ALTIN
 2.468,19
DOLAR
 32,4306
STERLİN
40,3674
EURO
 34,5013

Haziran 06, 2022

Gözlemler – İzlenimler...

İnsanlar, Yaşam...

Adıyaman, Maraş ve Malatya

 bölgesindeki     Alevi (-Kızılbaş-) inanç önderlerinden yörede çok sevilip sayılan Ağuçan Ocağından Seyyid Aziz Dede (Ape Aziz) Hakk’a yürüyüşünün 56. yıl dönümünde Adıyaman- Çelikhan, Yedioluk köyü( Şahmir) türbesi başında törenlerle anıldı...

Ağuçan Ocağından Seyyid Aziz Dede (Ape Aziz) anma etkinliği için

Adıyaman / Çelikhan - Yedioluk köyü (Şahmir) rotamız böyle  Sabah kahvaltısından sonra, Cafer Özdemir öğretmenin  Mercedes Vito arabası ile ,sabah saat: 08:00’de Malatya'dan hareket ettik. Cumhuriyet  Örnek köyde benzinlikte bekleyen arkadaşımız İzzettin Çiçek'i aldık. Sürgü, Bulam güzergahını kullanarak Adıyaman yoluna saptık. İki saat süren yolculuktan sonra saat: 10.00’da Ape Aziz'in türbesine yani bambaşka bir diyara gittik.... 

Yol arkadaşlarım;  Can dostlar; Emekli öğretmen Cafer Özdemir, Emekli eğitimci Kültür Bakanlığı Şub. Müd. Adil Aktaş, Cem TV. İzzettin Çiçek, Son Nokta gazeteci araştırmacı- yazar Ali İhsan Öztürk'le birlikte güzel bir gezi yaptık.

 Arkadaşlarımızla uzun saatler süren yolculukta neler neler görmedim ki! Ama en çok dağların ve vadilerin yalın-doğal güzelliği beni etkiledi. Aman yarabbi bu ne güzellikler böyle, her taraf ağaç, çiçek… Her taraftan kuş sesleri geliyor. Yol kenarlarında dağlardan buz gibi kaynak sular akıyor.

Yolda sohbetlerimizle civardaki köy isimlerini, tepelerin, dağların isimlerini Cafer öğretmenden  öğreniyoruz.

Sürgü 'den itibaren çiftçiler kadınlı, erkekli tarlalara tütün fideleri dikmeye başlamışlar . Yolda durduk, çiftçilerle konuştuk. Fotoğraf çektik.. Sünni, Alevi Türk -Kürt (Sünni-Alevi karışımı) köylerinden geçiyoruz. Buraya kadar olan ziyaretimizde insanlarda müthiş bir umutsuzluk, neşesizlik hissediyorum. “Baharın neşesi vurmamış yüzlerine / Garip garip bakar insanlar” 

Yollarda ve türbenin olduğu alanda Jandarma, Özel Hareket büyük güvenlik önlemleri almıştı.

Nihayet tepeye doğru tırmanırken Apaziz türbesi görüldü. Jandarma türbenin yaklaşık 2 km. aşağısında köylülerin pist dedikleri alana gelen davetlilerin arabalarını buraya park etmelerini söyledi. Arabalarını park eden misafirler minibüslerle servis yapılarak türbeye çıkartılıyordu. Piste sığmayan yüzlerce araba yol kenarlarına boş arazilere park edilmişti.

Türbeye Ait Notlar:

1700 m. yükseklikte. Külliye şeklinde dergah. Belli bir eğimle yükselen bir tepenin eteğinde kurulan Türbenin açıkçası yerleşim yeri öylesine bilinçli seçilmiş ki, buna hayran olmamak elde değil.

Türbenin önü öyle açık ki, kilometrelerce uzaktaki fazla yüksek olmayan dağ sıralamaları net olarak görülüyordu. Türbenin arkasındaki aşağı yamaçta Şahmir köyü görülüyordu.

Türbenin ana giriş kapısı Şah Kapı  üst kısmında Türkçe Yazılmış yazıtlar var.

