Bu illet hastalık ilk çıktığında kimse bu boyutlara ulaşacağını tahmin etmiyordu. KOVİD-19 illetinden bahsediyorum. Daha Şubat ve Nisan aylarında, böyle giderse yaz sonu kasıp kavurur öngörüsünde bulunanlardan biri de bendim.
Mayıs ortalarında Türkiye genelinde özellikle İstanbul,Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde bir hasta rakamları tırmanırken, Malatya’da alınan tedbirler işe yaramış ve neredeyse hasta sayısı sıfırlanmıştı.
Peki sonra ne oldu?
Gevşeme oldu.
Düğünler, kahvehaneler, berberler denetlenmeyince iş çığırından çıktı.
Şimdi ise neredeyse günlük vaka sayımız gayri resmi rakamlara göre 400’ün 500 altına inmiyor.
Sayın Valimiz samimi bir adam.
Uğraşıyor. Didiniyor. Bu konuda İl Sağlık Müdürü’nün gayreti çabası ortada. Adamı eleştirecek halimiz yok. Ancak Bir yerlerde ciddi sıkıntılarda gözümüzden kaçmıyor.
Sayın Vali sık sık denetimlere çıkıyor. Ancak nafile bir denetim. Çünkü insanlar aymazlık yapıyor. Gelin bu sokağın başındaki kahvelere, çay ocaklarına insanlar kapı önünde maskeler yok ağızlarında sigara ile adeta şov yapıyor.
Polis ana caddede tur atıp sadece maskesi çenesinde olanları uyarıyor.
Peki yaptırım.
Yaptırım yok.
Sayın Valim;
- Polisin üzerinden bu yükü alıp, Zabıta’ya da vermelisiniz. Zabıtalar kahve ve çay ocaklarını didik didik etmeli ve gereken para cezasını kesmelidir.
- Hasta olup dışarı çıkanların tespiti yada maskesizlerin tespiti halinde bunlar 3-5 gün hem ailelerinden hem toplumdan tecrit edilmelidir.
- Belediyeler başta olmak üzere tüm toplu açılışlar, ziyaretler derhal iptal edilmelidir.
- Taziye ve düğünler kesinlikle iptal edilmelidir.
- Şehrin ortasında aylak aylak dolaşın, evinde oturması gerekirken, işi gücü olmayan insanlar uyarılmalı ve evlerinden çıkmamaları sağlanmalıdır.
Aksi halde daha çok canımız yitip gidecek sayın Valim.
Bu virüsün Çin’i kasıp kavurduğu dönemde, evlerin kapılarının çivilendiğini duyduğumda “Bunlar kafayı yemiş” diyordum.
Şimdi hak veriyorum. Artık kapıların çivilenmesi gerektiğini neredeyse savunur oldum.
Bu arada bir takdiri de Sağlık Müdürümüz hak ediyor. Özellikle pandemi sürecinde gösterdiği azimi yakından takip ediyoruz. Bu duyarlılıktan dolayı kendisini kutluyoruz.
Ancak bu insanların hassasiyetinin toplumda olmaması, bu felaketin doğmasına neden oluyor. Bazi duyarsız ve kendini bilmez insanlara sesleniyorum.
Afedersiniz ama kıçınızı kırıp evinizde oturmayı deneyin. İşi gücü olanlar ortada gözükmezken, işi gücü olmayanlar çarşı Pazar virüsün gönüllü askerliğini yapıyor.
Sizde hiç insaf yok mu?
Sayın Valim, bakıyorum, Odalarda, borsalarda, belediyelerde toplantılar yapılıyor. Yetkililer kural tanımayınca halk da onlara uyuyor.
O yüzden Naçizane fikrim; İl Hıfzısıhha Kurulu toplanıp, daha can acıtan kararlar almalı ki, bu lanet virüsü yenelim.
Yoksa gerisi ,”Dostlar beni pazarda görsün” olur…
Şimdi olduğu gibi…
Saygılarımla …
