ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Bizde köy vatan demektir. Köy kalkınırsa vatan kalkınacaktır. İşin değeri ve büyüklüğü buradan geliyor.

1923'te Cumhuriyet kurulurken Türkiye nüfusunun yüzde 80'i köylerde yaşıyordu. Bu köylerin yaklaşık yüzde 90'ında okul yoktu. Başka bir ifadeyle 40 bin köyün yaklaşık 35 bininde ne okul ne de öğretmen vardı.

Osmanlı'da kaderine terk edilen köylüye Cumhuriyet sahip çıktı. Cumhuriyeti kuranlar,Başöğretmen Atatürk önderliğinde okulsuz on binlerce köye okul ve öğretmen götürdü. Bu okullarda köy çocuklarına hem okuma yazma öğretildi, hem de köylüye sağlık, tarım, ekonomi, kültür, sanat konularında temel bilgiler verildi. Köy Eğitmenleri ve Köy Enstitüleri projeleriyle tarihimizde ilk kez köyleri, öğretmenler şekillendirmeye başladı. Aydınlanma köyden başladı.

Köy Enstitüleri tarım, hayvancılık,el sanatları ile üreterek Devlete fazla yük olmadan kendi binalarını yaptılar,ektiler,hasat ettiler,konserve yaptılar,peynir yaptılar kısaca ürettiler katma değer yarattılar.Döner semaye , kooperatif kurdular. Edebiyat, müzik, folklor öğrenerek öğrencilerine öğrettiler.Ancak Türk Halkının aydınlanması dan rahatsız olan büyük toprak sahipleri ve politikacılar kapatarak Öğretmen okullarına dönüştürdüler. Öğretmen okullarının 1976 yılında kapatılmasına kadar köy Enstitülerilerinden dönüştürülen Öğretmen okulları da Köy Enstitüleri dönemindeki kadar olmasa da tarım hayvancılık el sanatları atölyelerini kullandılar.Müzik ve folklorfa, sporda örnek okullar olarak. Milli Bayramların kutlamasında her zaman baş rolde oldular.

Mili Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürünün 09.06.2014 tarihli yazısı ile Anadolu öğretmen liselerinin fen liselerine, sosyal bilimler liselerine, Anadolu Liselerine dönüştürüldü.

Türk milli eğitim sistemi içerisinde Öğretmen yetiştirme konusunda 165 yıllık bir geçmişe sahip olan Anadolu Öğretmen Liseleri Tarih oldu. Öğretmen yetiştirme görevi Eğitim Enstitülerine, sonra üniversitelerin Eğitim Fakültelerine verilmiştir.

Karanlıktan aydınlığa yürümek için. Devlet Anadolunun en ücra köşelerine kadar

Kimi taştan, kimi kerpiçten , kimi barakadan binlerce, imece ile okullar açıldı. Bayrak direkleri ağaçtan ,demirden dikildi, bayraklar çekildi. Açılan bu okullarda her yanı dolduran zil, İstiklal marşı , türkü sesleri, çocuk cıvıltıları yıllardan beri hareketsiz yatan köylere canlılık getirmişti...

Köylerde halkın yoksulluğunu duyuyordu öğretmenler. Zengin, fakir çocuklarına tam bir eşitlikle alfabe öğretiliyordu.

Emperyalist bir propjeyle önce tarımı bitirildi. Hayvancılığı bitiririldi. Fabrikaları kapatıldı. Göç başladı.Köyleri insansızlaştı. Köy okulları birer birer kapandı. En sonunda taşımalı eğitim başladı.Böylelikle eğitim yuvaları atıl duruma düşmüştür.

"Yani, Büyükşehir kapsamı ile tarihin derinliklerinden gelen, esasen tüm insanlığın kaynağını , kültür ve geleneğimizin temel taşlarından biri olan "KÖY" kavramı ortadan kaldırılarak, dağın tepesindeki, ovalarda, vadilerde, ormanın içindeki yerleşim yeri olan köylerimiz "MAHALLE" yapıldı. Tarihi bir kurum ve kavram ortadan kaldırıldı.