 Birinci Söz :"iyilik edin şüphesiz, Allah iyilik edenleri sever. ( Kur'an-ı Kerim Bakara suresi 195)

İkinci Söz: Ebuzer  Gaffari'den naklen yoksulları mazlumları sevin. Onların yanında olun.  Hz. Muhammed ( S:A.V)

Üçüncü Söz: Ben bana kötülük  yapana, iyilik yaparım. Kötülere kötülük yapmaktan vazgeçmezler  diye ben niye iyilik yapmaktan  vazgeçeyim.  Hz. İmam Ali

 Anıt kapının arka yüzünde ki yazıtta;

 Burada yatan mübarek veli Apaziz türbesinin mimari projesini Ehl-i Beyt yolunun hizmetkarı Zeki Akdağ, statik projesini de mühendis Deniz Ermen çizmiştir. Türbeyi de Ehlibeyt dostu halkımız yapmıştır. Bu Türbe Miladi 2018 tarihinde yapılmıştır."

Şahmir köyü Kavi aşiretinden. Adıyaman bölgesindeki 66 köyün Kavi aşiretinden olduğu bilgisini aldık. Aşiretin bir kısmı Sünni İslam bir kısmı Aleviymiş. Aşiret mensupları birbirlerini tutar ve barış içerisinde bir arada yaşarlarmış.

Köyler boşalmış , köy okulları kapanmış. Hayvancılık bitme noktasına gelmiş. Taşımalı eğitim olsa da; bu uygulama başka sorunları da beraberinde getirmiş, eğitime çözüm olmamış. Tüm bunlara rağmen çevredeki Alevi olsun, Sünni olsun, karışık olsun tüm köyler bu Dergâhın, türbenin önemini bilip, kavramışlar.

Tarihte bir yerde istesen de istemesen de Alevi - Sünni, Türk , Kürt , Ermeni Rum yüzlerce yıl beraberce yaşamışlar. Bir kültür alış-verişi olmuş bundan kaçılmaz ve göz ardı edilemez. Asırlar boyu kültürler, inançlar ve diller arasında geçişler, etkileşimler olmuş.

Adıyaman'a bağlı  Yedioluk ( Şahmir) köyünde Ağu İçen Ocağından Seyyid Aziz Dede (Ape Aziz) Hakk’a yürüyüşünün 56. yıldönümünde türbesi başında törenlerle anıldığı yerdeyiz. Kaçırılmayacak manzaralar .Her zamanki gibi kameram ve fotoğraf makinem görevlerinin bilincinde çalıştılar.

Aziz Dede Türbesini Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin organizesiyle bir araya gelen binlerce davetlinin katıldığı devasa organizasyonla Ehlibeyt temsilcileri ve sevdalıları buluştu.

Türbenin karşısında  sırtını yamaca yaslamış etkinliklerde kullanılmak üzere konuşma platformu sahne yüksekçe ve betondan yapılmıştı. Ses düzeni ve kürsü konmuş. Kürsünün üzerinde büyük Türk bayrağı asılmıştı. Sahnenin arkasında büyük bez afişler asılmıştı. Bunlar Atatürk, Hz. Ali, Hacı Bektaş velinin temsili resimleriydi. Temsili Cem'in ve semahın yapılacağı yerin zemini canların hediye ettiği halılara kaplanmıştı. Sahnenin karşısına yüzlerce plastik sandalye dizilmişti.

Aziz Dede Türbesini Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Zeki Akdağ yaptığı açılış konuşmasında; "Aziz Dede’nin insanlar arasında ayrım yapmayan, paylaşan ulu bir kişi olduğunu belirterek, dernek kuruluşunun ardından yaptıkları çalışmaları aktardı. Burada bulunanlar yüzyıllardan beri bir güzelliği, bir dostluğu yaşatmaya çalışıyorlar. Sizi buraya getiren bir güç, çıkar değil. Hakim olanların anlamadıkları bir düşünce. 56 Yıl önce vefat eden Ehlibeyt soyundan gelen Aziz Dede’nin bu topraklara bıraktığı kardeşlik, hoşgörü tohumudur. Anadolu’yu bize yurt yapanlar, barışın, sevginin diyarı yapanlar, Anadolu Erenleri, Uluları, Velileri ve tabi ki dedelerimizdir. Aziz Dede, bu coğrafyada işte bu değerlerin en önemli temsilcilerinden biridir. Onu bir kez daha anıyor, onun düşüncelerini sonsuza kadar yaşatacağımızı belirtmek istiyorum” ifadelerini kullandı..

