Necati Güngör
[email protected]

Malatya Bir Zamanlar Neden Güzeldi?

04 Mart 2020 13:15

Hemşehrimiz Yazar Necati Güngör 5 yıl önce "Bir zamanlar Malatya ne kadar güzeldi?" diye yazan okurunun anlattığı Malatya'yı günümüze taşıyor. Yıllar geçse de tespitler aynı. İşte o güzel Malatya'yı bir kez daha öğrenelim.

Hemşehrimiz Yazar Necati Güngör 5 yıl önce "Bir zamanlar Malatya ne kadar güzeldi?" diye yazan okurunun anlattığı Malatya'yı günümüze taşıyor. Yıllar geçse de tespitler aynı. İşte o güzel Malatya'yı bir kez daha öğrenelim.

Ercan Er adlı bir hemşerim elektronik posta ile bir yazısını göndermiş:

“Bir zamanlar Malatya neden güzeldi?” diye soruyor… Kendince buna yanıtlar veriyor. O kendi Malatya’sını anlatıyor. Herkesin, her kuşağın bir Malatya’sı var, orada çocukluğunu, gençliğini, gençlik hayallerini, aile yakınlarını bıraktığı…Malatya bizce de bir zamanlar çok güzel bir kentti. Çünkü Malatya’da yaşayan insanlar güzeldi… . Bu insanların, kendilerine göre tutarlı bir ahlak anlayışı, bağlı oldukları gelenek ve görenekleri vardı; bu ahlak çizgisinin temelinde hümanizm yatardı, hatır gönül vardı, iyi komşuluk vardı...


İnsanlarımız doğayı seviyor, doğallığı yaşam biçimi olarak benimsiyordu... Çiçek açan bir mişmiş çitilini, gözü gibi sevip koruyan insanlar bilirim. Bir akarsuyun boşa akmasını kendine dert edinen insanların memleketiydi Malatya. Harman kaldırırken yerdeki karıncanın hakkını gözeten kimselerin memleketiydi Malatya. Her yıl ağaçların tepesinde kuşlar için de birkaç mişmiş bırakan bir kuşağın çocuklarıydık…
Evlerde kedi, köpek beslenir, bu canlıları, Yaratan’dan ötürü sevmek gerektiğine inanılırdı.

Yoksul komşusuna bir tabak yiyecek vereceği zaman kimseler görmesin diye, akşamın karanlığını bekleyen, o komşunun kapısını sertçe değil, hafifçe çalan insanların kentiydi Malatya.

Sadelik, gösterişten uzak durmak, hayır işlerini gizli tutmak, müeddep suskunluk, aç gezse bile aç olduğunu belli etmemek... gibi erdemlerin insanıydı Malatyalı.
Tüketici değil, üreticiydi bizim insanımız. Yaz kış kendi ürettiğiyle geçinir, ekmeğini tandırda kendi pişirir, zahiresini, salçasını, turşunu, tarhanasını, pestilini kendi hazırlar; tatlısını tuzlusunu kendi kotarırdı. Hazır yiyici değildi.

Ticaret olumsuz yönleriyle yapılmazdı. Üçe aldığını on üçe satmak, müşteriyi enayi yerine koymak, malın ıskartasını alta gizlemek, Malatya esnafının ahlak anlayışında yoktu.
Vicdan vardı insanlarımızda, vicdan! Küçükler yetişir, büyüklerinden vicdanlı olmayı öğrenirlerdi. Örneğin kuru kayısı, gerçekten kuruydu bir zamanlar Malatya’da… İslim sonrasında saklanan kayısı bodrum katlara konulmazdı ki, nem almasın! Oysa şimdilerde duyuyoruz: Birtakım kara vicdanlı, gözünü toprak doyurası kimseler, ellerinde su hortumuyla gün kurusunu suluyorlarmış! Bunlar Malatya insanından olabilir mi? Bu gibi adamların varlığıyla Malatya hâlâ güzel kalabilir mi?
Malatya’dan satın alınıp İstanbul’a gönderilmiş kayısılar vıcık vıcık çıkıyor kutudan! Günlerce kalorifer üstünde kurumuyor!
Bizim zamanımızda böyle bir ticaret anlayışı, böyle esnaf ahlakı yoktu. Tüccarın gözü kazanç hırsıyla kanlanmış değildi! O yüzden eskiden Malatya çok daha güzel bir yerdi…

İbadetinde sade, samimi ve gösterişsizdi Malatyalı. Allah inancının ticaretini yapanları yadırgardı. Camiye varmadan başına takke geçirenlere ham sofu gözüyle bakılırdı. Bir acı söz edeceği, ya da bir kötü iş yapacağı zaman insanlar, “Allah’ın gönlüne hoş gelmeyebilir” diye kendi kendini frenlerdi.
Faizcilikle geçinenlere iyi gözle bakılmazdı.
Fukarayı bunaltanın, bir gün bunun bedelini ödeyeceğine inanılırdı.
Zalimi, vicdansızı, açgözlüyü kendinden saymazdı. Bütün o siyah beyaz Türk filmlerinde, hep ezilenlerin kadersizliğine ağlar, kötülere karşı öfke duyardı Malatyalı!