Köylerin adının mahalle olması bile yakışmadı, kabul görmedi. Halk yine" köyümüz" diyor." Mahellemiz " diyeni duymadım.

Türkülerimiz de, masallarımızda, öykülerimizde , şiirlerimizde tarihi vesikalarda yazıtlarda , nüfus cüzdanlarımızda köyümüz ve köyümüzün adları.

Evet. Köylerimiz “köy,” mahallelerimiz “mahalle” olarak kalmalı, bu kavram yok edilmemelidir.

Şimdi paslı bayrak direklerinin nöbet beklediği boş köy okulları olduğu gibi duruyor .

İstiklal marşı , öğrenci andı çoğu köylerin dağlarında yankılanıyordu. Milli gün ve bayramlar kutlanıyordu.Minik yüreklerin, tebeşir tozlu hayallerini saklıyorlar.

Sonra ne oldu biliyorsunuz. Köy okulları kapandı.Taşımalı eğitim bir zaruretten doğdu, bir okulda 3 öğrenci diğer okulda 5 öğrenci olunca hepsini bir araya toplayalım, merkezi yerlerde eğitim görsünler mantığıyla kuruldu. fakat bu süreçte ekonomik olarak bir katkı sağlandıysa da öğrencilere verimlilik açısından bir fayda sağlamadı.

Bazı köylerde hiç okul olmazken, bazılarında ise, sadece ilkokul bulunuyor. İlkokulu bitiren öğrenciler, taşımalı sistemle ilçeye ya da faklı köydeki okula gitmek zorunda kalıyor. İlçeye yakın köylerdeki öğrenciler, ilçe merkezindeki okullarda, ilçeden uzak olanlar ise, kendilerine en yakın olan bir okula kayıt yaptırıyor.

Köy okullarının kapatılması konusunun kapatılmaların köy üzerindeki sosyolojik, demografik ve ekonomik etkilerini düşünmeden, sadece eğitim açısından değerlendirilmesi tüm bu sebeplerden dolayı son derece yanlış...

Özellikle kırsal kesimlerde yaşayan çocuklarımız evlerinden kilometrelerce uzaktaki bir okula gönderilmekte ve zor koşullar altında bin bir güçlükle eğitim mücadelesi vermektedir.

“Her Köye Bir Okul” projesini uzun yıllar uygulayan ülkemizde, taşımalı eğitim sisteminin getirdiği zorluklarla köylerdeki çocuklarımızın adeta geleceği karartılmaktadır birçoğu da eğitim hakkından mahrum bırakılmaktadır.

Günümüzde eğitime özel okulculuk, dinselleştirme penceresinden bakan anlayışa karşı Köy Enstitüleri , öğretmen okulları eğitime toplumsal yarar ve halk çocuklarının “eğitim hakkı” penceresinden bakıyordu. Köy Enstitüleri laik, demokratik, karma bilimsel eğitimi temel almıştı. Köy çocukları enstitüde bilimsel bilgiyle tanışıyor, rasathanelerde ölçüm yapıyorlar, iş içinde eğitim ilkesiyle hayatın gerçek problemleriyle, demokratik kültür sanat ortamıyla kendilerini yeniden yaratıyorlardı. Köy Enstitülü öğretmenler bu kazanımlarıyla Anadolu’da ışık saçan öğretmenler olmuşlardır.

Köy okullarını kapatıp şehirlerde, ilçelerde tarikat, cemaat yurtlarına okullarına mecbur bırakılan bir nesil hebaa oldu.

O köy için o küçücük okul, dünyaya açılan bir pencere, geleceğe giden güvenli bir yoldu. Bir çok çocuk bu yoldan ilerleyerek güzel yerlere ve yaşamlara ulaşabildi.

