Meslek hayatımı 40 yıldan fazladır icra ediyorum.Dile kolay bir ömür kadar emek verdim. Her mesleğin kendi içinde zorlukları vardır elbet. Ancak bana sorarsanız bizim mesleğin en zor tarafı hiç ara vermeden alın teri dökmek, ilk günkü heyecanını hiç kaybetmeden hep koşmak.Meslek hayatım boyunca elbette hatalarım , eksiklerim olmuştur.Hata yapmamak peygamberlere mahsusdur.İnsanız tabii ki hata yaparız fakat önemli olan kasıtla ve farkındalıkla hata yapmamak. Ben bilerek ve isteyerek hata yapmaktan elimden geldiğince kaçındım .Benim doğam, benim kişiliğim, aile terbiyem ve mesleki ahlakım her zaman doğru bildiğimi yapmaya yöneltti beni.
Kendime belirlediğim ilkelerim; sevdiğim değer verdiğim insanı korumak, onları onure etmek, insana, topluma ve vatana zarar vermek isteyenlere karşı korkmadan , yılmadan mücadele etmekti.Mesleğimi hiç bir zaman rant elde etmek için kullanmadım.Aksi olsaydı zaten çok farklı bir yerde olurdum.Ben mutluyum neden mi? Çünkü kimseye gebe değilim. Mesleğimi hakkıyla icra etmenin bana kazandırdığı en büyük servet özgür ve doğru kalemimdir.Verilecek tek hesabım vardır o da Yüce Yaradan, o gün geldiğinde de onun merhametine sığınırım. Ancak her ne kadar tecrübeliyiz desek de çiğ süt emmiş insanoğlu şaşırtıyor bizi. Bazen öyle kelamlar geliyor ki kulağıma ne aklım idrak ediyor ne de gönlüm kabul ediyor. Hani diyor ya şair: ‘ Sussam gönül razı değil, konuşsam tesiri yok’. Sonra içimde ki çocuk öyle kırılıyor ki toparlanmak zor oluyor. Belki balık burcu oluşum, belki de sevdiğim insanlara çok özel anlamlar yüklüyor oluşumdan kaynaklanıyor .Özellikle sevdiğim , gönlümde yer edinmiş kimselerin hata yaptığına şahit olunca kendimi suçluyorum. Alen beyan uyardığım halde aynı yanlışlar tekrar edilince bu kez kendimi sorgulamaya başlıyorum. Hayır ben açık sözlüyüm ya karşı taraftanda aynı açık sözlülüğü bekliyorum. Demek ki bizim dost sandıklarımızın bize karşı aynı hissiyatı beslemiyor.
Gazetecilik sorumluluk ister, değerli üstadımız rahmetli Haydar Karaduman abimizin bir sözü var.” Sorumluluğumuz kadar, sorumluluklarımız var “ Kişisel sorunlarım mesleğime alet etmedim etmemde .Oğlumu, kızımı, eşimi işe aldırmak için takla atmadım.Aksini ispat edecek varsa buyursun söylesin.
Değer verdiklerime neden değer verdiğimi açıkça söylüyorum.Benim için en önemli kriter şu: Vatana ,millete, bayrağa , Kuran’a bağlı kalan kişileri korumak, kollamak benim asli görevimdir.Devlet hizmetinde eksik kalmış aksamış bir takım şeyler her yerde olur, önemli olan Cumhuriyet ve Atatürk ilkeleridir. Şayet samimi,dürüst çalışmaya gayret eden bir kimse eksiği de olsa hem kamu vicdanında hem Allah katında değerlidir. Bazen kendimi çok sorguluyorum ben hata mı yapıyorum?Hata mı ediyorum? Suçum sevdiklerimi korumak ve kollamak onların zarar görmesini engellemek bu hata ise ben o hatamı sonuna kadar sahipleniyorum. .
Meslektaşlarımın özel yaşamları, maddi zenginlikleri ile hiç bir zaman ilgilenmedim. Sohbet mevzusu yapmadım . Beni bilen bilir özel yaşamlara karşı kör ve sağır olduğumu kimse inkar edemez. Zaten gazetecilik her duyduğunu her zaman aktarmak değil çoğu zaman da iyi bir sır tutucu olmaktır. Bu olmazsa ne kimse güvenir ne de mesleki itibar kalır. Ben haber yaparken şuna bakarım bu haberin okuyucuya ve kamuya yarayı var mı? Kişileri belden aşağı vurmanın kimseye faydası olmaz. Şayet hukuksal bir yanlış varsa mağdur varsa o yanlış ile elbette mücadele etmek boynumuzun borcudur. Ben kendimden sorumluyum, her zaman bu bilinçle davrandım.Benim hayatımda ‘Keşke’ ye yer yoktur.Allah’a şükür utanılacak bir yanımda yoktur. Olmayan bir şeyi olmuş gibi yaymak iftiradır. İftiraların er geç ortaya çıkması da Allah’ın adaletidir. İftiradan her zaman uzak durdum. Zira iftira etmek akıl yoksunu aciz kimselerin işidir.
Çünkü başkasını zor durumda bırakmak isterken kendilerini rezil ederler.