Ali Ekber Pekşen

HERKESLEŞME

03 Temmuz 2023 23:24

HERKESLEŞME

HERKESLEŞME

Merkezi yönetim modelini benimsemiş, milli devlet olarak adlandırılan otoriter yapılar, kuruluşunun esaslarını belirlerken, yetiştirmek istediği insanı, yani “vatandaş” olarak adlandırdığı bireyi tanımlar. Bu tanımlamaya göre yapılandırılan eğitimle vatandaşlarını yetiştirir, hayata hazırlar. Bireyleri, kendi iç dünyalarını tanımalarına yönelik değil, kişiyi HERKESLEŞTİRME üzerine kurgulanan eğitime tabi tutar. Toplulaştırılmış okul eğitimi aracılığıyla, bireysel aykırılıkların törpüleneceği, HERKESLEŞTİRME amaçlı faaliyetler yürütülür.

- Herkes kim?

- Nasıl olunursa, herkes gibi olunur?

- Herkes gibi olmak için neler yapmak gerekir?

- Kişi ne tür uğraşlarla herkes gibi olabilir?

- Herkes gibi olmak için, ne tür meziyetler gereklidir?

Bu ve benzeri sorular çoğaltılabilir. Bu soruların cevaplarının hangilerinin karşılığı, herkes gibi olmak için yeterlidir ve ya bunların cevaplarının hiç biri gerekli değil midir? Otoriter merkezi yapı açısından bu soruların cevapları bellidir ve bu cevaplar tartışmaya açık değildir. Adeta varlık-yokluk meselesi olarak görülür. Sembollerle ve duygulara hitap eden kavramlarla insanların zihnine kazınacak kutsal değerler olarak kabullenilir. Bu kutsallar çerçevesinde de, yetiştirilecek insan tanımlanır. İnsanı tanımlayan bir anlayış; katıdır, kuralcıdır, otoriterdir.

Merkezi devletlerin otoriter bir anlayışla belirlediği insanın-vatandaşın özelliklerinin sınırları, anayasayla çizilir, diğer tüm mevzuat bu sınırlar doğrultusunda düzenlenir. Sistemin bütünü içinde yer alan eğitim, sağlık, güvenlik, … gibi alt sistemler bu sınırlar dahilinde yapılandırılır. Eğitim kurumlarının insan yetiştirme anlayışı; en üst yasal düzenleme olan metinlerde, dokunulmaz, değiştirilmez olarak yer alan doktriner ilkelere göre belirlenir.

Bu katı sınırlar çerçevesinde yürütülen eğitim öğretim faaliyetleriyle bireylerin, kişisel gelişimlerinden daha çok, devleti kutsayan anlayışa uygun yetiştirilmesi esas alınır. Kutsalları önceleyen eğitim sistemiyle bireylerin aykırılıkları törpülenir. Zihinsel, sosyal, gelişimleri ve yaratıcı özellikleri, kendi ilgi, istek ve beğenilerine göre değil, otoritenin belirlediği yollarla yönlendirilir. Böylelikle kontrol sağlanır. Bu kontrol mekanizması, başta devlet olmak üzere, dini oluşumlar, cemaatler, kanaat önderlikleri ve siyasi yapılar aracılığıyla işletilir.

Aykırılıkları törpülenen bireyleri yönlendirmek, siyaseten kontrol etmek, duygularına hitap ederek desteğini almak daha kolaydır. Bu anlayışla kurgulanan “vatandaş”, otorite tarafından dokunulmaz ve vazgeçilmez değer olarak sunulan bilgi demetlerini sorgulama gereği duymadan kabullenir. Bu kabul, başkaca düşüncelere kapalıdır, nobrandır ve tekdüzedir. Eleştirel değildir. Eleştiri karşısında, duyguların ürünü kalıp yargılarla hareket eder. Tahammülsüzdür. Genel geçer evrensel değerlere uzaktır. “Yerli ve milli” anlayış ürünü olarak empoze edilen her konuda yapılacak eleştirilere karşı, kolaylıkla gardını alır ve içe kapanır. “ÖZÜNE DÖNER ve BİZİM BİZDEN BAŞKA DOŞTUMUZ YOKTUR.” düsturuyla hareket etmeye başlar.