Har vurup harman savuranı kınardı. Tutumlu olmayandan, gösterişe kaçandan uzak durulurdu. Yarınını düşünerek tüketen insanların kentiydi çünkü Malatya. Savaş görmüş, kıtlık yaşamış, ama hırsızlığa, fırsatçılığa gönül indirmemiş insanlar çoğunluktaydı…
Bir takım elbise, bir çift ayakkabıyla ya da bir paltoyla bir ömür geçiren insanlarımız vardı.

Belki yiyemeyen çocuklar vardır düşüncesiyle, kendi çocuğunu elindeki ekmekle sokağa bırakmayan anneler vardı.
Evindeki yemeği, tatlıyı, çerezi, meyveyi kendi yemeyip de gelecek konuklara saklayan insan sayısı az değildi Malatya’da!
Pamuk yatakta kendi yatar, yün yatağı konuğuna verirdi insanımız. Kendi soğuk odada uyur, sobalı odalarda konuklarını yatırırlardı. “Misafire karşı evini yık, yüzünü yıkma!” denilirdi. Bu bir hayat felsefesiydi benim insanım için…

Ev yaptırana, oğlan evlendirene, iş kurana yardım eli uzatılırdı.

Hiç kimse ölüsüyle, acısıyla baş başa bırakılmaz; cenazeler komşularca kaldırılır, cenaze evi aşsız bırakılmazdı!

Kimsenin arkasından konuşulmaz; “gaybubet etmek (gıyapta konuşmak) ölü eti çiğnemektir” denilirdi.

Kentin nüfus sayısı azdı, herkes birbirinin soyunu sopunu tanır, birbirinden utanırdı. Yani utanma vardı Malatya toprağında!

Büyüklerin yanında ayak uzatılarak oturulmazdı.
Büyüklerin yanında yüksek sesle konuşulmazdı.
Küçükler büyüklerle konuşurken haddini bilerek konuşmak durumundaydı. Büyükler de küçüklerin kusuruna bakmazdı; onların aşırıya kaçan söz ve davranışını hoş görür, hatta görmezden gelirlerdi.
“Kâmil insanların kahvehanesi ayrı, yeniyetmelerin (“cahillerin”) kahvehanesi ayrı olurdu ki, kimse kimseden rahatsızlık duymasın.

“Kız kısmı” sokakta yürürken, gözlerini yerden kaldırmazdı ki, tanımadığı kimselerle göz göze gelmesin! Anneler kızlarını bu terbiyeyle yetiştirirlerdi.

İşte Malatya bütün bunlardan dolayı güzeldi. Vicdanı, utanması olan, vakur, tok gözlü, tutumlu, sade, çalışkan, doğayı seven, acizleri koruyan insanların güzelliğiydi Malatya’nın asıl güzelliği…
Kırk gün kırk gece anlatsam bitiremem!