Protokol çadırında oturan, siyasiler ve resmi erkan her yerde olduğu gibi burada da Adıyaman Belediyesi armalı protokole ayrılan çadırlarda gölge altında oturuyorlardı. Törene katılan protokol sırayla selamlama konuşmaları yaptılar. Birlik ve beraberlik mesajları verdiler.

Binlerce can güneş altında, sahnenin karşısına dizilmiş çok az sayıda sandalyelere oturdular. Çoğu da nerede bir ağaç bulduysa onun gölgesinde taşların toprağın üzerine yerleşerek etkinliği izlediler.

Bu büyük organizasyonla,  bir nevi kurultayla, Adıyaman'ın Malatya'nın çevre illerin dört bir yanında bulunan aleviler ve temsilcileri, ona can ve gönül verenler bir araya geldiler, bir büyük buluşma yaşamış oldular. Burada öyle bir inanç atmosferi var ki, Türbe ve ek hizmet binalarında hala onarımlar devam ediyor. 

Apaziz Türbesi bir koruluğun da bulunduğu yüksekçe bir tepenin üstünde . Oldukça iyi korunduğu ilk bakışta anlaşılan Türbe ’ye vardığımızda açıkçası büyüleniyorum. Türbenin girişinde taç kapının ön yüzündeki yazıtta

" Bu türbede Hak Muhammed Ali yolunun eri adalet, merhamet, sevgi, şefkat ve umut ışığı bilge insan irfan ve keramet sahibi gönül gözü açık Mürşidi Kamil gönüller sultanı" APAZİZ" yatmaktadır.

Özünde bir inanç sistemi olan Alevi – Bektaşi Öğretisi’nde erenlerin yani bir başka deyişle velilerin varlığı ve onların türbeleri de bu inancı yaşatanlar için son derece önemli merkezlerdir. Orada yatanlar; en kutlu, insanı kâmil vasıflarında sadece bir yol önderi değil, aynı zamanda yollarını aydınlatan, insanları bilinçlendiren toplum önderleridirler. 

Yüzyılların asimilasyoncu politikası maalesef cumhuriyet döneminde de devam etmiş, daha detaylı yazılarımızda değindiğimiz gibi Emeviler’den Selçuklular’a, Selçuklular’dan Osmanlılar’a, Cumhuriyet dönemine ve günümüze kadar değişmez bir çizgide Sünni / Hanefi İslam inancı bu devletlerin ana inanç sistemi olarak devletin temel yapılarına girmiş ve kökleşmiştir. 

Türbeye gelen canlarla yaptığım mini röportajlarda

Alevi canların görüşlerinin kısaca özeti ;

Diyanetin asimilasyoncu propagandasına rağmen "Diyanet; kesinlikle türbe ve tekkelerde mum yakmayın bu bidattır, dinimizde yeri yoktur, diye bildiriler (fermanlar- fetvalar) yayınlayıp durmaktadır..." canlar inançlarının gereği mumları ( çerağ) uyandırıyorlar, dileklerini yapıyorlar.

Alevilerin Türkiye'de yaşayan herkes gibi ülkelerini , bayraklarını sevdiklerini ve yurt savunmasında askerlik yaptıklarını, vergi verdiklerini devletin yurttaşlarına sunduğu olanaklardan eşit derecede yararlanmak istediklerini ancak  bazı konularda yoksun olduklarını göz önündedir.

Biz Alevi kimliğimizle her Alevinin kendisini nasıl tarif ediyorsa ona bırakılması şartıyla onun sorumluluk ve yükümlülük alanı olduğu bilinciyle, devletin, diyanetin, siyasilerin bizi tanımlama, tek tipleştirme girişimlerini asla doğru bulmuyoruz.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ve zorunlu din derslerinin laiklikle çeliştiğini, cem ve kültür evlerinin yasal statüsü ile inancın kritikleştirilmesini hiç kimsenin tayin edemeyeceğini belirttiler. Alevi sorunlarının bir an çözülmesi gerektiğini  ''Bundan dolayı mutsuzuz, eşit değiliz, üvey evlat gibiyiz'' diye konuştular. Bu tür etkinliklerde  söylenen vaat edilen sözlerin pratikte ve yasal olarak yapılmasını istiyoruz dediler. 

