ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

70 derde deva bitki: Semizotu

Muhtevasında yüksek miktarda karbonhidrat, protein ve lif bulunan semizotunda özellikle vejetaryenler ve balık yiyemeyenler için iyi bir besin kaynağı olduğu bilinen omega-3 türünden doymamış yağ asitleri ile glutatyon, glutamik asit ve aspartik asit gibi asitler de yer almaktadır. 

19 Eylul 2022 22:32
70 derde deva bitki: Semizotu

Havaların giderek serinlemeye başladığı güzün bu ilk günlerinde pazar tezgâhlarında halen yaz mevsiminin yararlı sebze ve meyvelerini bulabiliyoruz. Bunlardan biri de ülkemizde oldukça sevilerek tüketilen şifa kaynağı semizotu. Hazır mevsimsel olarak halen kolayca ulaşılabilen bir sebzeyken, bu haftaki yazımızda semizotunu konu edinelim ve sofralarımız süsleyen bu lezzetli ve şifalı bitki hakkında biraz bilgi edinelim.

Aslında istilacı bir tür

Semizotugiller (Portulacaceae) ailesine mensup olan semizotu, pirpirim (Portulaca oleracea), 10-30 cm dolaylarında boylanabilen, saçak kök yapısına sahip olup yaprakları sebze olarak hem çiğ hem de ıspanak gibi pişirilerek yenilen yazlık ve tek yıllık otsu bir bitkidir. Gerek yiyecek gerekse tıbbî bitki olarak kullanımı oldukça yaygın olmakla birlikte botanik bilimi literatüründe istilacı ve yayılmacı otlar içerisinde değerlendirilir. Kültürü de yapılmakla birlikte genellikle sulak arazilerde, dere kenarlarında ve su kanallarının çevresinde yabani olarak yetişir. Asitli, nötr ve alkalin topraklarla ılık iklimi sever, soğuk havalardan zarar görür. Dona karşı dayanıksızdır. Siyah renkli tohumları yuvarlak ve küçüktür. Kendi kendini dölleyebilen bir niteliği vardır ve kolayca yayılan bir bitki olması da bu özelliğinden kaynaklanmaktadır.

Anavatanı Hindistan

Anavatanının Hindistan, Himalaya Dağları, İran, Güney Rusya ve Anadolu olduğu değerlendirilen semizotunun yaprakları hafif ekşimsi ve tuzludur. Ayrıca kırmızıya çalan bir rengi olan bitkinin etli ve sulu gövdesi tüysüz ve pürüzsüzdür. Dokunulduğunda güzel bir his uyandırır.

Afrika, Güney Avrupa, Akdeniz çevresi, Asya ve Avustralya'daki yerliler tarafından farklı şekillerde kullanılan, ortaçağ İngiltere'sinde çok popüler olan ve günümüzde dünyanın bazı bölgelerinde halen yabani ot olarak değerlendirilip (örneğin ABD) sofralara indirilmeyen semizotunun çiçeklenmesi Haziran ayında başlayıp Ağustos ve Eylül aylarına kadar devam edebilmektedir.

Her derde devâ

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından "en çok kullanılan tıbbî bitki" olarak nitelendirilen ve tıbbî bitkiler listesine bu şekilde dâhil edilen semizotu, söz konusu kurum tarafından "Her Derde Devâ" anlamına gelen "Global Panacea" ifadesiyle tarif edilmiştir. Özellikle Antik Yunan ve Çin kültürlerinde semizotunun yaygın bir şifa kaynağı olarak görülmesi, bitkinin sağlık açısından sahip olduğu önemin insanlık tarafından oldukça erken dönemlerde keşfedildiğini göstermektedir. Bir başka ifadeyle, insanlığın tarihin eski dönemlerinden beri semizotunu bildiği ve kullandığı anlaşılmaktadır. Nitekim Peygamber Efendimizin semizotu ile alakalı bilgiler verdiği yönündeki veriler, bitkinin İslam kültüründe de şifa kaynağı olarak ilk dönemlerden itibaren kullanıldığına delalet etmektedir. Rivayete göre, Allah Rasûlü bir yol kenarında yürürken semizotuna denk gelmiş, o sırada ayağında bulunan bir yarayı onunla tedavi ettikten sonra şöyle buyurmuştu: "[Ey semizotu!]Allah seni mübarek kılsın! Dilediğin yerde bitesin, zira sen en küçüğü baş ağrısı olmak üzere yetmiş derde devasın."

