Cumhuriyet Çarşısı, Tüccar Pazarı, Yemenici Pazarı, Ganere, Yoğurtçu Pazarı, Bedesten, Kasap Pazarı, Kuyumcular çarşısı, Temelli Pasajı, Hamamlar, Kışla Caddesi, Cingenlik, Azizler Sokağı, Beş Konaklar, Kernek, Kanal Boyu derken unuttuğum “İplikçi Pazarı” nı saygı duyduğum bir abimin hatırlatması üzerine ve de kaybetmemek için kaydetmek gereğinden hareketle yazmaya karar verdim ve “İplikçi Pazarı” nı da orada esnaflık yapan büyüklerimizi de birlikte yad edelim istedim…
Peki İplikçi Pazarı neredeydi ?
Bu gün yerinde yeller esen Soykan Parkının sağ tarafından aşağı inen sokakdaki sağlı sollu dükkanlardan oluşan ve Bedesten’in giriş kapısına kadar uzanan bir pazarımızdı İplikçi Pazarı…
Sokağın sol başında meşhur Hacı Azmi Alacahanlı’ya ait Taş Mağaza, sağ başında ise Nuri Saltoğlu’na ait Saltoğlu Hamamının külhan kısmı bulunurdu.
Taş Mağaza yani Soykan Parkı tarafındaki dükkanlar biri hariç hepsi, baraka diyebileceğimiz derme çatma yapılardı.
Baraka olmayan sabit yapılı bu dükkan kime aitti biliyor musunuz?
Malatyaspor’un kurulmasında ve sonraki yıllarda kulübe başkanlık yaparak büyük emekleri geçen Nihat Aslankara ve şehrimizin tanınmış simalarından Azmi Kırçuval’ın ortaklık yaptığı iplik dükkanıydı…
Karşı sıradaki yani Saltoğlu Hamamı tarafındaki dükkanlar o yıllara göre daha modern dükkanlardı!…
Siz benim modern dediğime bakmayın, yerden 70-80cm yüksekliğindeki dükkanların vitrinleri, camekanları ve kapıları yoktu. Dükkanlar, alttan ve üstten akardeon gibi katlanan tahta darabalar veya saçtan darabalarla kapatılırdı.
Esnaf namaza gittiğinde veya öğlen tatilinde (O yıllarda öğlen bir saat yemek molası vermek zorunluydu) darabayı kapatma ihtiyacı duymaz, dükkanının önüne bir hıla (bez) çekerek emniyetle işine bakardı…
Kışın metrelerce karın yağdığı o günlerde damlar kürünür ve loğlanırdı. Her tarafı açık olan dükkanlarda soba kurma imkanı olmadığı için esnaf mangallarla ısınmaya çalışırdı.
Sabah namazından sonra yapılan geleneksel sabah duasından sonra dükkanlar açılır ve esnaflar mangallarını dükkanlarının önüne bırakıp temizliğe başlardı. Çay ocağının garsonu elinde kürekle gelir, her esnafın mangalına bir miktar kor halde kömür bırakırdı. Daha sonra esnaf kömürü yelleyerek gayılmasını (kömürün kor hale gelmesi) sağlardı. Tüccar Pazarı, Yemenici Pazarı, Genere ve İplikçi Pazarı esnafı aşağı yukarı aynı saatlerde kömürle uğraşınca çarşının üzeri bir duman bulutuyla kaplanır, bunu gören yabancılar yangın çıkmış zannederdi. Kor hale gelen mangal içeri alınıp üzeri külle kapatılır, çok hatırlı müşteri geldiğinde kül açılır ateş açığa çıkarılırdı. Esnaf her yanı açık dükkanda yün kuşak bağlayarak, sıkı sıkı giyinerek soğukla mücadele etmeye çalışırlardı.
Karda kışta, bu soğuk günlerde esnaflık yapmak zor işti vesselam.
Bütün bu zor şartlara ve soğuğa rağmen insanlar arasındaki dostluk ve sıcaklık havayı ısıtırdı. Sabah kahvaltıları ve öğlen yemekleri hep bir arada yenir, sağlam dostluklar oluşurdu. Birbirlerine çeşitli şakalar yapar ve eğlenirlerdi. Esnaflar, genellikle bu bölgede vakit geçiren delilerimiz Deli Gaffar, Gız Mahmut’a sahip çıkar ve her türlü ihtiyaçlarını karşılarlardı.
Peki kimdi bu yüce gönüllü esnaflar hatırlayalım mı?
Taş Mağazanın karşı sırasındaki ilk dükkan soyadını hatırlayamadığım isminin Mülazım olduğunu tahmin ettiğim antika para alışverişi yapan bir esnafımızdı. Ondan sonra Pütürge’li Ali ve Reşat Baytekin’in dükkanı bulunurdu. Reşat Baytekin Belediye iş hanındaki berber Yaşar’ın babasıydı. Onun altında Yeşilyurt’lu Abdullah Güler’in onun yanında da Malatya’nın saygıdeğer esnaflarından Hikmet Alan’ın babası Ahmet Alan’ın dükkanı vardı. Ahmet Alan’ın kurduğu bu müessese bugün üçüncü kuşak tarafından hala faaliyetine devam etmektedir.
Daha sonra Ahmet Hasgül oğulları Turan ve Hacı Hasgül’ün dükkanı gelirdi. Bitişiğinde Şükrü Karaman’ın yağcı, Hasikli Kadir’in manifatura dükkanı vardı. Sonra Vahit İlter’in dükkanı gelirdi. Aziz Hamamcı’nın dükkanı ve Bedestenin girişi ile İplikçi Pazarı son bulurdu. Bedestenin girişinin bir yanında eski Belediye Başkanınız Seyhan Semercioğlu’nun amcası Hamit Semercioğlu’nun dükkanı mevcuttu…
Taş mağaza sırasında, ikinci dükkan Nihat Aslankara ve Azmi Kırçuval’ın ortaklığındaki iplikçi dükkanıydı. Onun yanında futbol camiasının çok iyi tanıdığı “Onnik” lakaplı Ohannes Özgül’ün babası Ziya Özgül ve kardeşi Garabet’in dükkanı, bitişiğinde berber Mustafa ve oğulları Cahit, Nahit, onun yanında kağıtçı Süleyman Kirişçi ve oğlu Mehmet Kirişçi onun yanında da yanında yağcı Ahmet dayının dükkanı vardı. Gümüş işi yapan Faik ve Hasan Usta, Memet dayı, Hikmet Ceyhan, Uzun Hacı (Altunbaş), Abit Barut, Yahya Özden, kardeşi Ali Özden ve ortakları Tahir Usta (Gürer), Kirkor Usta, Orhan ve İlhami Hoşhanlı, Muhammed Usta, Kara Hacı (Mahmut Durmaz) buradaki esnaflardan bazılarıdır.
Ahilik kültürünün tüm kurallarının işletildiği, “ben siftah ettim komşum henüz siftah etmedi, oradan alın” diyebilecek kadar beg gönüllü esnaflarımızın olduğu bir dönemi ve bir çarşımızı sizlere anlatmaya çalıştım.
Unuttuklarım varsa, ki mutlaka vardır…
Affola…
Çoğu rahmetli olan esnaflarımıza rahmet diliyorum…
Selam olsun Malatya’mın güzel insanlarına…