Alevi canların istisnasız tümünün, ne kadar inançla, niyazlarını yaparak çok büyük bir saygıyla türbeyi ziyaret ettiklerini burada da gözlemliyorum. Hem kapıya, hem eşiğe niyaz edilerek türbeye giriyorlar.

Türbenin içinde pervaz vurup uçan kuşlar..

Binlercesi niyaz ediyor...

Binlercesi dilek diliyor...

Binlercesi önünde eğiliyor...

 İzzettin Çiçek Cem TV.

Türbe sınırları içinde binaların dışındaki yerler avlular insanlarla dolu. Yatan, dua eden, yiyen içen, çocuklarına bakan dünyanın dört bir tarafından gelenler burada bir huzur diyarındalar. Apaziz etkinliğine gelen Adıyaman'da yöresel giyim kültürünü devam ettiren  onlarca Alevi Kürt kadının giyimi çok güzeldi. Özellikle "kofi" denilen baş süslemesi ve yöresel  elbiseleri ile  erkekler ise şalvar, ceket ve şapkaları ile binlerce kişinin arasında dikkat çekiyordu.

Otantik kadın baş bağlamaları Commağane kültürü etkisi var Nemruttaki heykellerdeki kadınların baş bağlamasına çok benziyorun ötesinde aynısıydı.

Türbenin içinde Ape Aziz'e yeni  bir buçuk metreden daha yüksek bir mermer lahit yapılmış. Daha mezar taşına son  kimliği yazılmamıştı .  

Türbeye gelenler  dilek için  mezar taşına bez bağlıyorlar. mezarın üstüne canların getirip koyduğu top top  kumaşlar vardı. Büyük bir habbeli tesbih asılmıştı. Hastalar ellerine tespihi alıyorlar ve niyaz ediyorlardı. Ayrıca adak olarak, nezir olarak dergaha getirilen çeşitli eşyalar ve para şeklindeki yardımlar türbeye bırakılıyordu...

İnsanlar yüzlerini, vücutlarını sürdükleri türbelere aynı zamanda kıyafetlerini, yanlarında getirdikleri yeşil bezleri ve her şeyi sürüyorlar. Türbenin üzerinde çuval çuval bez ve kıyafetler vb eşyalar birikiyor. Bir kutu içinde makasla kesilmiş yeşil İpek Parçaları (sufi)konmuş. Mezara niyaz edenler de bir parça bu kumaştan alıyorlardı. Bu bez parçasının kendilerine uğur getireceğine inanıyorlar.

Türbedeki mezarın arkasındaki duvarda bir metin yazılmıştı. 

Ey gönüller Sultanı Ap Aziz'in ziyaretçisi; 

Duaların Kabul olsun. Hak, Muammed, Ali yardımcın olsun. Muradın her neyse  hayırlı ise gerçek olsun. Apaziz Sultan ve  tüm Veliler, Evliyalar ve Enbiyalar muradın gerçek olması için  yüce yaradan dan duacı olsun.  bu ziyaret dertlerine deva, hastalıklarına şifa için  hayırlı bir vesile olsun...

  Ey Can; 

 çikolata parasını bu Hak Muhammed  Ali Mekanının yapılmasına veren  küçük çocuklara başta tütün üreticileri olmak üzere  tüm çiftçilere , esnaflara, emeklilere , işçilere, memurlara , tıpkı miraçtan inen iki cihan nuru  Muhammed Mustafa'nın (S.A.V)söylediği gibi " yoksullar ve yoksulların hizmetinde olan " tüm canlara hepimiz teşekkür borçluyuz. Şükranlarımızı sunuyoruz. Biz burada emeği geçen herkese  dua ediyoruz.

