Fatih Dulkadiroğlu
BOYACI
04 Aralık 2024 18:00Ana caddeden kasap pazarına inen sokağın üst köşesinde Osmanlı Bankası, ortada Kırkambar, alt köşesinde de Türk Ticaret Bankası vardı. Bankaların karşısındaki Teze Cami’nin bahçe duvarına boydan boya ayakkabı boyacıları sıralanmıştı.
Yaşlı çınar ağaçlarının gölgesinden yararlanamayanlar plaj şemsiyesinin gölgesiyle korunuyorlardı yaz güneşinden.
Kimi, tahtadan yapılmış sıradan bir sandığın, kimi de altın sarısı başlıkları parıl parıl parlayan, gondol görünümlü bir sandığın başında müşteri bekliyordu...
Duvardaki çiviye asılı teypte, “Ziganadan Toroslara, feryadım yansır dağlara, boyun eğmiş kararlara… İntizarım var!” diyordu Hakkı Bulut.
Kaldırımdan yürüyenlerin ayakkabılarına gözünü dikmiş, “Buyur abi parlasın…” diyen, davetkâr bakışlı boyacılardan birini seçtim.
Tahta sandığın önündeki yüksek tabureye oturdum. Avurtları dişsiz ağzına gömülmüş, saçının boyası sararmaya yüz tutmuş boyacı, kirli ve boyalı elleriyle özenle katladı ütülü pantolonumun paçalarını. Sarkan bağcıkları parmaklarının ucuyla ayakkabımın içine tepti. Çorabım boyanmasın diye sert plastikleri çorapla ayakkabı arasına sıkıştırdı. İki elinde iki fırça, özene bezene temizledi ayakkabılarımın çamurunu tozunu.
Parmağının ucuyla ayakkabının burnuna dokundukça ayak değiştiriyordum. Sağ ayağımı kaldırıp solu, sol ayağımı kaldırıp sağı basıyordum sandığın ayak konacak yerine. Sırtını yasladığı duvardaki demir korkuluğa asılı boy boy bağcıklarla tabanlıkları seyrediyordum Hakkı Bulut’u dinlerken. Dalmışım. Sandıktan gelen “Taaak!” sesiyle irkildim. Dişlisi kırılmış bir makine gibi durdu. Kaldırımda yürüyenlere dikkat kesilmişti.
“Off… of ulan offff!” nidası yükseldi boyacıdan.
Merakımı yenemedim, arkamı döndüm. Yakışıklı bir delikanlıyla güzel bir kadın Osmanlı Bankası’na doğru yürüyorlardı Kırambar’ın önünden. Adamın sağ eli kadının beline dolanmıştı. Birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yürüyorlardı. İnce topuklu ayakkabısı, dizüstü siyah eteğinin üzerine giydiği hardal rengi blazer ceketi nasıl da yakışmıştı ağzının dolusunca gülen kadına…
Kadındaki boyu bosu ve mutluluğu gören boyacı, isyan ediyordu yaşadığı hayata…
“Dinine yandııımın dünyası! Yaşım atmışa dayandı. Aha geldim aha gidiyom… Şöyle gasıından dutup da gavrıyamadım” dedi.
Kazancılar İş Hanı’ndaki ofisime döndüğümde katlanan paçalarımın düzeltilmediğini, ayakkabıma son cilanın sürülmediğini gördüm. ( 03.12.2024 Ankara)

Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
YORULDUK
26 Kasım 2025 18:00
SONSUZA KADAR…
10 Kasım 2025 18:00
GEMLİDERE
28 Eylul 2025 18:00
AYAKKABI
17 Ağustos 2025 18:00
HASTANE GÜNLÜĞÜ
08 Mayıs 2025 18:00
Daşcı
18 Şubat 2025 18:00
AYMAZLIK
27 Ocak 2025 18:00
Veeee Çıktı…
02 Kasım 2024 18:00
Müdürüm
05 Ağustos 2024 18:00
BABALAR KAHRAMANDIR
30 Mayıs 2024 18:00
İTİBAR
29 Nisan 2024 18:00
YALAKALIK
01 Nisan 2024 18:00
GAKGULAK
28 Mart 2024 18:00
TENEKE DUVAR
25 Aralık 2023 18:00
ADAY ADAYI
14 Aralık 2023 18:00
DİKİZ AYNASI
15 Kasım 2023 18:00
ATATÜRK’ÜN SOFRASI
09 Kasım 2023 18:00
ÇATLAK SAFFET
24 Ekim 2023 18:00
CEHALET
11 Ekim 2023 18:00
OLANLAR OLMUŞ
04 Ekim 2023 18:00
Konuk Gözüyle Malatya...
28 Temmuz 2023 18:00
BABALAR KAHRAMANDIR
01 Temmuz 2023 18:00
BUNALIM
01 Temmuz 2023 18:00
MÜBAREK BAYRAMLAR
01 Temmuz 2023 18:00
HAK SAHİPLİĞİ
02 Haziran 2023 18:00
AFETLER ÖNCESİ MÜHENDİSLİK HİZMETLERİ ÇALIŞTAYI
29 Mayıs 2023 18:00
AÇIK ÇAĞRI
27 Mayıs 2023 18:00
DAMGA PULLU ŞARTNAME
16 Mayıs 2023 18:00
VASIF BEY
09 Mayıs 2023 18:00
HIÇKIRIK
06 Mayıs 2023 18:00
MADALYA
06 Mayıs 2023 18:00