Taşımalı eğitim devlet bazlı ücretsiz bir uygulama. Aileler taşımalı eğitimde belirli bir ücret ödemezler. Öğrencilerin ulaşım ve öğle yemeği ihtiyaçları devlet tarafından karşılanıyor. Dolayısıyla devlet bu konuda gerekli yardımı sağlıyor ama.Taşımalı eğitimden dolayı köy ilkokullarının kapatılmasını doğru bulmuyorum. Çocukların kendilerine yakın okullarda köylerinde eğitim görmelerini daha sağlıklı buluyorum. Çünkü çok uzak yerlerden gelen öğrenciler uzun seyahatler yapıyorlar. Okula geldiklerinde yorgun öğrencilerle karşılaşıyoruz. Bir de çocukları kendi mekânlarından çok uzak bir yere götürdüğünüzde kendilerini oraya ait hissetmeyebilirler. Taşımalı eğitime ya da birleştirmeli sınıf uygulamasına gitmeden öğrencilerin evlerine yakın bir okulda okumaları sağlanmalı bir şekilde.

Öğrenci sayısı 10'un altına düşen köylerde taşımalı eğitime geçilmesi sonucu boş kalan okul binaları kaderlerine terk edilmiş.Boşaltılan Köy okullar hakkında araştırma yapmak için bazı köylere gittim.

Kapatılan okullara sahip çıkılmadığından

okul binaları bakımsızlıktan yıkılmaya yüz tutmuş ,çatıları çökmüş, değişik amaçlarla kullanılır olmuş.

Her düşen bir parçada anılar da yok oluyordu. Okulla birlikte köyün geçmişi, okulda okuyanların anıları da bir bir yıkılıyordu.

Bir zamanlar öğrencilerin okul hayatlarına başladığı ilk adres olan şimdilerde samanlık , depo, ahır olarak kullanılıyor.Ne bekliyorsunuz. Şöyle bir dolanıyorsunuz okulun etrafında. Her yer kurumuş , ağaçlar, otlar . ..

Köylerde kullanılmayan tüm okul binaları bu halde. Okulların hepsi perişan. Milli servet heba oluyor. Bu binalara bir çözüm bulmak gerekiyor.

Okulların bir kısmı depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yık-yap projesi kapsamına alınmış, bu kapsamda yıkılan okulun yerine öğrenci olmadığından yenisinin yapılmamaktadır.

Okulların kapanmasının köyler üzerindeki bir başka etkisi de genç, çocuklu ailelerin şehre göç etmesi, dolayısıyla da kırdan kente göçü hızlandırması. Göçün artması sadece nüfusla ilgili değil, köyün ekonomisi ile de ilgili bir durum.

Binlerce köy okulumuz kaderine terk edilmiş ve içler acısı durumda. Ben her gittiğim köyde okulları bizzat ziyaret ettim, fotoğraflarını çektim. kapatılan köy okullarıyla ilgili medyada Bakanlıktan gelen yazıda, ‘kiralamak veya kullanmak isteyen olursa, bakım-onarımını yapmak kaydıyla kullanabilir’ diyor.

bu okulların en iyi şekilde değerlendirilmesi ve kaderine terk edilmemesi için :

köy okullarında öğrenci kalmadığından, orada bulunan okulları halkın ve kamunun yararına olabilecek çalışmalarda kullanabilir.

Köy yaşamının bir kültür olduğu bilinmeli muhtariyla, bilge büyükleriyle öğretmeniyle , ögrencisiyle , imamı ,dedesi , papazı ürettikleriyle gelenek ve töreleriyle ..

Kapanan köy okullari , sağlık ocakları insanlarıda şehirlere mahkum etmis köylerde sadece yaşlılar , birde cemaati olmasa da cami imamları kalmış.

Köy okullarının köylüler tarafından devletimizin desteğiyle ayağa kaldırılmalı .

