İngiltere’de bungalov olarak sınıflandırılan ilk ev 1879 da inşa edilmiş.Amerika’da bir tatil mimarisi olarak kullanılmış. 1900 ve 1918 yılları arasında özellikle Sanat ve El sanatları hareketi ile popülarite kazanmış.
Bangla kelimesinden türetilen Bungalov, Bengal anlamına geliyor ve Bengal tarzında bir ev olarak adlandırılıyor.
Tesisten içeriye girdiğimde ilk dikkatimi çeken şey temizlik ve düzen oldu. Her adım attığım yerde yetenekli bir peyzaj mimarıyla çalışıldığı dikkatlerden kaçmıyordu.
Önce hayvanat bahçesini gezdim. Deveden serçeye kadar değişik türde hayvanlara dokunmak isteyen, onları yemlemeye çalışan çocukların korkuyla karışık heyecanları beni de heyecanlandırdı. Midilli atlara binen çocukların titrek korkularını, toprak zeminde at kırbaçlayan gençlerin mutluluğunu, genç kadınların at üstündeki korkuyla karışık heyecanlarını seyrettim bir süre…
Büyük bir titizlikle işlerini yapan personelin ciddiyetini hayranlık içinde izledim.
Hayvanat bahçesinden sonra Bungalov evlerin bulunduğu alana girdim. İzinsiz bırakmıyorlarmış bu alana… Kapı aralığından sivişip daldım...
Aman Allah’ım! Hayal bile edemediğim bir güzellik ve temizlikle karşılaştım. 12 tane Bungalov ev yapmışlar. Bungalovların önünde ve yeşil bir alanın ortasında yarı olimpik bir yüzme havuzu karşıladı beni.
Tüm yapılardaki mimari ve işçilik kelimenin tam anlamıyla harikaydı. İçlerini gezmek istedim. Resepsiyondaki görevli müşteri olmadığım için haklı olarak izin vermedi.
Tesisin diğer bölümlerini gezdim. Kapalı ve açık alanlarıyla her yaştaki insanın dinlenebileceği, yemek yiyip zaman geçirebileceği özellikteydi.
Hizmet sektörlerinde en önemli mekanlardan biri de tuvaletlerdir. Bu tür mekanların genel tuvaletlerinin kapısında oturan görevlilerin içerideki pisliğe ve bozuk musluklardan şarıl şarıl akan suya aldırmadan beklemeleri, küçücük bir masa üzerine koydukları bir deste peçete ve önündeki para tabağı her müşteriyi irite eden bir manzaradır. Böyle bir manzarayla karşılaşmadığım gibi tuvaletlerdeki temizliği, sabun ve peçete gibi sarf malzemelerimin kıskanılmadığını gördüm. Birçok beş yıldızlı otelde rastlayamadığım bir konforla karşılaştım tesisin tuvaletlerinde..
Tesise girerken kendimi tanıtmamıştım. Hemen hemen her noktasını ilgiyle izlediğim tesiste, genç garsonların oldukça nezaketli davranışları, kibar bir dille, taciz etmeden konuk karşılamaları mekana olan ilgimi daha da arttırdı.
Tesisten ayrılacağım zaman telefonum çaldı. Rıdvan BUDAK arıyordu. Beni tanıyan birileri olmalı ki tesiste olduğumu söylemiş Rıdvan’a… “Abi buralarda olduğunu söylediler, sakın tesisten ayrılma, yanına geliyorum” dedi. Yıllar sonra buluşmanın hoşnutluğu içinde birer bardak çay içtik.
Çaydan sonra Bungalovların bulunduğu bölgeye geçtik, 9 numaralı evi açtığında şaşkınlığımı gizleyemedim. Özenle tefriş edilmiş odalarda estetik ve kusursuz bir renk uyumu hakimdi. İklimlendirme sisteminden şöminesine kadar her şey tüm ayrıntısıyla düşünülmüş ve zevkle döşenmişti.
İki gün önce düzenlenen Malatya Altın Kayısı Ödül Töreni’nde yılın en iyi iş adamı ödülünü gururla havaya kaldırırken televizyonda izlemiştim sevgili Rıdvan’ı…
Haklı bir gururla ödülünü kaldıran Rıdvan BUDAK’ın büyük bir özenle kurduğu tesisi, yaptığı yeniliklerle yeniden görünce ben de mutluluğumu gizleyemedim.
Doğduğum köyün yıllar sonra böylesine güzel bir tesise sahip olması beni de gururlandırdı.
Doğanşehir ilçesi Sürgü Mahallesi’nin Gemlidere’sindeki sazlık, bataklık ve kavaklık alan bugün “Çamlıca Tesisleri” olmuştu.
Paşa Emmi tarlasına giderken sabah güneşinden, akşam evine dönerken de akşam güneşinden bıktığından olmalı ki “Gemlidere’den tarla alanın…” diye isyan edermiş. Paşa Emmi’nin Gemlidere’sinde bugün “Çamlıca Tesisleri” adında bir başka güneş doğmuş.
Yılın en iyi işadamı seçilen sevgili Rıdvan BUDAK’ı yürekten kutluyor ve alkışlıyorum. 28.09.2025 ( Malatya)
