ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Çağalığımızda belki velesbitlerimiz, şarjlı tayyarelerimiz yoktu ama biz uçuracağh bi şeyler bulur, kağıttan uçurtmalar yapar yine uçururduğh.
Velesbite binemesek de deynekten yaptığımız atlarımıza binerdik ya...
Bilgisayar oyunlarımız yoğhtu belki ama sülü deynek, uzun eşşek, hombeg oynar sağlıklı olur, obezite nedir bülmezdik.
Şindiki çağalar, bilgisayarda adam vurup can yağharken, biz de yakan top oynarken can yağhardığh.
Şindiki çağaların tadını bilmediği, horoz şeker, kaynana şekeri ve elmalı şekerleri afiyetle yerdik
Gız çağaların bebekleri bezden, erkek çağaların tabançaları tağhtadan olurdu.
Koyunun çene kemiğinden bile tabanca yapardığh.
Kömür garasıyla yollara resim yapardıgh.
Şindiki çağalar defterlerine kenar süsü yapıylar mı acaba? Biz yapardığh çünkü...
Haa bi de özelliknen gız çağalar hatıra defteri diye bi şey yazdırır, o defteri de bir sır gibi sağhlarlardı. Şindi nereye yazdırıylar acaba?
Gonşuda bişen, bize de düşerdi. Tabii ki biz de bişen de gonşuya...
Balkonda manğal yahğmağh çoh ayıp sayılırdı. Fakır fukaranın nefsi galır ha denirdi.
Rahmetlik böyüganam;
-"Ekmek bile getirseniz, açuğhta getirmeyesiniz haa" diye tembih ederdi bize.
Mahallemizde kim alevi kim sünni bülmezdik, Ermeni gonşularımızınan gül gibi geçinirdik. Zengin, zenginünen, fukara, fukaraynan gonşuluğh etmezdi. Zengin fakır gaynaşmış bir halde, herkes birbiriynen yarenlik ederdi.
Dertlilerin derdiyle ilgilenilir, neşeleriyle neşelenilirdi.
Çağaların mahallede cığara içmeleri mümkün müydü? Cığarayı sağhlamağtan avuçlarımız yanardı. Hele hele babasıynan gadeh galdıranlara "uy anam bunlar çoğh asortik olmuş" denirdi.
Bayramlar, bayram tadında kutlanırdı. Uzaktaki hısım akraba ve dostlara tebrik kartı gönderilir, tebrik kartlarına da herkesin yazdığı klişeleşmiş mesajları değil içimizden gelen sevgi sözcüklerini yazardık.
Uzun gış gecelerinde, guzineli zobalarda neler yapılırdı neler. Matallar aynatılır, çağaların hayal dünyası gelişirdi. Şimdi ki ne idüğü belirsiz hastalıklı ruh haline sahip kişilerin yazdığı ve izlettirilen dizilere bakınca masalın kıymetini çok daha iyi anlıyorum.
Burası Şehit Kemal Özalper Erkek Sanat Enstitüsü eğitim Radyosu diye başlayan bizim dediğimiz radyodan istek yapar, mahalli sanatçıları burada dinlerdik.
TRT kurumunun Radyosundan arğhası yarınları dinler, arğhasını da merağhnan beklerdik.
Daş plaktan Müzeyyen Senar'ları, Hamiyet Yüceses'leri, Safiye Ayla'ları dinlerdik.
"Neremi neremi" diye başlayan şarkılar ve şarkıcılar, dinlenmezdi.
Belediye Başkanları, milletvekilleri halkın içinde dolaşır, koruma nedir bilinmezdi.
Birileri geldiği zaman, yollar kapanmaz, vatandaşa zulüm edilmezdi.
Okul ödevimizi yapmadığımız gün öğretmene;
-Örgetmenim ağhşam aletirikler kesildi, veya
-Örgetmenim ağhşam misafir geldi, ödevimi yapamadım derdik nedense bu mazaretler hep makul karşılanırdı.
Fırından aldığımız mis gibi goğhan, sıcacığh açığh ekmegin yarısını yolda yemeden eve getirmezdik.
Dostluğh ve arğadaşlığh asansörde eyi günler demekden ibaret değildi. Selam vermemek için gafasını eğen, gözlerinize bağhamayan eblehler yoktu.
Güleryüz sadakadır diyen bir dinin mensupları, güller açan yüzlerinde bol bol sadaka dağıtırlardı.
Şimdi güzel Malatya'mda herkes yorgun,
Herkes yoğun,
Mahşeri kalabalıkta
Herkes yalnız ve tek başına...
Ahhhh eskimeyen gönlüm ahhh...
Belki de modern olamayışım, eskiye olan özlemimdendir
Bilmem...
Selam olsun Malatya'mın güzel insanlarına...

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.