 EY Can;

 sende dua et, dua etki duan hizmet edenlere  manavi ödül olsun. Dünya iyiliklerle dolsun. . Sen de hizmet etki dua alasın. . Güzel ve iyilik dolu bir dünyaya katkı yapmış olasın.. Senin de mutlaka ödülün olacaktır. Buna inan...

Ey Can;

 Huzurunda bulunduğun gönüller Sultanı Apaziz ; Tıpkı tüm ehlibeyt yolunun erleri gibi , kırklar  meclisindeki ulular gibi, Hak yemeyen , mazlumların ve masumların  yanında, zalimlerin karşısında olan ., paylaşan , dayanışmaya önem veren , ayırım yapmayan ,  tüm insanları aynı nazarda gören , eşitlikçi , barışçı, bilime önem veren , dünya mülkünü amaç olarak görmeyen,  yaşamın kaynağını  dünyadaki tüm varlıklara , insan hayvan, bitki  ve tüm doğaya  sevgi duymakta gören  insanlık aşığı bir velidir.

Ey Ziyaretçi Can;

 Ziyareti mübarek olsun.. Cenabı Hak seni korusun, yar ve yardımcın olsun. . İki cihan  nuru Muhammed Mustafa  S:A.V Şah ı Merdan  Ebu Turab  Aliyel   Mürteza  ve Onların Ehl-i Beyti şefaatçın olsun. .  

                                                                                                                           14.09. 2018 

                                                                                                                Gönüller Sultanı Apaaziz Talibi

                                                                                                    Ehl-i Beyt Yolunun Aşığı  ve Hizmetkarı

                                                                                                                             Zeki Akdağ

Anma programına Adıyaman Valisi Mahmut Çuhadar, CHP Malatya Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, TBMM Başkanlık Divanı Üyesi ve CHP Adıyaman Milletvekili Abdurrahman Tutdere ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile birlikte Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan, Adıyaman Belediye Başkanı Dr. Süleyman Kılınç,  Gaziantep Milletvekili TBMM idare amiri Mahmut Tuğrul, Urfa Milletvekili, Malatya CHP İl Başkanı Enver Kiraz, Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar, Cem Vakfı Malatya Şube Başkanı Eşref Doğan Siyasi Partilerin İl ve İlçe Başkanları ile Sivil toplum Kuruluşu Temsilcileri katıldılar. Aziz dede Türbesine maddi ve manevi hizmet görenlere, bağış verenlere plaket verildi

İşte, bu topraklarda Aziz Dedeler bir inancı yaşatmaya çalıştılar. Bu inancın özü de sevgi, hoşgörü, kardeşliktir. Bu inanç dayanışmadır, barıştır, özgürlüktür. Bu inanç o kadar güçlüdür ki, yüzyıllardan beri her türlü baskıya rağmen yaşamıştır. Ve bugün burada özgürce konuşabiliyorsa, bunu bizlere sağlayan Ulusal Kurtuluş savaşının kahramanı Mustafa Kemal Atatürk'ü minnetle  anıyorlar. Onun için Aleviler Atatürk'ü seviyor. Türk- Kürt Alevi - Bektaşilerin Atatürk sevgisi bütün Anadolu'nun taşına toprağına uçan kuşuna, esen yeline sinmiştir. Aleviler ’in Atatürk sevgisi bir devlet büyüğüne duyulan sevgiden öte bir tutku düzeyindedir.

Bütün Alevilerin evinde bir köşede Hz. Ali’nin resmi diğer köşede Atatürk'ün resmi sanki on ikinci imam Mehdi gibi.

Atatürk sevgisi Mehdi yerine konmuyor onun üzerinde bir sosyolojik tanımlama. Osmanlıda  İslamiyetteki köle kul olan Cumhuriyetle vatandaş olması eşit özür insan olmanın minnet duygusu M.Kemalle başlamış devam ediyor.

 Aleviler hiç Osmanlı olmamış baskılara isyan etmiş biat edenler sünnileşmiş.