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

ATINI, KURT ÇEMBERİNDEN KURTARAN ÇOCUK
13 Nisan 2024 13:15

MALATYA BİR ZAMANLAR NEDEN GÜZELDİ?
24 Mart 2024 13:15

AHMET MEKİN KAYGILIYDI
12 Ocak 2024 13:15

Gazetecilik Aşkı Yüzünden öğrenimi yarıda kaldı
24 Kasım 2023 13:15

BİR ZAMANLAR MALATYA EVLERİNDE SÜT, YOĞURT, PEYNİR ÜRETİLİRDİ...
05 Ekim 2023 13:15

ŞU BİZİM KASAPLAR ÇARŞISI
21 Ağustos 2023 13:15

MEHMET ALİ KELLECİ'Yİ YİTİRDİK!
27 Haziran 2023 13:15

HIDIRELLEZDE DİLEK TUTARDI MALATYALILAR
06 Mayıs 2023 13:15

MALATYA'NIN YETİŞTİRDİKLERİ... TAHİR ABACI
05 Kasım 2022 13:15

GÜRÜNLÜ ÇOCUK
18 Temmuz 2022 13:15

HIDIRELLEZDE DİLEK TUTARDI MALATYALILAR
07 Mayıs 2022 13:15

HEKİMHAN'DA BİR GAZETECİ...
03 Nisan 2022 13:15

MALATYA’DAN İSTANBUL SARAYLARINA: UDÎ NEVRES BEY
27 Şubat 2022 13:15

“HİKÂYE YAZIYORSUN YA...”
27 Şubat 2022 13:15

MALATYA'DA ANLATILAN TARAKLIKUŞ SÖYLENCESİ
05 Ekim 2021 13:15

ATATÜRK MALATYA'DAN DÖNDÜKTEN SONRA
17 Ağustos 2021 13:15

ESKİ YAZLARDA MALATYA
10 Ağustos 2021 13:15

9 YIL SONRA ASLANTEPE, UNESCO’YA GİRDİ
27 Temmuz 2021 13:15

MALATYA'NIN UNUTULMAZ İNSANLARI: ÇİLİNGİR YAKUP USTA
07 Mart 2021 13:15

MALATYA'DA ESKİ YILBAŞILAR
31 Aralık 2020 13:15

İSTANBUL'DA ÖĞRETMENLERİMLE
29 Aralık 2020 13:15

Güle Güle Renkli Sinema
17 Aralık 2020 13:15

Bir Zamanlar Malatya'nın Gezgin Satıcıları
14 Kasım 2020 13:15

HEMŞERİLİK ÜZERİNE
05 Kasım 2020 13:15

ESKİDEN MALATYA'DA REKLAM NASIL YAPILIRDI?
24 Ekim 2020 13:15

SİNEK ÖLDÜRENE SİNEMA BEDAVA
21 Ekim 2020 13:15

MALATYA'DA ANNELERİN ÇOCUKLARINA SESLENİŞİ:
17 Ekim 2020 13:15

HAMİYET YÜCESES MALATYA'YA GELMİŞTİ
10 Ekim 2020 13:15

GAZETECİLİK MESLEĞİNİN PÎRİ LASTİK SAİT
06 Ekim 2020 13:15

NAİF MALATYA'MIZ
28 Eylul 2020 13:15

EVLİYA ÇELEBİ'NİN GÖZÜYLE MALATYALILAR
24 Eylul 2020 13:15

HÜRRİYET KAHRAMANI BİR GEYİK
18 Eylul 2020 13:15

ŞU BİZİM KASAPLAR ÇARŞISI
20 Ağustos 2020 13:15

MALATYA, DELİLERİNİ NEDEN SEVİYOR?
11 Ağustos 2020 13:15

AYAĞININ ÇARIĞIYLA EDEBİYATA GİREN ÇOCUK
27 Temmuz 2020 13:15

PİNGEL
02 Temmuz 2020 13:15

MALATYA OKULLARINDA SÜT TOZU ZORLAMASI
07 Haziran 2020 13:15

'ARKADAŞIM VE KARDEŞİMSİN'
03 Haziran 2020 13:15

NASILSA DANANIN KUYRUĞU KOPACAK...
13 Mayıs 2020 13:15

UYKUCULUĞU YÜZÜNDEN TİTANIC VAPURUNU KAÇIRMIŞTI
11 Mayıs 2020 13:15

HIDIRELLEZDE DİLEK TUTARDI MALATYALILAR
07 Mayıs 2020 13:15

MALATYA'DA ANLATILAN TARAKLIKUŞ SÖYLENCESİ
04 Mayıs 2020 13:15

BURADA BÜLBÜL AĞLAMIŞ...
02 Mayıs 2020 13:15

İSTANBUL'UN YÜKÜNÜ TAŞIYAN, ŞU BİZİM PÜTÜRGELİ HAMALLAR...
21 Nisan 2020 13:15

'MERSEDES KADİR' YA AKILLI OLSAYDI?
20 Nisan 2020 13:15

MALATYA’DA ÇAĞALAR NEYLE OYNARDI?
11 Mart 2020 13:15

Malatya da Söylenegelen beddualar
10 Mart 2020 13:15

BİZ O KATERİNA'NIN CEMAZİYELEVVEL'İNİ BİLİRİZ!
09 Mart 2020 13:15

ESKİDEN MALATYA’DA HASTALIKLAR NASIL TEDAVİ EDİLİRDİ?
02 Mart 2020 13:15

MALATYA SANCAĞINDA BULUNAN HANLAR VE HAMAMLAR
21 Şubat 2020 13:15

ATATÜRK'ÜN YANINDAKİ ÜÇ MALATYALIDAN BİRİ: RUŞEN EŞREF ÜNAYDIN
16 Şubat 2020 13:15

YİRMİNCİ YÜZYIL BAŞINDA MALATYA DEĞİRMENLERİ
15 Şubat 2020 13:15

MALATYALILARIN KUMKAPI ÇIKARMASI
11 Şubat 2020 13:15

ADLARIN DA BİR HİKÂYESİ VAR
04 Şubat 2020 13:15

BABIALİ'NİN EVSİZLERİ
03 Şubat 2020 13:15

ELLİ YIL ÖNCE MALATYA DÜĞÜNLERİ
27 Ocak 2020 13:15

Tüm Yazılar