Oysa hayat, politik bir kavramdır ve evrene dair tüm yaşanmışlıkları içeren süreçler toplamıdır. Bu süreç, hayatta olduğunu düşünen her canlının etkilendiği ve etkilediği ilişkilerin ürünüdür. Bundan dolayıdır; insan-insan, insan-tabiat ve başka canlılarla ilişkiler ağının ürünü olan hayata dair yazılıp, çizilenler, söylenebilen ve söylenebilecek olan her şey, durum ve olgu da politiktir.

İnsanın çevresiyle ilişkileri tekdüze ya da monoton değil, son derece karmaşık ve dinamiktir. Günün rutini içinde koşuşturmalar arasında bu karmaşa detaylı düşünerek planlanmadan, kendiliğinden yürür. Sürece dahil olma ya da yeni durumlara uyum sağlama, bireyin kişisel özellikleri, beklentileri, zihinsel süreçleri ve verili bir durum karşısında aldığı tavır doğrultusunda belirlenir.

Eğitim sistemleri; insanı merkeze alan anlayışla yeniden yapılandırılmalı. Tüm faaliyetler; bilimsel bulgular ışığında, bireysel farklılıkları dikkate alarak, farklı düşüncelerin insanlığın zenginliği olduğu gerçeğinden hareketle planlanmalı. Analitik düşünen, kişisel gelişimi en üst düzeyde, yaratıcılığını fark eden insanlar yetiştirecek şekilde uygulanmalı.

Hayatı; başkalarının beğenilerine göre değil, herkesin dışına çıkabilenler, kendi değerleri, istekleri, beğenileri ve hayalleri doğrultusunda planlayıp, yaşama uğraşı verenler, herkes gibi olmayanlar yönlendirir.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

DEVLETİN EĞİTİM FELSEFESİ ve YATILI OKULLAR
29 Nisan 2024 23:24

EĞİTİM YÖNETİMİ ve BAŞARIDA ÖĞRETMEN ROLÜ
27 Nisan 2024 23:24

EĞİTİM SİSTEMİNDEN BEKLENTİLER
15 Nisan 2024 23:24

MÜESSES NİZAMIN KORUYUCUSU EĞİTİM SİSTEMİ
23 Mart 2024 23:24

EĞİTİM SİSTEMİNİN TARİHİ AÇMAZLARI ve MÜFREDATLAR
20 Mart 2024 23:24

EĞİTİM SİSTEMİNİN TARİHİ AÇMAZLARI ve MÜFREDATLAR
08 Mart 2024 23:24

KADIN HAKLARI
03 Mart 2024 23:24

ALIŞKANLIK, UNUTMA, HATIRLAMA
12 Şubat 2024 23:24

TÜRKİYE ZOR GÜNLER YAŞAMAKTA
01 Şubat 2024 23:24

POPÜLİZM ve OTORİTER YÖNETİMLER
08 Ocak 2024 23:24

EĞİTİM SİSTEMİ SORUNSALI
25 Aralık 2023 23:24

EĞİTİM AYKIRI RENKLERİ GÖREBİLMEKTİR
04 Aralık 2023 23:24

EĞİTİM AYKIRI İNSANLAR YETİŞTİRMELİ
09 Kasım 2023 23:24

OKULLAR ve NİTELİKLİ EĞİTİM
12 Eylul 2023 23:24

BİR ÖLÜM VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
25 Temmuz 2023 23:24

RUHUMA DOKUNAN FİLMLER
02 Haziran 2023 23:24

SIRADANLAŞMA
02 Haziran 2023 23:24

BİREYİN EĞİTİMİ VE 'KENDİSİ' OLMASI
27 Şubat 2023 23:24

Tüm Yazılar