 Eğer bir gün yolunuz düşer de bir alevi - Bektaşi evine konuk olursanız, bu yoksul ama sıcak evlerde bir olay hemen dikkatinizi çekecektir. Duvarda bir köşede bir bağlama sazı,  Hz. Ali resmi ve hemen yanında da Atatürk'ün bir portresinin asılı olduğunu göreceksiniz. Evlerinde, Cem evlerinde törenlerde Etkinliklerde Atatürk' ün resmini asıyorlar. 

Alevi önderleri göre, “Saltanatın kaldırılması, hilafetin ilga edilmesi, laik cumhuriyetin kurulması, ümmetten olmaktan çıkıp ulus devlete  geçiş, kul değil, yurttaş sayılmış olmak...” az buz iş değil. Eğitim - öğretim kapıları açılmış.Yurdun dört bir yanına açılan Köy enstitilerinde okumuşlar.

Bu işleri başaran da Atatürk’ten başkası değildir “Alevilerin sonsuz sevgi ve saygı duyması doğaldır ve aynı zamanda borcudur” diyorlar...

Başka bir can;

Bizler bu vatan içinde kanımızı vermiş insanlarız, biz bu memleketin asli unsurlarıyız, biz azınlık değiliz. Bizi oyuna getirmek isteyen yapılar vardır. Bizler alnı açık, yüzü pak olan bir topluluğuz.

 Konuşmaların ardından Zâkirler Abuzer Poyraz, Serdar Pektaş, İmam Ali Hazar saz eşliğinde Türkçe Kürtçe deyişler deyişler söyledi, Cem gerçekleştirildi. 

1.Cemde, Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı Adıyaman Şubesi Yunus Emre Cemevi semah döndü.

2.Cemde, Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı Adıyaman Şubesi Yunus Emre Cemevi yaşlılar Kavi Aşireti semahı döndü.

3.Cemde  Zakir Ali Taşkın Alevi Kültür Derneği yeni mahalle yaşlılar Hıdır Sor Semahı döndü.

Havanın çok güzel olması nedeniyle katılımda  hayli yüksekti binlerce kişi gelmişti.

Söylenen nefesler, dönülen semahlar, yapılan konuşmalar ve yöre inanç önderlerinin gülbenkleri ve deyişleri de çok büyük bir aşk halinde dinlendi.

Söyleşide bulunduğumuz insanlar etkinlik alanında seyyar satıcıların meşrubat ,mısır, dondurma  takı, yazma vb. alış/veriş yapmalarını son zamanlarda ortaya çıktığını, daha önce böyle bir şeyin olmadığını söylediler. 

Civar köylerden, başka yerlerden etkinliğe gelen Alevi canlarla konuştuk, dertleştik. Yaptığım görüşmelerde. Dertleşmemizde insanların büyük problemleri gözler önüne seriliyor. İşsizliğin azgınlaştığı, alım gücünün kalmadığı Türkiye’deki sıkıntılar gözler önüne serilirken, buradaki Türkler'in, Kürtler'in en büyük derdi.

Türkiye’deki nüfuz alanını genişletmek isteyen kimi İslam ülkelerinin( İran , Arabistan , Türkiye) inanç sistemlerini (İdeolojik , Sünni- Selefi, Şii) kaynaklı müdahaleci anlayıştan çok şikâyetçiydiler.

Anadolu'da Balkanlar'daki Bektaşi ve Alevilere empoze etmeye gayret ettikleri asimilasyon çalışmalarının bu toplulukları da rahatsız ettiğini ileri sürdüler. Bu ülkeler kendi topraklarında yaşayan diğer inanç ve kültürlere çok da hoşgörülü olmamışlardır.

Cemde lokma:

On binlerce can aynı meydana kurulu sofralara mihman oldular, muhabbet eylediler.

Cemi toplu bir ibadet yapan ve eşitlenmeyi gerçekleştiren ana konu lokmadır. Lokma, her canın kendi olanakları ve isteği doğrultusunda ceme sunduğu yiyecek, içecek ve diğer yardımlardan oluşur. Cem evine yapılan bağışlar bu bağlamda birer lokmadır ve bunlar da cemi yürüten kişi tarafından tek tek ya da „lokma sahiplerinin“ adları topluca anılarak dualanması gerekir. Lokma; böylece birbirinden rızalık almış canların katkılarının toplamıdır. 

