ALTIN
 2.104,05
DOLAR
 31,3822
STERLİN
39,7428
EURO
 34,0576

Malatya’da, 1966 yılında, Renkli Sinema’daki kurultay toplantısında tanıdığımız edebiyatçılardan biri de Şükran Kurdakul’du. (1927- 2004). Doğrusu bu şair, yazar, edebiyat tarihçisi, yayıncı, bilge adamı pek de tanımıyorduk... Onu tanımak için Babıali kaldırımlarını çiğneyecek yıllara varmamız gerekiyormuş.
Yetmişli yılların başında, Kadıköy’de bir edebiyat dergisi yayımlanırdı: “Yansıma.”  
O dergide yayımlanan ilk hikâyem ilgisini çekmiş, tanımak, bir anlamda da testten geçirmek istemişti üstat. Dergi sahibine söylemiş. Kadıköy’e bir uğradığımızda bizi ona tanıştırdı dergi sahibi. Kendisini Malatya’dan tanıdığımızı söyleyince, daha bir sempati duymuştu sanki.
Usta kırklı yaşlarındaydı henüz. Sahibi olduğu Ataç Kitabevi’ni tam kapatmamış, hem deposundaki kitapları tüketmeye çalışıyor, hem de kendi kitaplarını yayımlıyordu... 
Haftada iki gün Kızıltoprak’tan Babıali’ye iniyor; vapurdan çıkınca Cağaloğlu Yokuşu’na yöneliyor. Bu arada mutlaka Sirkeci’inin ayak esnafından yasemin ağızlık alıyordu.
Görmüş geçirmiş, TCY’nin ünlü 142. Maddesinden hapse girmiş, kütüphaneler dolusu kitap devirmiş, ciltler dolusu kitap yazmış, sakin, soğukkanlı, ölçülü, hesaplı bir ağabeyimizdi. Arada bir bizleri alıp meyhaneye götürür, ağabey sıfatıyla içki ısmarlardı. Masada ne meze olursa olsun, asıl onun söyleşilerinin tadına doyulmazdı! Biz merakla konuları deştikçe o da tatlı tatlı anlatırdı.
Bir gün yine bir söyleşi sırasında ona, çalışmak istediğimi,bana iş bakmasını rica etmiştim. Kendimce çalışarak okumak, babama yük olmamak istiyordum. İlgilendi:
“Ailen sana para göndermiyor mu?” diye sordu sakince.
“Gönderiyor.”
“Babanın mali durumu uygun mu?”
“Uygun.”
“E, niye çalışmak istiyorsun? Sen hikâye yazıyorsun. Bu iş değil mi? Madem ailenin durumu uygun, bırak seni desteklesinler...”
Kurdakul’un bu öğüdü hiç aklımdan çıkmayacaktı.
Ne zaman karşılaşsak, ne zaman kendisine gereksinim duysak, hep sevecen ağabeyimiz ve dostumuzdu... 
12 Eylül döneminde, Sıkıyönetimce kitabım toplatılıp hakkımda dava açıldığında (kendi de TYS yöneticiliğinden yargılanıyordu) beni arayarak “sakin olmamı, bu dönemin geçeceğini” söyleyecekti.
Bir keresinde de beni birilerine tanıştırırken “Oğlumuz” diye söz etmesi, gerçekten gurur vericiydi!

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner43