ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013


Çocukken cebinizdeki bozukluklarla bakkalınızdan “gaynana şekeri” alıp yemeyeniniz var mıydı? 
Hiç sanmıyorum bizim dönemde yaşayıpta o muhteşem lezzeti tatmayan çocuk yok gibidir, hem “gaynana şekeri” yemeyen çocuğa çocuk mu derim ben..! 
Bilmem artık kaçınız hatırlar kaçınız bilir,
Bilenler bilmeyenlere anlatsın, çünkü tarifi yok bunun.
O dört köşe şekeri ağzınıza attığınızda, o muhteşem kokusu ve o tarifsiz tadı insan beyninde seratonin, dopamin, endorfin ne kadar mutluluk hormonu varsa hepsini birden üretirdi..!
Bakkal amcalarımızın, kullanılmış defter yapraklarından yapılan “küllah” ın içine koyduğu “gaynana şeker”lerini nasıl iştahla yerdik, hiç unutamıyorum. 
Şimdi bu lezzet var mı? 
Belki vardır, bilmiyorum ama ben aynı tadı bulabilir miyim diye endişe ediyorum.
Bir başka unutamadığımız lezzet de bakkallarda kilo ile satılan “piskevüt” ler değil miydi? 
O dönem, şimdiki gibi çeşit çeşit paketlenmiş “piskevüt” var mıydı? 
İnanın hiç paketli piskevüt hatırlamıyorum, tek hatırladığım, büyük teneke kutular içinde muhafaza edilen piskevütlerden alıp, yanına da, 32 dişe keman çaldıran Demir gazozu açtırmak ve büyük bir iştahla yemekti. Piskevüt yemek bile bizim için çok büyük bir mutluluktu, fazla seçeneğimiz de yoktu zaten. Şimdiki gibi tostlar, hamburgerler, çeşit çeşit kekler, cipsler, paketlenmiş peynirler, tadelleler, şokellalar, vs henüz tedavülde değildi. En pahalı ve lüks yiyeceğimiz gazoz ve piskevüttü..! 
Onun haricinde de ya anamızın verdiği salçalı ekmeği veya pendir koyup yaptığı dürümü iştahla yerdik. En büyük lüksümüz kırmızı kumaş boyasıyla boyanan haşlanmış yumurtayı, sıcacık ince tırnak açık ekmeğin arasına koyup, üstüne yeşil soğan ve maydanoz ekleyip, biraz tuz biraz kırmızı biberle harmanlayıp, dürüm yapıp afiyetle yemekti. 
O günleri bir an hatırlayın lütfen bu yedikleriniz kağıt kebabından daha lezzetli gelmez miydi size?
Geçenlerde, İstanbul’da bir pastanede “Elmalı şeker” e rastladım..!Çocukluğumun elmalı şekerleri gibi lezzetli mi? Diye, merak ettim. 
Albenisi çok fazlaydı, elma’sı kocamandı, tahta olan çubuklar yerini renk renk plastik çubuklara bırakmıştı, şekerin kırmızısı daha bir canlıydı. Ama şekeri o kadar kalındıki, kesmekte çok zorlandım. Yemek için uzun süre uğraştım ama başaramadım. 
Şimdi düşünmeden edemiyorum, acaba “elmalı şeker” mi değişmişti yoksa benim dişlerim mi zayıflamıştı..! 
Sorunun doğru cevabı her ikisi de...
Bir de “horozlu şeker”lerimiz vardı. Harbiden horoza benzerdi. Ya o, çoğunuzun unuttuğu, incecik beyaz kağıtlara sarılı upuzun bonbon şekeri, saf şekerden yapılan muhteşem tat değil miydi? Çağayken onları da çok severdik. 
Her mahallenin bir dondurmacısı vardı. Bizim mahallenin dondurmacısı Abdo dayıydı. Evinde yaptığı mis gibi katkısız dondurmayı el arabasına yerleştirip Gazi ilk okulunun önünde satış yapardı. Yirmi beş kuruşluk dondurma aldık mı bizden mutlusu olmazdı. 
Abdo dayı yazın dondurma satar kışın ise boş oturmaz, alıç, davin yemişen satardı. Çay bardağı ölçü birimiyle..! satılan davinleri iştahla yer, çekirdeklerini de davin atacağıyla birbirimize atardık,
Şimdiki çağalara bizim zamanımızda sokakta kaynamış nohut satıldığını söylesek ve bizim de bunu çok sevdiğimizi üzerine tuz döküp “küllah küllah” yediğimizi söylesek ne düşünürler acaba? 
Şimdilerde çağalar nohutu evde yemiyorlar..!
Bembeyaz giysisiyle ve o muhteşem göbeğiyle hafızalarımıza kazınan, Hüseyin ustanın yaptığı ve “bademli” diye sattığı Şam tatlısını, şimdi adına beze denilen bizim “tavuk sütü” diye bildiğimiz yumurtanın akından yapılan tatlıyı, renk renk pamuk şekerini, Ramazan’da satılan yağlı çöreği, sıcacık “küncülü” mis gibi kokan simitleri, kırık leblebileri, leblebi tozlarını, mis gibi toprak kokan kenger sakızlarını, Arap kızlı “Naba”, “Mabel” ve “Lion Gum sakızlarını nasıl unuturuz.
Alacak çok fazla şeyimiz yoktu belki ama, 
Dolu dizgin umutlarımız, ve hayallerimiz vardı...
Şimdi...
Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına...

Fotoğraf açıklaması yok.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.