Yerel Yönetimler’in bu konuda gerekli hassasiyeti göstermelerini ve bu konuda çalışma başlatmaları gerekmektedir.

Muhtarlık , Köy evi, köylünün müzesi ,kültür ve sohbet alanı olmalı.O içler acısı durumdan kurtarılmalı.Düğünlerde, bayramlara, cenaze işlerinde kullanılmalı.

Köylerimizi kalkındıracak kurslar düzenlenir. İnternet, televizyon gibi çağın haberleşme araçları da okullara konur; iletişim de sağlanır.

Lojmanlarda köye gelecekler için "Misafir Evi" olarak tanzim etseler? Bir bakıma uygun ücretli köy oteli gibi de düşünülebilir.

Köylerde dernekler , koaparatifler kurularak köylü yetiştirmiş olduğu ürünleri değerlendirir. İmece bilinci geliştirilir...

Köye dönüşler hızlanır, ekilmedik bir tek tarla bile kalmaz ama traktörle, ama çapayla, ama kazmayla? Ülkemizin kalkınmasına da büyük faydası olur. Köy okullarımız; ışığı olsa yeniden köyün, köylünün ve milletimizin!..

Kapatılan bazı köy okulları bir proje kapsamında tadilat yapılarak yeniden hizmete açılıyor. Halk Eğitim Merkezi kursları açılıyor. Diyanet Kur'an kursları olarak değerlendiriliyor, Köy odası yapılıyor ya da kamp okulları olarak hizmete girdikleri oluyor.

Köy okulların önünde bulunan Atatürk büstlerinin sökülerek Milli Eğitim Müdürlüğünce yeni yapılan okullara ve kurumlarda değerlendirilmesi.

Bu köy okullarının önünde ki Atatürk büstleri kaldırılmazsa bazı art niyetli kişiler veya pravakötörler tarafından zarar verirlir. Sıkıntısını köylü çeker.

İster kapatılsın ister deprem dolayısı le yıkılıp yeniden yapılsın. Bu okullar boşaltılırken neden gerekli itina gösterilmez. Eşyaların bir kısmı bırakılmış, geriye kötü bir görüntü kalmış. O kadar zormu hiç bir iz kalmadan binayı tertemiz bırakmak .

Benim gidip gördüğüm duvarlarında eğitim ve öğretimin izlerini taşıyan okullardan bazılarının içler acısı görüntüsü, o bakımsızlık görüntüsü, yürekleri burkuyor. Akçadağ Karapınar köyü İlkokulu, Battalgazi ilçesi Venk köyü ilkokulu ,Hekimhan Güzelyurt İlkokulu, Yıkılan lise ve ortaokulu, bunlardan sadece birkaçı.

Hekimhan / Güzelyurtta köyde 10 cami var. İmam lojmanlarda oturuyor. Bir elin parmakları kadar yaşlı cemaat o da varsa tabii.

Eskiden 7 ilkokul, bir lise, bir ortakul 10 dairelik lojmanı vardı. 100 yakın öğretmen görev yapıyordu.Bu okul depreme karşı önlem amacıyla 2020 kışında yıkıldı.

Güzelyurt'ta var olan yedi ilkokul kapanmış öğrenciler taşımalı eğitimle Hekimhan'a gidiyormuş.

Eskiden her köyde bir cami en az bir imam ve bir ilkokul bir öğretmen vardı. Nüfus azalmasına camaat olmamasına rağmen cami ve imam sayısının arttığına ama köy okullarının kapatılarak taşımalı eğitime dönüldüğüne ayrıca köyden öğretmenin koparıldığına tanık oluyoruz. Bu köylerde camiler komşusu olan okullardan ayrıldı. Onlar da yalnız kaldılar...

