlara giderdik. Cacık yumurta çörek ikram ederlerdi. Onlar da bizim bayramlarımızda bize gelirlerdi. Gerek Ramazan bayramımızda gerekse Kurban Bayramımızda…

Şu anda Malatya’da olmazsalar da arar bayramlarımızı kutlarlar. Bizde onların Paskalya Bayramlarını kutlarız.

Bu seneki Kurban Bayramında Ohannes Ağabeyim California’dan Los Angeles dan aradı. Bayramımızı kutladı.

Bir hayli muhabbet ettik.

İşlerinin nasıl olduğun sordum.

Şunları anlattı.

Malatya’da Edison Firmasını çalıştırırken Akpınar’a gelir döner yerdim.

Döner ustalarından döneri nasıl yaptıklarını en küçük inceliğine kadar öğrenmiştim.

California ya gediğimde Los Angeles yerleşmeye orada bir dükkân kiralayarak döner işi yapmaya karar verdim.

Akpınar’da öğrenmiş olduğum döner yapımını burada gerçekleştirdim.

Dükkânım fazla büyük değil ama işlerim güzel.

Ohannes Ağabey de Akpınar Üniversitesi mezunu

1972 yılına kadar esnafların sosyal bir güvenceleri yoktu. 1972 yılında Bağ-Kur kuruldu. Esnaflar Bağ kurlu yapıldı. Sosyal güvenceye kavuştular.

Esnaflar yaşlanıp iş yapamaz hale geldiklerinde, bir gelirleri de yoksa esnaf mağdur edilmezdi.

Çevredeki esnaflar kimselere hissettirmeden kendi aralarında yardım toplayarak görüntü vermeden, mağdur olan esnafın ihtiyacını görür. Onun eski günlerindeki gibi yaşamasına destek olurlardı. O esnafa verilen desteği kimseler bilmezdi.

Çevredeki mağdur insanları gözetmek kültürümüzde dinimizde mevcut…

Akpınar’da bu güzelliklerin tamamı uygulanırdı.

Çocukluğumda tesadüfen rastladığım bu olaydaki kişileri zikretmem mümkün değil, bende kalmak zorunda.

Bilhassa Kasap Esnafından mağdur olup çalışamayanlara destek noktasında gördüklerim oldu.

Desteklerini esirgemeyen esnaflar rahmetli oldular. Allah onlardan razı olsun.

Saygılarımla.

  

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.