Gilik, kıbıçkan, kıvırsık...

Farklı bölgelerdeki kullanım biçimlerine bakılırsa Anadolu'da baldırıkız, cibille, çilbir otu, elmelik, erekleme, gilik, kıbıçkan, kıvırsık, pirpirim, semizlik, sirken, soğukluk ve tohmegân gibi adlarla bilinen bitki için semizotu ifadesinin kullanımı tarihî olarak 14. yüzyıla kadar takip edilebilmektedir. Bu yüzyılda kaleme alınmış olan Hacı Paşa'nın Müntehab-ı Şifâ ve Ali Çelebi b. Şerîf'in Yadigâr-ı İbn Şerîf isimli tıbbî eserlerinde bitkinin ismi "semüz ot" şeklinde kayda geçirilmiştir. Ayrıca ilk baskısı 1901 yılında yapılan Şemseddîn Samî'nin Kâmûs-i Türkî'sinde de "semizot" olarak yer almıştır. Öte yandan bitkiye ilişkin en yaygın isimlendirmenin, coğrafyamızda 16. yüzyıldan beri görülmekte olan "pirpirim" olduğunu da not etmeden geçmeyelim. Bugün Anadolu'muzun büyük bir bölümünde bitkinin ismi semizotu şeklinde değil, pirpirim olarak bilinmektedir.

Yüzde 94'ü su

Salata ve sebze olarak dünyanın hemen her bölgesinde yaygın şekilde tüketilmesinin yanında lezzet ve tat verici olarak yemeklere (özellikle de müsilaj içeriği dolayısıyla kıvam arttırıcı olarak çorbalara) de ilave edilen semizotunun vitamin ve mineral açısından oldukça zengin bir muhtevası olduğunu biliyoruz. Birçok hastalığa deva olmasının nedeni de kuşkusuz bu durum ile alakalıdır. Öncelikle belirtelim ki semizotu oldukça düşük kalorilidir. Yüzde 94 gibi son derece yüksek bir oranı sudan meydana gelmektedir ve bu özelliği ile yüzde 98'inin su olduğu bilinen karpuza yaklaşmıştır. Yoğun bir antioksidan yükü olan bitkinin içeriğinde A, B1, B2, B6, C ve E vitaminlerinin yanı sıra niasin, nikotinik asit, betakaroten, riboflavin ve folat cinsinden maddeler ile potasyum, kalsiyum, kükürt, demir, mangan, magnezyum, sodyum, fosfor, bakır, çinko ve manganez gibi mineraller bulunmaktadır.

Semizotunun içeriğinde bulunan maddeler sözünü ettiklerimizle sınırlı değildir. Muhtevasında ayrıca yüksek miktarda karbonhidrat, protein ve lif de içeren bitkinin yapısında özellikle vejetaryenler ve balık yiyemeyenler için iyi bir besin kaynağı olduğu bilinen omega-3 türünden doymamış yağ (diğer yeşil yapraklı sebzelere kıyasla yüksek miktarda omega-3 barındırmaktadır) asitleri ile glutatyon, glutamik asit ve aspartik asit gibi asitler de yer almaktadır. Oldukça ilgi çekici olan bu durumdan dolayı, semizotu özellikle yapraklı bitkiler içerisinde en fazla yağ oranına sahip bitki olarak nitelendirilmiştir. Öte yandan semizotu tohumlarının nişasta ve yağ açısından oldukça zengin olduğunu da vurgulayalım.

Semizotu birçok vitamin (riboflavin, niasin, folat, B6 vitamini) ve kalsiyum, magnezyum, demir, fosfor, manganez, potasyum, gibi mineraller açısından çok zengin bir sebzedir. Semizotunda neredeyse ıspanakla aynı oranda demir bulunur. Antioksidan vitaminler olarak kabul edilen, A ve C, D vitaminlerini de bol miktarda içerir. Semizotu, mineraller ve diyet lifi açısından da oldukça zengindir.