Benim 1976 yılında mezun olduğum Akçadağ Öğretmenn okulu yakılmış , yıkılmış kapıları pencerelerine kadar talan edilmiş. Labaratuvar malzemeleri, haritalar, ahşap dolaplar, döşekler, Atatürk portreleri, İstiklâl Marşı,Gençliğe Hitabe çerçeveleri. bayraklar ortalığa atılmış saçılmış.

Köy enstitüsü , öğretmen okulu öğrencilerinin diktiği ağaçların çoğu kurumuş , yollara devrilmiş. Ortalık sanki savaştan çıkmış bir yerleşim yeri gibi.80 yıldır akan tarihi çeşmenin suyu kesilmiş. Ağaçlar, kuşlar , topraktaki canlılar su su diye ağlıyor... Akçadağ Enstitüsü ün kurucu müdürü Şinasi Tamer sonrası Akçadağ da iz bırakan bozkırı vahaya dönüştüren Müdür Şerif Tekben'in öncülüğünde öğretmen, öğrenci ile imece ile yapılan vahası yok artık...

1949 Akçadağ Köy enstitü mezunu Ali öğretmenle birlikte Akçadağ Öğretmen okuluna ve görev yaptığı kendi köyü Akçadağ Karapınar Uygulama İlkokulu na gittik. Okulun tarihçesi hakkında bilgi verdi"1957- 1958 öğretime açıldı. Öğrenci çokluğundan ikili öğretim yapılıyordu . Bu okulda 10 yıl görev yaptım .

Köyler çocuk doluydu. Serçe sürüleri gibi oradan oraya koşuyorlardı. Köy okulları tıklım tıklımdı. Şimdi kuşlara, örümceklere yuva oldu “ derken çok duygulanmıştı .

Köyde nüfus kalmayınca

Köyün ilkokulu ve ortaokulu kapatılmış. Üç öğrenci taşımalı eğitimle Cumhuriyet Örnek köyüne gidiyormuş.

Malatya Battalgazi ilçesin kapatılan Venk köyü ilkokulu içerisinde kayısı kasaları konmuş. Venk kilisesi gibi kapısına kilit vurulmuş. Aynı yalnızlığı yaşıyor . Aynı kaderi yaşıyorlar desem yalan olmaz...

Maddi yükünün yanı sıra taşımalı eğitim birçok sorunu beraberinde getirdi. Öyle ki yaygınlaştıkça köy okulları birer birer kapatıldı. Köylerdeki çocuklar ise çok erken saatlerde yollara düşerek evlerinden kilometrelerce uzaktaki okullarda eğitim görmeye başladı. Okulsuz ve öğretmensiz kalan köylerdeki aileler ise çocuklarının bu zorluğu yaşamaması için çareyi büyük şehirlere göç etmekte aradı. Sorunların çözümü için atıl durumda olan köy okullarının bir an önce açılmasını talep eden eğitim sendikaları, köy okullarına ayrılacak bütçenin taşımalı eğitimden daha az olacağını kaydediyor.

YBO’lar özellikle maddi durumu iyi olmayan ailelerin çocuklarına eğitimde fırsat eşitliği sağlayan kurumlardır. Yıllardır yatılı okulların sayıları ve öğrenci sayıları hayli azaldı.

İmam hatip okulları hariç. Hatta daha çok İmam Hatip ortaokulu ve liseleri açtılar. Kapatılan yatılı öğretmen liseleri Fen liselerine dönüştürüldü. Fen liselerinin sayısı artırıldı. Askeri liseler, öğretmen liseleri, bazı meslek liseleri kapatıldı.

Baktığımızda kırsalda, taşrada okuyan öğrenciler Yibolardan , yatılı okullardan evlerine gönderildi, buralarda da taşıma sistemiyle ilçe merkezlerine taşındı. Elimizde çok güzel bir yatılı okul sistemi varken bunu yok ettik, çocukları da köylerinde kalıp otobüslerle şehir merkezlerine taşımaya başladık. Oysa eğitimin niteliği açısından çocukların eğitilmesi ve akademik başarı açısından çok iyi bir noktada olacaktık...

