ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Endüstriyel bir devrim diyebileceğimiz “nano teknoloji” 21. yüzyıla damgasını vuracak, insan yaşamını önümüzdeki birkaç yıl içinde yeniden dizayn edecek gerçek bir devrimdir.
Nano teknoloji ne menem bir şeydir, dilerseniz biraz açıklayayım.
Önce “nano” ne demek oradan başlayayım;
Nano, bir teknik ölçü birimi olarak kullanılır, herhangi fiziksel büyüklüğün milyarda biri demektir. Bu ölçeği daha basit anlatmak gerekirse, bir nanometrenin boyutunun bir metreye oranı bir bilyenin boyutunun dünyaya oranıyla aynıdır veya 1 nanometre ortalama insan saç kalınlığının 1/40.000’i kadardır.
Bir makine mühendisi olarak idrak etmekte zorluk çekiyorum.
Ne kadar müthiş bir olay değil mi? Sanıyorum siz de anlamakta zorluk çekiyorsunuzdur.
“Nano teknoloji” ise insan gözünün görebileceğinin çok çok ötesinde minyatürleşmiş maddelerin imal edilmesi, araştırılması ve bunların insan ve insan sağlığı için kullanılması için yararlanma teknikleri üzerindeki tüm çalışmaların adıdır.
Örneğin; Proteinlerin doğrudan elektriksel tespitini ve bireysel virüslerin seçici algısını tespit eden, vücuttaki merkezi sinir sistemi ve beyindeki sinir hücrelerinin elektriksel hareketlerini tespit eden cihazları geliştiren bir devrimin adıdır.
Daha anlaşılır bir ifadeyle, Nano teknoloji, maddelerin yapılarına atomik düzeyde müdahale ederek maddenin molekül yapısındaki değişikliklerle bambaşka maddeler ve ürünler geliştirmeyi amaçlayan, mühendislik ve kimyanın oluşturduğu hibrit bir bilim dalıdır...
Bu önemli çalışma son zamanlarda dünyanın önemli ülkelerinin sivil-askeri, bilim ve teknoloji stratejilerini belirler hale geldi.
Özellikle tıp dünyasında Nano teknoloji, tıbbi görüntüleme, farmakoloji, mikrobiyoloji, yaraların çabuk iyileştirilmesi, dokuların yenilenmesi, bazı kronik hastalıkların tedavisi uygulamalarına girmeye başladı.
Amerika’da Başkan Bill Clinton göreve başladığı 1993 yılında, vizyon sahibi danışmanlarının telkinleriyle “Nano teknoloji” yi en öncelikli alan ve en çok desteklenen program yaptı.
Bugüne gelecek olursak, Amerika 3.7 milyar dolar, Avrupa Birliği 1.2 milyar dolar, Japonya 750 milyar dolarlık yatırım yaparak bu rekabette acımasız bir yarışa girmiş durumda. Bu ülkelere Rusya, Çin, Güney Kore ve İsrail’i de ekleyebiliriz.
Sözün özü;
Devlet ya da devlet büyüklüğündeki işletmeler artık nano teknolojiyi bir adım ileriye götürecek atılımlar içinde olmak zorundadırlar. Ya bir adım ileri ya da yüzlerce adım geriye düşeceklerinin farkına bir an önce varmalılar.
Ülkemiz geçmişte hemen hemen bütün sanayi devrimlerine uzak kalmış, daha sonra onların mamullerini ithal için çok fazla kaynak harcamak zorunda kalan bir ülke konumundadır. Bu nedenle kaynaklarımızı ve enerjimizi saçma sapan konularla harcayacağımıza bir an evvel bu önemli konuya eğilmemiz gerekir.
Nano teknolojiye sahip çıkan mutlaka kazanacaktır.
Boşuna yazdığımı biliyorum. Geçen bir yazımdan dolayı yorum yapan biri “sen ne diyon be dayı” demişti!
Ama yine de yazalım bulunsun. İlerde biz söylemiştik diyebiliriz.
Selam olsun Malatya’mın bilime saygı duyan insanlarına...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.