ANNELERİN; ANNE OLACAĞI ZAMANI SEÇME HAKKI YOKTUR

ANNELERİN; ANNE OLACAĞI ZAMANI SEÇME HAKKI YOKTUR

-Son zamanlarda anne adayı gebe kalmadan önce sağlık taramasından geçirilip, gebe kalmasında yaşayabileceği muhtemel sağlık riskleri gözden geçirilir. Gerekli kontrolleri yapılan anne adayı artık gebeliğe hazırdır. Gebe kaldıktan sonra da belli periyotlar ile annenin laboratuvar tahlilleri yapılır, Tansiyon kontrolleri fiziki ve psikolojik durumu gözden geçirilir, bir anormallik varsa düzeltilir tedavisi planlanır.

Ultrasonografik taraması yapılır. Uygun aralıklar ile bebeğin gelişimi takip edilir, bir hastalığı var mı yok mu araştırılır, gerektiğinde müdahale edilir. Bebeğin cinsiyeti tespit edilir aileye müjdelenir. Anne artık cinsiyeti belli olan yavrusu için pembe veya mavi giysiler, yatak odaları, doğum odası kapısı için süslemeler seçerek adım adım yavrusunu kucağına almaya hazırlanır. Doğum için doktorunun güvenli bulduğu bir hastanede sağ salim doğumunu doğal yolla veya gerektiğinde sezeryanla yapar. Tehlike geçtikten sonra evine giden anne ve bebeği belli bir süre de ara ara kontrollere giderler.

-KIRSAL KESİMDE YAŞAM TESADÜFÜDÜR. Öyle planlanarak gebe kalmak mümkün değildir. Kadınlar bir nevi köledir. Erkekler düzeni kurmuşlar...Cinsel arzularını tatmin için kadınları dini ritüellerle baskılamışlar. Mesela

((Kocaya itaat. Peygamberimiz (s.a.v.)

"Bir kadın kocası kendisinden memnun olarak ölürse cennete girer." (İbn Mace, Nikah, 4)

Buyurmuşlardır.

"Kişi cinsel ilişkide karısını çağırdığı zaman, karısı ocak başında yemek pişiriyorsa da kocasının davetine cevap versin." (Tirmizî, Radâ` 10)

"Kişi karısını yatağa çağırdığı zaman (bir özrü olmadan) kadın gelmekten kaçınır, kocası da bu sebeple ona kırgın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadına lanet ederler." (Buharî, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 120)))

gibi Dini öğretilere bakılırsa;

KADININ GEBE KALMAYI PLANLAMA gibi bir seçeneği yok …

HERİF NE DERSE O...

Tesadüfen gebe kalan kadın genelde hiçbir doktor kontrolü olmadan gebelik süresini tamamlar ve ev koşullarında köy ebeleri yardımıyla doğurur...

-Hiç olmazsa bir sağlık ocağında Tansiyon ve idrar tahlili yaptırılabilse PREEKLAMPSİ denilen Tansiyon yüksekliği ve idrarda protein kaybı gibi belirtiler veren gebelik zehirlenmesi tespit edilir ve gerekli tedbirler alınırsa EKLEMPSİ denilen doğum öncesi ve doğum sonrası ortaya çıkan

-Sara gibi kriz geçirme,

-Şiddetli baş ağrısı

-Görme bozukluğu

-Geçici bilinç kaybı,

-Vücutta şişlik, ödem

-Karında ağrı

-Az miktarda idrar çıkartma

-Tansiyon yüksekliği gibi belirtiler ile ortaya çıkan tablo ve birçok anne ölümleri önlenebilir.

-1979 yılında Bir pazar günü o dönem SSK SİNAOP-Ayancık dispanserinde rotasyonla görevlendirilmiş Dr. Nihat ile sahilde yürürken birileri Aşağı Köyde bir hasta için muayeneye çağırdılar. Dr. Nihat'a

"Sen de gelirimsin gezeriz"

dedim. Kabul etti, Birlikte kendi arabamla gittik.

Hasta 2 gün önce doğum yapmış, zaman zaman kasılmaları, karın ağrısı, görme kaybı, baş ağrısı şikayetleri varmış. Benden önce bir doktor getirmişler muayene etmiş 2 çeşit antibiyotik yazmışmış, fayda etmemişmiş. Hastanın tansiyonuna baktım çok yüksek. Sara nöbeti gibi kasılmaları vardı. Eklampsi düşünüp Hemen çantamdan 1 amp Diazepam,1 ampul Luminal çıkarıp çantamdaki daha önceden kaynatılarak steril edilmiş (tekrar kaynatmaya zaman olmadığından) cam şırıngaya çektim damardan zerk ettim. Anında kasılmalar durdu.1000 ml lik bir serum içine vitaminler, gerekli ilaçları koyup, bir süre hastayı izledik. Reçete yazdım ayrıldık.

Yoldan gelirken Dr. Nihat hayretle

"ABİ SEN O İLAÇLARI O ANDA NASIL AKIL ETTİN DE UYGULADIN?"

diye söyleniyordu

"Eee Nihatçığım PRATİSYEN HEKİMİN GÖREV ALANI; GÖZDEN-DÖTE, RAHİMDEN-MEZARA kadar geniştir. Tedbirli olmak gerek, ne zaman, hangi sürprizle, nerede, ne şekilde karşılaşacağımız belli olmaz" diye muhabbet ederek döndük.

-Ertesi gün kontrole gittim, her şey yolundaydı...

Öyle de devam etti.