MEB taşımalı eğitimden vazgeçmeli. Köylere öğretmen göndermeli. 2002’den bu yana kapanan köy okul sayısı yaklaşık yirmi bin. Köye okul götürmezseniz, köylü de şehir merkezine taşınacaktır. Köylere eğitim imkânı sağlanırsa köyde yaşayan insanlar da taşınmak zorunda kalmaz. Uzaktan eğitimin başlayacağı bir döneme giriyoruz. Ancak verilere baktığımızda kırsal kesimdeki çocukların tabletinin, bilgisayarının olmadığını görmekteyiz. MEB bu çocuklara teknik ve internet desteği vermeli.

Hatta Güneydoğu Anadolu'da ve bazı köylerde sık sık elektrik kesintisi olmaktadır. İnternet çekmemektedir.

Aksi halde buralarda okuyan çocuklar uzaktan eğitimden de faydalanamayacak.

Eğitim bir hak aynı zamanda kamusal bir hizmet. Bu hakkın ve hizmetin bütün yurttaşlara bedelsiz ve eşit sunulması devletin temel görevi. Ancak "özel okulların eğitimde fırsat eşitliğine aykırı olması "özellikle son yıllarda anaokulundan başlayıp, İlkokuldan ,üniversiteye kadar özel paralı okulların sayısı epey arttı ve çocuğunu bu okullara göndermek bazı kesimler için statü göstergesi haline gelmeye başladı. Sorun Devlet okullarının bu okulların sağladığı imkanların yarısını bile sağlayamıyor olması. her ders için ayrı derslik ve çalışma alanları, laboratuvarlar, spor alanları vs özel okulların hemen hemen hepsinin sağladığı imkanlar. Hatta mezun olduktan sonra ailelerinin ekonomik durum , sosyal çevreden refaranaslarından dolayı iş yeri açma , kamu işlerine girme de avantajlı olmaları baştan fırsat eşitliği sağlamamaktadır.

Eğitim hizmetinin kamusal hizmet olmaktan çıkarılması, nitelikten yoksun bırakılarak piyasanın insafına terk edilmesi çocukların uluslararası sözleşmelerden doğan eğitim haklarının tahrip edilmesi anlamına gelmektedir.

Emekli bir öğretmen olarak bir kez daha hatırlatayım.

Biliyor musunuz?

Medyada yer alan haberlerde son iki yılda 18.576 köy okulu kapatılmış.

Bundan sonra o köylerde;

* Öğretmen olmayacak

* Ulusal Bayramlar kutlanmayacak

* İstiklal Marşı söylemeyecek

ve...

* Bayrağımız dalgalanmayacak

Köy okullarını dolaştım, köylülerle konuştum, çocuklarla konuştum. Hepsinin talebi kendi köylerinde okulların açılması. Gelişmiş ülkelerde , bir tane öğrencisi olsa bile o okulun açık tutulduğunu medyada görüyoruz.. Aynı şekilde Türkiye’de de mutlaka en azından 1., 2., 3., 4. sınıfa giden çocukların kendi köylerinde okumalarını ve her köyde en az bir öğretmenin bulunması gerektiği gibi düşünenlerdenim...

Köy okullarımıza geri dönelim. Köy okullarımızı, askeri liseleri yeniden açalım. Üniversite öğrencilerine yeterli yurtların yapılması. Köy çocukların kalacak yerden dolayı mahrum olmaması için İlçelerde, şehirlerde ortaöğretim kız ve erkek pansiyonları açalım.

En azından bu felsefe ile okulları yeniden açalım. Çocukları cemaat yurtlardan, evlerinden örgütlerin ellerinden kurtaralım.

Hayatta en önemli şey, Eğitim ve sağlık...

[email protected]

    

  

    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.