Lokma dağıtımı sonunda; dede (ana da olabilir.) önceden dualanmış olan lokmaların eşit olarak dağıtılmış olmasını „Herkes lokma aldı mı? Herkes hakkına razı mı?“ şeklinde sorar. Toplumdan rızalık aldıktan sonra bir gülbank verilir ve lokmalar birlikte yenir.

Burada da 25 büyük kazanda 14 bin kişilik 60 kurban kesilmiş. Kurban etleri odun ateşinde  üzerinde dumanları tüterek pişirildi.

 Türbenin çevresi yamaçları

öyle ki bahar mevsiminin rengarenk kır çiçekleri halı serilmiş gibi. Haziranın ilk haftası hala canlı. Otlar sararmamış. Ağaç altlarında, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın , erkek  canlar buluşmuşlar. Koyu sohbetlere tutuşmuşlar. Bir yandan acıkan karınlara bir yemek olarak değil de bir lokma olarak, bir ilaç olarak girmek için fokurdayan etlerin enfes kokusu ve bu kurbanları halkın birlikte almalarının verdiği ortaklık ve birlik duygusu insanı bir hoş ediyor.

56 yıldır insanları aynı bereketli toprağın üstünde, aynı kutsal gök kubbenin altında renk, din, dil, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden buluşturan Ape Aziz yine ululuğunu gösteriyordu.

Aynı sofranın başında Alevi'si, Sünni'si, Türk'ü, Kürt'ü, genci, yaşlısı kadını erkeği birlikteydi.

Bu sofra erenlerin Hakk sofrasıydı. Bu sofrada açlar doyacak, susuzlar kanacaktı. Kemal Güzel Dede gür sesi ile mikrofonla  lokma duası verdikten sonra Etli bulgur pilavı " lokma" dağıtıldı. Lokma sonunda Gülbenk verildi.

 Binlerce insanın olduğu yerde üç yerde lokma dağıtılması izdihama neden oldu. Daha fazla yerde dağıtım yapılabilirdi.

Halk Ozanı Tolga Sağ ve diğer halk ozanlarının  konseri ile etkinlik  sona erdi.

Tüm etkinlik video çekimi  Adıyaman ve çevre illerden ve yurt dışı yayın yapan diğer kanallarla birlikte Malatya Cem TV habercisi gazeteci İzzettin Çiçek tarafından da yapıldı...

Sonuç:

Benim okumalarıma, incelemelerime, gözlemlerime göre; bütün bu çalışmaların etkinliklerin amaçlarından biride  Alevi kimliğini ortaya koyup hakların alınması yönünde çaba harcamaktı. Seslerini duyurmak önemliydi. Alevileri bu  tür etkinliklere çalışmaya iten nedenlerin başında; Alevileri yüzyıllardır yok sayan zihniyetin devam etmesiydi. Din dışı, ahlaksız bir yapı olarak göstermek isteyen düşünceye karşın; anayasal haklarını, Atatürk’ün ortaya koyduğu laiklik ve demokrasi içinde bunları almanın mücadelesi içine girmişler.

Aleviler - Bektaşiler hangi ırktan olursa olsun, hangi dil konuşsalar da Selçuklu’da, Osmanlı’da, Türkiye Cumhuriyeti devletinde toplumsal barışın temel sembolleridirler. Aydınlık ışık yüzleridir.Yunus Emreler, Hacı Bektaşlar, Pir Sultanlar, Mevlana’lar , Şeyh Bedrettinler bu toprağın gerçek değerleridirler. Rum Horasan erenleri Balkanlara kadar barışı, kardeşliği taşımış insanlardır.

Her gezide olduğu gibi bu gezimde de yine birçok şey öğreniyorum. Yeni insanlarla tanışıp, kaynaşıyorum. Sonsuz bir kıvanç ve mutlulukla Malatya'ya döndük. Benim için son derece önemli olan bu ziyaretten çok etkilendiğimi söylemem gerekir. Bambaşka bir dünyaya yolculuk yaptım, bambaşka bir dünyanın kapıları aralandı bu ziyaretle.

5 Haziran 2023, Malatya

Fotoğraf Galerisi:

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.