Birçok hastalığın şifası

Bu içeriği ile yemeği yapılan şifalı bitkiler arasında semizotu en meşhur olanlarından birisidir. Semizotunun faydaları arasında belki de en önemlisi semizotunun bitkisel bir omega 3 kaynağı olmasıdır. Omega-3 yağ asitlerinin sağlığımıza en önemli etkisi ise kandaki trigliserid oranını düşürerek, kalp ve damar hastalıklarından korunmamızı sağlamasıdır.

Semizotu insan sağlığı açısından oldukça önemli etkilere sahiptir. Yapılan araştırmalar, antioksidan niteliği dolayısıyla kanser türleri ile mücadelede önemli de olan bitkinin kanlı dizanteri, egzama ve yılancık gibi rahatsızlara iyi geldiğini, yanıkları ve yaraları tedavi edip kulak ağrılarını iyileştirdiğini, bunlara ilave olarak yılan ve böcek ısırmalarına, apselere, çıbanlara, kızarıklıklara, deri enfeksiyonlarına, siğillere ve sivilcelere karşı faydalı olduğunu göstermiştir. Pakistan bölgesinde astım, ülser, ishal, dizanteri ve hemoroid tedavisi için kullanılan, Arabistan bölgesinde ise ateş düşürücü, serinlik verici, uyarıcı, terletici, kas gevşetici, enfeksiyon önleyici, spazm çözücü, idrar söktürücü ve kurt düşürücü olarak görülen semizotunun ayrıca kanı temizlediği, kabızlığı giderdiği, baş ve mide ağrıları ile ağrılı enfeksiyonlara iyi geldiği, sinir krizlerini ve beyin yorgunluğunu kontrol altına aldığı, emzikli annelerde süt miktarını arttırdığı, mesane ve dalak sorunlarının giderilmesine katkı sağlayıp böbreklere çöreklenen kum ve taşın düşmesinde etkili olarak böbrek sancılarını giderdiği yönünde bulgular elde edilmiştir.

Nasıl tüketelim?

Daha çok çiğ olarak salatalarda kullanılması içeriğindeki vitaminlerin değerlendirilmesi açısından önemlidir. Pirpirim aşı olarak yemeği de Malatya ve Antep yöresinde oldukça fazla yapılmaktadır.

Pirpirim Çorbası (Malatya Usulü)

1 fincan yeşil mercimek, 1 fincan pirinç veya bulgur, sıcak suda haşlanır. 1 demet semizotu (pirpirim) iyice yıkanıp üzerine eklenir. Zeytinyağında 1 adet soğan, 4 adet yeşil biber, 2 diş sarımsak, 1 adet domates, 1 yemek kaşığı domates salçası, 2 çay kaşığı tuz konularak kavrulur. Çorbaya serviste limon sıkılır.

Tek başına bir eczane

Son yıllarda yapılan incelemeler sonucunda semizotunun bağışıklık sistemini güçlendirdiği, afrodizyak etkisi yaptığı, kan dolaşımını hızlandırdığı, kan şekerini düzenleyip yorgunluk ve halsizliği giderdiği, dolaşım ve sindirim sistemini desteklediği, kemikleri güçlendirip cildi güzelleştirdiği, akciğer ve karaciğer hastalıkları ile nefes darlığı, iskorbüt, KOAH ve göz rahatsızlıklarına iyi geldiği, çocukların gelişimine katkı sağladığı, düzenli şekilde tüketilmesi durumunda kalıcı olarak zayıflamaya yardımcı olduğu, diyabet ve yüksek tansiyon ile mücadele ettiği ve kalp rahatsızlıklarını önlediği ortaya konulmuştur. Son olarak semizotu tohumunun da sakinleştirici, kanama durdurucu, susuzluğu giderici, idrar söktürücü, kurt dökücü ve adet uyarıcı olduğunu vurgulayalım.

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.