ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Kara trenler unutuldu. Hızlı trenler var.Anıları da hızla kayboluyor.

1967 yılı ODTÜ de öğrenciyiz. Sömestir tatilinde Ankara'dan Malatya'ya 1 Haftada gidebildik

Sömestir tatiline gitmek için günler öncesinden kuşetli vagonlar için biletler aldık. Hatırladığım kadarıyla 10-12 kişi vardık, Aklımda yanlış kalmadıysa Osman Bülent Alpay ,Kubilay Gürcan Civaner, Naci Atakan, Suzan Aydınoğlu, Sevgi Kaya gibi isimler kalmış.

24 bilemedin 36 saat sonra Malatya da evimizde olacağız, Ona göre yiyecek içeceklerimizi aldık. Günü ve saatı gelince heyecan ile trendeki kompartmanımıza yerleştik, biraz tehirli de olsa sonunda yola koyulduk, Neşemiz yerinde, şakalar yaparak yol alıyoruz, Kuşetli yatağında uyuyanlarımız da var okuyanlarımız da var. Güzergahımız Ankara-Kayseri-Sivas-MALATYA.

Bir süre sonra trenimiz durdu. Uzun Bir süre durunca sorduk, araştırdık kar yolları kapatmışmış. Güzergahımız değişti, Adana üzerinden gideceğimiz söylendi. Adana üzerinden de her istasyonda dura kalka KADİRLİ ye kadar gittik. Kadirli de ileride yollar kapalı,açılıncaya kadar burada kalacağız denildi. Yakıt tasarrufu için Trenin kaloriferi de kapatıldı, hava soğuk, O zamanlar kızlarımız yırtık, eski püskü kotlar giyinmez, ütülü etekler giyerlerdi, üşüdükleri için ve kuşetli yatakta, kompartmanda rahat hareket edebilsinler diye onlara erkek pantolonlarımızdan verdik. Yiyeceğimiz tükenmişdi. Alışverişe çıktık... Bizim trenden başka trenlerde orada kalmıştı. Fırsat bu fırsat diyenler bir saat içinde 50 kuruşluk ekmeği 150 kuruşa çıkarınca yolcuların tren görevlilerine baskısı sonucu Adana'ya döndük.

Adana da hava güzel, trenimizin muhtemel kalkış saatını öğrenip, Kubilay'ın temin ettiği anahtar ile kompartmanlarımızı kilitleyip güvenle şehirde, parklarda gezip, Seyhan barajına gidip donla yüzüp gelip trende yatıyoruz. Sanırım 3 gün kadar bu böyle devam etti.

Birçoğumuzda para bitti. Ortaya bir şapka koyduk, herkes cebindeki parayı oraya attı. Bir görevli tayin ettik,harcamaları ona yaptırdık.

Sonunda trenimiz hareket etti 1 gece Fevzipaşada kaldık, bir gece Adıyaman Gölbaşı garında kaldık. Ortak şapka kasasında para bitti bitecek. Gölbaşında uçaktan helva ekmek atıldı o da göle düştü,elimize geçmedi.

Benim Halam oğlu Nurettin abi Adıyaman Gölbaşı garında dizel makinistiydi. Daha önceki yıllarda gidip 1-2 gün kalmıştım. Gece karanlığında tahminen evin olacağı yerden gördüğüm ışığa doğru göğsüme kadar gelen karları yararak evi buldum. Ben ısınırken bir tava kavurmalı bulgur pilavı hazır oldu, ekmekler, kaşıklar ile bohçalandı, getirdim arkadaşlar yediler. Sabah ile birlikte Nurettin abi fırından aldığı sıcak pideler ve helva paketiyle geldi bizi doyurdu,

Karayolu ile gelebilen bazı aileler çocuklarını arabalarına alıp götürdüler, Biz de akşama doğru, tatilin yarısını yollarda geçirmemize rağmen sağ salim Malatya garına kavuşmanın sevinci ile valizlerimizi almaya başladık. Naci'nin güzelim süslü kılıfı olan valizini bulmak mümkün olmadı. Hırsızların da kompartman anahtarı varnış demek çalmışlardı...O gün hep üzüldük ama Ankara'ya döndüğümüzde Naci ile "oğlum hırsızlar bizim valizlere tenezzül etmemiş,adamlar hedefi 12 de vurmuşlar" diye epey gırgır geçmiştik..

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.